Eski dostlar
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin ağzı kulaklarında. İngiltere Başbakanı David Cameron'un da.
Geçen kasımda İngiltere ve Fransa'nın -nükleer silahlar dahil- cephaneliklerini ortak kullanma anlaşmasının sonuçlarını Libya'da, Kaddafi kuvvetlerine karşı "Başarıyla" test etmenin sevincini yaşıyorlar!
Oysa daha birkaç ay öncesine kadar ikisi de Kaddafi'ye yaranabilmek ve birkaç ihale koparabilmek için Libya'nın deli dolu liderinin önünde takla atıyorlardı.
Örneğin, Kaddafi rejimine yıllarca uygulanan uluslararası tecriti Sarkozy'nin deldiği unutuldu. Hatırlatalım:
2007 Aralık'ı. Sarkozy'nin ısrarlı daveti üstüne Kaddafi 5 günlüğüne Paris'i ziyaret ediyor. Ayaklarının altına kırmızı halılar seriliyor. "Ben konukevlerinde, otellerde kalmam" diyor Kaddafi ve çadırını Sarkozy'nin burnunun dibine, Elysee Sarayı'nın bitişiğindeki Hotel Marigny'nin (Not: Otel denildiğine bakmayın, 19'uncu yüzyılda inşa edilen bir saray) bahçesine dikiyor. Ve her daim yanında tetikte duran amazonlarıyla, yani kadın korumalarıyla Paris'te gövde gösterisi yapıyor.
Muhalefet ayağa kalkıyor, "Bir diktatörü nasıl ağırlarsın" diye. İnsan hakları örgütleri kıyameti koparıyor, "Halkına zulmeden bir canavarı nasıl onurlandırırsın?" diye...
Sarkozy hiçbirini duymuyor. Çünkü kulaklarında Kaddafi'nin oğlunun, Seyfülislam'ın tatlı sözleri yankılanıyor: "Fransa'ya 3 milyar euro'luk iş vereceğiz. Airbus, nükleer santral, Rafale bombardıman uçağı, başka silah siparişleri..."
Şimdi Sarkozy'nin Rafale'ları üç yıl önce Libya'ya sattığı tankları, topları, zırhlı araçları bombalıyor; iyi mi.
Sadece Fransa mı? Ya İngiliz silahları?
BM Güvenlik Konseyi'nin 1973 sayılı kararında Kaddafi'nin sivilleri katletmesinin önlenmesi için uçuşa yasak bölge ve hava operasyonları öngörüldü. Libya liderinin halkına karşı kullandığı silahları, bombaları, göz yaşartıcı gazları kim verdi dersiniz? 1973 sayılı kararın gereğini yerine getirmek için Fransa ile birlikte Libya'yı bombalayan İngiltere! Bunu biz söylemiyoruz; İngiltere Parlamentosu'nun silah ihracatını denetleyen komitesi açıkladı.
Sadece Fransa ve İngiltere mi ikiyüzlü? Buyurun bir örnek daha.
Biliyorsunuz, İtalya önceki gün Kaddafi rejimiyle ilişkilerini kopardı, bundan böyle asilerin kurduğu "Ulusal Geçiş Konseyi"ni Libya'nın meşru yönetimi kabul edecek.
Oysa aynı İtalya, aynı Berlusconi hükümeti sadece 7.5 ay kadar önce, geçtiğimiz yılın ağustosunda Kaddafi'yi Roma'da görkemli törenlerle ağırlamıştı. Sadece ağırlamakla kalmamış, Kaddafi'nin birçok provokasyonunu da sineye çekmişti.
Libya lideri örneğin, eliyle Vatikan'ı işaret ederek, "İslam tüm Avrupa'nın dini olmalı" demişti. Manken ajanslarından günde 80 euro ücretle kiralanan 700 kıza İslam'ı anlatmıştı. İtalyan milletvekillerine konuşma yapması vardı programında ama parlamentoya gitmek yerine cuma namazını kılmayı tercih etmişti... Hatırladınız mı? Hepsini yutmuştu Berlusconi; çünkü işin ucunda tatlı ihaleler vardı.
Kaddafi elbette gidecek. Gitmeli. Ama yerine gelecekler de, öbür Arap ülkelerinin bugünkü ve yarınki liderleri de, Batı'nın dostluğuna güvenilmeyeceğini hiç mi hiç akıllarından çıkarmayacaklar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.