Yanlış artı yanlış
Ankara’daki bir hastahaneden Bolu Köroğlu Devlet Hastanesi’ne tayin edilen başörtülü bir hanım doktor, görevine başladıktan 15 gün sonra “Dahiliye polikliniğinde türbanlı, başörtülü olarak hastalarını muayene ettiği için” hastahane yönetimi tarafından önce uyarılmış, başörtüsü takmaya devam ettiği için de neticede görevinden alınmış.
DHA kaynaklı bu haber
(www.cnnturk.com/2011/turkiye/03/29/turbanli.doktor.gorevden.alindi/611524.0/index.html) 29 Mart’ta duyuldu. Duyuldu ve ciddî bir tepki görmeden unutuldu ya da unutturulmaya çalışıldı. Sonrasında, bu haber yalanlandı ve başörtülü doktordan ‘savunması’ istendiği, yıllık izne ayrılan doktorun görevden alınmasının sözkonusu olmadığı söylenmiş.
Başörtülü doktorun görevine son verilmemiş olsa bile, bir ‘müdahale’ olduğu belli. Yoksa yeni tayin edilen ve çalışmaya başlayan bir hekim niçin yıllık izne ayrılsın? Bu haberin duyulmasından sonra ciddî anlamda tepki verilmemiş olmasında hepimizin sorumluluğu vardır. Düşünün, 2011 yılında bir hekim, sırf başı örtülü olarak görevini yapıyor diye soruşturmaya tabi tutuluyor ve ‘yıllık izne ayrılmak’ durumunda kalıyor. Bu yanlışı kabul etmek mümkün mü? İnsan ve inanç hakkı için gayret gösteren bütün sivil toplum kuruluşları bu yanlışa itiraz etmeli ve tekrarına engel olmalıdır.
Başörtüsü taktığı için engellenen hanım doktorun başına gelenlere itiraz edenlerden M. Şevket Eygi, Türkiye’yi idare edenlere şunu sormuş: “Suçu neymiş?.. Rüşvet mi almış?.. Yolsuzluk mu yapmış?.. Vazifesini ihmal mi etmiş?.. İhalelere fesat mı karıştırmış?.. Hayır hiçbir suçu yok… İşini çok güzel yapıyormuş, hastalarına çok iyi bakıyormuş… Sadece bir tek cinayeti, çok büyük bir suçu, affedilmez bir kabahati varmış… O da başına eşarp takmasıymış…(...) Vefasız mı diyeyim, vefaları yetersiz mi diyeyim, on milyonlarca Müslüman, başı örtülü olduğu için atılan, kovulan, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören bu doktor hanımla ilgili protesto yapmayacak, onun haklarını savunmayacaklardır. Seçimlerden önce ‘başörtüsüne hürriyet’ diye küçük dilleri görününceye kadar ağızlarını açıp avaz avaz bağıranlara selâm olsun!..
“Böyle bir rezalet İngiltere’de olur muydu? İsveç ve Norveç’te olur muydu?.. Kanada’da, ABD’de olur muydu?.. Hayır hiçbirinde olmazdı, başörtülü Müslüman doktor vazifesini yapmaya devam ederdi. (...) Zerre kadar vicdanı olan Müslümanın, başörtülü olduğu için hastahaneden kovulan hanım doktora destek vermesi, onun insanlık haklarını koruması gerekir.
“Bahaneleri şu: Devlet hastanelerinde kadın personel başını örtemezmiş. Tüzükler, talimatnâmeler, nizamlar böyleymiş… Resmî ideoloji böyle istiyormuş… Gülünç gülünç gülünç… Bin kere, milyon kere gülünç!..” (http://www.milligazete.com.tr/makale/basortulu-dr-zeliha-asilturk-196662.htm) (6 Nisan 2011)
Başörtülü olduğu için mağdur edilen, zulme uğrayan bu hanım doktorun haklarının korunması için bir komite kurulmasını da tavsiye eden Eygi haksız mı? Elbette bir mağdur için değil, bütün mağdurlar için bunun yapılması lâzım.
Yüzde yüz yanlışlarda ısrar edenler acaba ne zaman insafa gelecek?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.