78’liler Meclis’e
68’liler her şeyi yanlış yapmışlardı. Türkiye’yi genç ölümlerine mahkûm eden kuşaktır bu. Ölümü kutsamışlardı... Düşlerini silahlar, çatışmalar ve ölümler süslüyordu. “Öldürsek de hâkimiyet sağlasak” veya “Bizden biri ölse de kinimizi kusacağımız muhteşem bir tören düzenlesek” derecesinde ölü sevici bir kuşaktı 68 kuşağı. Marşları barut kokardı; ikonları militaristlerdi. Konuşmazlardı, bağırırlardı...
Etkileri sonraki kuşağa da sızdı... 78’lilerin bazıları da 68 fetişizmine saplandı fakat aralarında “birey”i fark edenler oldu. Birey’i fark edenler, 80 darbesinden sonra, sürüden ayrıldılar ve bireyin gücünü geliştirme gayretine düştüler. Geçtikleri ateş çemberinin tecrübelerinden istifade ettiler ve zamanın ruhunu yakalayan “Beyaz kuşak” oldular. Şimdi 50’li yaşlardalar. Her biri meslek sahibi. Bir kısmı da kariyer yaptı.
Son 15 yılda gündemi oluşturan nitelikli tartışmaların yönlendirici merkezinde Beyaz Kuşak 78’liler vardır. Hangi kulvarda koşarlarsa koşsunlar, bulundukları yerde, etkilerini hissetiriyorlar. Tabii, cuntacı 68’lileri taklit edenler da var ama onların politik ömürlerinin son kullanma tarihi geçti ama farkında değiller.
Beyaz Kuşak 78’liler, dünyaya açıldılar... Yeni dünyayı okudular... Teslimiyetçi değil, sorgulayıcı olduklarından dinamik bir yapı arz ettiler. Kendi çelişkilerini de eleştirmekten hiç kaçınmadılar.
Büyük dönüşümün yaşadığı şu yıllarda, Türkiye’nin Beyaz Kuşak 78’lilere büyük ihtiyacı vardır. Çünkü bu kuşak tavizsiz bir özgürlük anlayışıyla, hayatın her hücresinde varlıklarını ortaya koyuyorlar. Kısmen de olsa, düşüncelerinin hayata geçmesinin verdiği heyecanla, 21. yüzyıl insanının oluşmasına katkıda bulunuyorlar.
Bu kuşak, bedellerini gençlikleriyle ödedi ve gençliğinde ödedi. Şimdi de hayattan hiçbir şahsî beklenti içinde değiller. Yani ikbal peşinde koşmamışlardı; şimdi de koşmuyorlar. Hepsi de zaten toplumsal statü sahibi.
Türkiye bu kuşağı değerlendirmelidir. Türkiye’ye ve insanlığa 10-15 yıl ancak hizmet edebilirler. Bunlar için vakit daralmaktadır. Tek beklentileri vardır: Halkıyla, tarihiyle, diliyle, diniyle, coğrafyasıyla barışık ve insanlık camiasında saygın bir yeri olan bir ülke.
İçlerinde, 18 yaşın heyecanından zerrece inhiraf etmemiş ve birikimleriyle ülke kalkınmasına katkıda bulunmak isteyenlerden bazılarını tanıyorum. Son haftalarda isimlerinin siyaset sahnesinde telaffuz edildiğini gördüklerim oldu. Siyasi partiler bu konuda körlüklerini gidermeli ve bu kuşağın yüz akı olanları meclise taşımalıdır.
Devlete kök salmış derin yapıcılar, darbeciler, çeteciler son demlerini yaşarken ve Türkiye büyük değişimi yaşarken Beyaz Kuşak 78’lilerin söyleyecekleri kâle alınmalıdır. 24. dönemde, derin yapı meclise girmeye çalışırken, orada birikimleri ve çelik gibi iradeleriyle dimdik durabilecek kuşak bu “Beyaz Kuşak”tır.
“Tanıdıklarım var” demiştim. Tanıdığım demokrat Beyaz Kuşak 78’lilerin mecliste olması, sadece mensup olduğu partinin değil, Türkiye’nin kazancıdır. Geçenlerde zikrettiğim isimlere ilâveten Selçuk Özdağ’ın da aday olduğunu öğrendim. Hem de memleketim Manisa’dan... 78 kuşağının tüm çilelerini çekmiş olan Selçuk Özdağ’a hemşehrilerim sahip çıkmalıdır. Çünkü Özdağ ve daha önce hatırlattığım isimler, bir dönüşüm meclisi olacağı şimdiden belli olan 24. dönemde, en aktif üyeleri olacaklardır.
Bu isimler, Türkiye için bir şanstır ve Türkiye bu şansını kullanmalıdır.
¥
YÖK’E TEŞEKKÜR
Üniversitelerde yardımcı Doçentlerin 1. dereceye yükselme sıkıntısı vardı. Pek çok kişi tarafından dile getirilmişti. Bu sütunlarda tarafımdan da ele alındı. YÖK, Yardımcı Doçentlerin bu mağduriyetini ortadan kaldırdı ve şimdi onlar da 1. dereceye yükselebilecekler. Mağdurların sesini duyduğu için YÖK’e teşekkür ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.