İdam, bedelli ve askerlik!..
Kayseri’deki vahşet hepimizi çileden çıkarttı...
Hani; bir adam bir adamı kızdırır...
Tahrik eder ve istenmese de bir “cinayet” işlenebilir.
Ya o üç masum yavrucak...
Ne gibi bir suçları olabilir ki?..
İnsanın aklı almıyor...
Neler yaşıyoruz böyle:
Bir annenin, sevgilisiyle birlik olarak çocuğunu katlettiğini ve bir de utanmadan ekranlara çıkıp haftalar boyunca “içim yanıyor içim” makamında feryat ettiğini görüyor bu talihsiz gözlerim..
Bir anneanne, üvey anne ile işbirliği halinde torununu doğruyor...
Ve bir bakıyoruz ki Türkiye’nin dört bir yanından “Çocuğum aylardır ortada yok, bizim için de özel ekip çalışsın” talepleri geliyor...
Ne oldu bu topluma; ne hallere düştük böyle...
Bu işin bir yanı..
Bugün üzerinde duracağım mesele...
İlâhi Hüküm: “Kısasta hayat var!..”
Devlet çıkıyor ve idam cezasını kaldırıyor...
Sapığın alacağı ceza ne?..
Ağırlaştırılmış müebbet!..
Ve sonuç: Bir afla tahliye!..
Biliyoruz ki, o adam çıkacak ve icraatlarına kaldığı yerden devam edecek!..
Devletin acılı anne babaya sunduğu reçete de “sabır” olacak!..
Ey devlet, buna ne hakkın var?..
Cenab-ı Allah’ın affetmediği “kul hakkını” kim oluyorsun da, “affa” mazhar kılıyorsun!..
Hak, “Haklı”nın değil midir?..
Yok...
Avrupa böylesini istemiyormuş; idam “kriterlere” aykırı imiş!..
Hay lanet olası kriterler!..
•
Ben Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Yalçın Topçu tarafından gündeme getirilen “idam geri gelsin” talebini sonuna kadar destekliyorum!..
Acılı anne baba da destekliyor!..
Hak onların, “idama” karşı olanlara “halt” yemek düşüyor!..
•
Önceki akşam iki saat boyunca sohbet etme imkanını bulduğumuz Genel Başkan Sayın Yalçın Topçu ve Genel Sekreter Sayın Mustafa Destici ile uzun uzun bu konuyu konuştuk...
Aldığımız karar; bu işi sonuna kadar götürmek oldu!..
Bir milyon imza toplanacak ve aziz milletimin talebi gündemde tutulmaya devam edilecek!..
İmza kampanyası bütün hızıyla devam ediyor...
Lütfen girin www.bbp.org.tr adresine ve katılın bu kampanyaya!..
Üzerinde durduğumuz ikinci mesele de...
Hani şu “bedelli” tartışması var ya...
Ben “bedelli”yi sonuna kadar destekliyorum...
BBP yönetimi benden farklı bir noktada...
Ancak, üzerinde anlaştığımız bir husus var:
Delikanlıyı askere alıyorsun; aylık olarak verdiğin “ciklet” parası...
O delikanlı hafta sonlarında “çarşı” iznine çıkacak, en az otuz bin lira harcar...
Ayda 120 bin lira...
Kantinde her gün beş lira yese, bu da eder 150 lira...
Şurası burası derken, bir baba, asker ocağındaki evladına her ay en az 300 lira göndermek durumunda...
Emekli maaşı ya da asgari ücret ne kadar; kira ne kadar, faturalara ne gider, boğaza ne gider?
Bir de işsiz babayı düşünün..
Asker ocağına nasıl para göndersin!..
Sayın Yalçın Topçu’nun dediği gibi:
“Malûm, askerlik sırasında alınan maaş sembolik. Onun da büyük bölümü 'bağış' adı altında kullanılıyor zaten. Sen çocuğumu askere alıyorsun, harçlık gönderme işini de gariban vatandaşa yıkıyorsun.. Bu olmaz, her er ve erbaş en az asgari ücret almalı."
Nasıl proje?..
Bir de bunun “sigortası” var...
Adam askerlik yapmış; yıllar sonra sigortaya para ödeyecek...
Adı da “askerlik borçlanması!”
Hayır bu olmaz!..
Devlet “göreve” çağırdığı gibi, asgari ücretini de ödeyecek, sigortasını da!..
Efendim, para yok!..
Hadi ya; “Opera ve Bale Genel Müdürlüğü” için her yıl yüzlerce trilyon harcayan devlet mi diyor bunu?..
BBP önümüzdeki günlerde bu projeyi de açıklayacak...
Diğer muhalefet partileri de “vatandaş” için bir şeyler yapar umarım!..
Yapın siz; “Başarı” Allah’tan değil mi?..