Hizmet nedir?
Müdakkik birkaç kardeşimiz, “Sana göre hizmet nedir?” diye sordu Şam-Gaziantep yollarında...
Yol yorgunluğunda, gecenin yarısında, yoğun müzakerelerin akabinde “Hizmetin ne olduğu, nasıl olması gerektiği Hizmet Rehberi’nde baştan ayağa yazılı, bilmiyor musunuz?” diye kestirip attıktan ve bir iki “kem-küm” ettikten sonra tartışmayı kestik, uyku moduna geçtik...
Ertesi gün de koşuşturmacalı seyahatimiz devam ettiğinden meseleyi konuşamadık. Şimdi bu sorunun cevabını enine-boyuna vermeye gayret edelim.
Öncelikle şu hususa dikkat çekelim: Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki imanî, ahlâkî, içtimâî ve siyasî hizmet stratejilerini, ölçülerini belirleme vazifesi bir müceddid ve müçtehid olarak Bediüzzaman Said Nursî’nin. Onları da en ince teferruatına kadar Risâle-i Nur’da anlatmıştır.
Risâle-i Nur’a göre “Hizmet nedir?” suâlinin cevabına gelince:
Evvelâ; hizmet, iman ve Kur’ân hakikatlerini, Resûl-i Ekrem’in (asm) talim ettiği ve Kur’ân’ın ders verdiği tarzda öğrenmek, anlamak, yaşamak ve tebliğ etmektir, diyebiliriz.
Burada hassas bir noktaya temas edelim: Kavl-i leyyin, yumuşak söz, nezaket ve nezahetle, hikmetle anlatmak gerekir. Bu hizmet olduğu gibi, kimi zaman da anlatmamak hizmet olur. Her doğruyu her yerde söylemek doğru olmaması gibi. “Hattâ, en lâtif ve güzel bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek ki, en mâsumâne, zararsız bir menfaattir; mümkünse, nefsinize bir hodgâmlık gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin. Eğer ‘Ben sevap kazanayım, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim’ arzunuz varsa, çendan onda bir günah ve zarar yoktur; fakat mâbeyninizdeki sırr-ı ihlâsa zarar gelebilir.” (Lem’alar, s. 166.)
Demek ki, bazen anlatmamak da hizmet olabilir! Yani, bulunduğunuz ortamda, eğer bir meseleyi anlatmak aksülamel yapacaksa veya siz o meseleyi hazmetmemiş, kıvamına getirmemişseniz, anlatmamak daha evlâ olabilir.
Şimdi hizmetin ana umdelerini, esas maddelerini sıralamaya çalışalım:
* Hizmet, evvelâ, bu dünyaya imtihan için gönderildiğimizin ve her şeyle imtihan olduğumuzun şuuruna vararak hareket etmektir. Hizmet stratejilerini bile müzakere ve mütalâa ederken birbirimizle imtihandayız!
* Hizmet, “Kendini muhatap alıp, nefsini terbiye etmek asıldır”1 prensibinden hareket etmektir. Nefsini ıslâh etmeyen başkasını ıslâh edemez. Öyle ise (hizmete) nefsimizden başlamalıyız.2
* Hizmet; acz, fakr, şefkat ve tefekkürdür.3 Yani, sonsuz Kadir ve Ganiyy-i Mutlak’ın karşısında sonsuz derece aciz ve fakir olduğunu anlamak; yarattıklarına şefkat edip acımak, kim olursa olsun insanlara şefkat edip hakikatleri, hakikat mesleğine göre ulaştırmaktır.
* Hizmet, imandan sonra en fazla takva ve amel-i salihin esas olduğunu kabul emektir. Takva, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek; amel-i salih emir dairesinde hareket ve hayrât kazanmaktır. Farz ve sünnetlere dikkat ve büyük günahlardan çekinmek esastır.4
Bu konuya, birkaç yazıyla daha devam edeceğiz inşaallah.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 11.; 2- Sözler, s. 243.
3- Sözler, s. 476. 4- Emirdağ Lâhikası, s. 110.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.