Milli Mutabakat
“Buna ihtiyaç yok” diyenler için, bu yazıyı okumanın hiçbir anlamı yok!
Ama, “Seçimde Ak Parti’nin birinci parti olması yetmez, yarınlar için Meclis’te güçlü bir milli mutabakat (milli uzlaşma, milli konsensüs) gereklidir” diye düşünenler ve bunu dillendirenler için bu büyük önem taşır.
Benim de savunduğum bu görüş, son bir haftadır kamuoyunda önemli bir gündem oluşturdu.
Adayların netleştiği bir günde, bu teklif güncelliğini artık kaybetmiş olacak!
Ne yapalım, biz görevimizi yine yapmış olalım.
***
Türkiye’yi kucaklamak adına her kesimden temsilci almayı genel politikasının hedefi olarak belirleyen Ak Parti, Ermeni ve Alevi gibi değişik inanç kesimlerini, Roman ve Kürt gibi farklı etnik kökenleri, sanatçı ve sporcu gibi çeşitli meslek gruplarını listelerine alarak açılım yelpazesini hayli genişletmiş bulunuyor.
Bu girişimi sadece “oy potansiyeli” olarak görmek yanlış olur.
Halkın her kesiminin Meclis’te temsil edilmesi, olması gereken bir tablodur aynı zamanda.
Ne bizim ne bir başkalarının buna itiraz etmesi düşünülemez.
Bu kadar farklı kimlik ve görüşleri bir araya getirmek ne kadar önemli ise, aynı inanç ve idealleri paylaşan ama farklı çatılarda siyaset yapan insanları bir araya getirmek de o kadar önemli, diye düşünüyorum.
“Gelsinler, onlara engel olan mı var?” denebilir.
Ancak, bir araya toplanabileceklerin öncelikle “çatı” sahibi tarafından bir “hüsnü kabul” görmeleri gerekir.
Alacakları sıcak bir “davet” bu buluşma ve birleşme için yeterlidir.
Nitekim, bu “davet” vaki olduğu takdirde; BBP lideri Topçu ve Has Parti Lideri Kurtulmuş bundan kaçınamayacaklarını söylemişlerdir.
Son gün de olsa, şayet bu oluşumun kapısı açılırsa, benzer görüşleri paylaşan diğer partilerin ve (bağımsız ülkücüler gibi) siyaset yapan etkili şahısların bu çatıya güç katacakları kesindir.
Ayrıca, Başbakan Erdoğan’ın “bütün Türkiye’yi kucaklamak” ideali de büyük ölçüde gerçekleşmiş olacaktır.
***
Daha önce dile getirdiğimiz şeyi bir kez daha vurgulayalım:
Bu çatıya destek verecek parti ve bağımsızların milletvekilliği kontenjan talepleri, çok makul ve mütevazı olmalıdır.
“Milli mutabakat” idealine yakışır biçimde ortak bir anlayış sergilenmeli ve siyasi menfaat devşirme pazarlığına dönüştürerek bu girişim çirkinleştirilmemelidir.
Unutulmasın ki, Ak Parti’ye destek verecek olanların kendi başlarına girecekleri seçimden Meclis’e milletvekili taşıyabilecek güçlü bir oy oranları mevcut değildir.
Liderleri başta olmak üzere, ne alabilirlerse “kâr”dır düşüncesiyle hareket etmeliler.
Burada gerçek fedakârlığı elbette Ak Parti yapacaktır.
Ama şurası da bir gerçek:
Ak Parti, çatıya dahil olacaklara dağıttığı (10-15 adedi geçmeyecek) milletvekili sayısının belki de iki-üç katını, artıracağı oy oranı ile alma şansına sahiptir.
Hatta ülkücü kesimden alacağı kuvvetli bir destek, MHP’nin baraja takılmasını bile sağlayabilir.
Bu durumda, (CHP dışında parti kalmayacağından) MHP Milletvekillerinin tamamı Ak Parti’ye yazılacaktır.
Yani Ak Parti, “kaz” gelecek yerden “tavuk” esirgenmeyecek bir konumdadır.
***
“Senin başka derdin yok mu?” diyenler olabilir.
Onlara da sözüm şudur:
Artık bu ülkede statükoculuk sona ermeli, bürokratik oligarşi yerine sivil otorite hakim olmalı, yer altı faaliyetleri, mafyacılık, çetecilik gibi yapılanmalar ve karanlık işler tarihe gömülmeli, PKK ve Ergenekon gibi yasadışı örgütlenmelerin kökü kazınmalı, derin devletin yerini şeffaf devlet almalı ve vatandaşın hak ve özgürlüklerini esas alan bir Anayasa mutlaka hayata geçirilmelidir.
Teklifimiz de, derdimiz de bunun içindir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.