Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

İliklerimize, kilerlerimize, ibadethanelerimize kadar girdiler

İliklerimize, kilerlerimize, ibadethanelerimize kadar girdiler


Kırıkkale bütün Türkiye’nin temsil edildiği bir ilimizdir. MKE’nin faal olduğu yıllarda yurdumuzun her yöresinden göç almış bir ilçeydi.
Rahmetli Özal da acemi siyasetçilere, “siyasetin ve memleketin nabzının Kırıkkale’de attığını” söylerdi.
Ben de Kırıkkale’ye gidince Özal’ın bu tavsiyesine uyarak, çayevlerinde oturur ve sohbetlere dinleyici olarak katılırım.
Bu sefer de öyle yaptım. Cumhuriyet Meydanı’nın karşısındaki küçük sokakta, küçük bir caminin yanında, küçük bir çay ocağı vardır, gidip oraya oturdum.
Buralarda “çarıklı erkânı harp” dediğimiz, bilgi ve tecrübelerini yaşayarak elde eden “ümmi bilgelerden” orijinal sözler duyarsınız.
Çayımı yudumlarken, namaza gelenlerden bir ihtiyar kendisine çay ısmarladı, bana da selam vererek yakınıma oturdu.
Çarıklı erkân-ı harpleri konuşturmak için soru sorulmaz, söyledikleri her şeyi can kulağı ile dinlemek gerekir ve asla itiraz edilmemelidir.
Yanıma gelen ihtiyar çayından bir iki yudum içtikten ve beni de şöyle süzdükten sonra yavaştan söze girdi.
“Nur Camii’nin inşaatı sürüyor” dedi. Başımı salladım. “Allah razı olsun Başbakan Tayyip’ten” diye sözlerine devam etti.
“Tayyip Erdoğan, ‘Bu cami vatandaşa dar geliyor, yenisi yapılsın’ deyince, buralarda neler söylendi bilir misin?” dedi. “Bilmiyorum” dedim.
“AK Parti camiyi yıktırıp buraya koca bir iş merkezi yapacakmış” dediler. Bunu söyleyenler; Halk Partililerle Hareket Partililerdi.
“Hâlbuki Halk Partililer ve onların izinden gidenler; iliklerimize kadar, kilerlerimize kadar, ibadethanelerimize kadar girenlerdi.
Onların elinden ne canlarımızı ne mallarımızı ne camilerimizi kurtarabilmiştik. Ne oldu? Hani iş hanı yapacaklardı, bak işte hem de çok büyük cami yapılıyor.”
¥
“Benim oğlan geçici olarak Kıbrıs’ta çalışıyor. Geçen gün telefon etti.
‘Baba’ dedi ‘Burası bir dert, Türkiye olmasın açlıktan ölürler, erkekler yatıyor, kadınlar çalışıyor, memurlar çok yüksek maaş alıyorlar, bir de Türkiye’ye düşmanlık ediyorlar. Şehit olan Mehmetçiklerin kemikleri sızlıyor’ dedi.
Ben de; ‘Oğlum sadece oradakilerin kemikleri sızlasa iyi, asıl sen buradaki sızlayanlara bak’ dedim.
Çarıklı erkânı harp öyle içten ve öyle acıtıcı bir ifadeyle böyle söyleyince, pür dikkat yüzüne bakıp; “Devam et” demek istedim. O da sözlerini sürdürdü:
“Yani demem o ki, çok güzel bir memleketimiz var, çalışkan bir hükümetimiz var, hükümete kafa tutanların geçmişlerine ve kim olduklarına baktığımızda kimler görülür?”
Çarıklı erkânı harp, kendi sorduğu soruya yine kendisi cevap verdi:
“İliklerimize, kilerlerimize, camilerimize girip, milleti devletinden, devleti de milletinden ayrı tutarak; kendilerine para pul, makam temin edenler değil mi?”
¥
Söz daha sürecekti ki akşam namazı için ezan okunmaya başlayınca sükût edip, çay ocağının bitişiğindeki camiye girdi.
Arkasından bakakaldım. Kim bilir memlekete dair neler söyleyecekti.
hasan karakyaa abi
Darılmaca-gücenmece yok.. Kendi düşen ağlamaz
Saat 17.00 civarı; herhalde “nefeslerin tutulduğu” ve “yüreklerin ağza geldiği” an oldu “aday adayları” için... Herkes heyecan içinde, herkes yüreği yerinden fırlayacak gibi!.. Acaba “liste”de var mıyım? “Liste”lerde yer alanlar, elbette sevindi, üzeri çizilenler ise üzüldü... Asıl “burukluk” ve “küskünlük” yaşayanlar ise, “mevcut milletvekilleri” oldu...
Kendilerini “partinin ağır topu” sanan nice milletvekili listelere giremedi, yani “tasfiye” edildi...
“Tasfiye” tabiri, özellikle CHP için geçerli... Çünkü, yıllardır CHP’ye “katkı” sağlayan, “omuz” veren milletvekilleri, kendilerine listelerde yer verilmeyişini “tasfiye operasyonu” olarak değerlendirdi!..
ERDOĞAN DEDİĞİNİ YAPTI
AK Parti’de ise; “tasfiye” ifadesi yerine “değişim” ifadesi kullanılıyor... Çünkü Tayyip Erdoğan; özellikle “bölge ülkelerinin liderleri”ne seslenip; “Halkın sesine kulak verin” derken, kendi partisinde “değişim” yapmaması abes olurdu.
Erdoğan da, “tabanın sesi”ne kulak verdi ve kendi partisinde “değişim” başlattı... Epey ismi tırpanladı!.. Kaldı ki; bunun “sinyal”lerini, “son grup toplantısı”nda vermiş ve demişti ki;
“Başarılı oldukları halde kendilerini listelerde göremeyenler olabilir... Üzülmesinler!.. Kendilerini Genel Merkez’de değerlendireceğim... Meclis’e bir dönem mola verir, sonra yola devam ederiz.”
Erdoğan, bunu demekle kalmamış, özellikle “Güneydoğu milletvekilleri”nin “çizileceği”ni söylemiş ve bunun sebebini şöyle açıklamıştı:
“BDP’nin 21 milletvekili bölgede fıldır fıldır dolaşırken, siz burada oturdunuz... Size ‘Bölgeye gidin’ dediğimde, ‘Can güvenliğimiz yoktur’ dediniz. Aday olurken hiçbiriniz can güvenliğinden bahsetmediniz.”
Dediğini de yaptı Erdoğan...
Birçoğunun ismini çizip, yerlerine hem AK Parti’yi, hem de “bölge”yi iyi tanıyan isimleri aday yaptı... Güneydoğu milletvekilleri, büyük oranda tırpanlandı. “Üzerleri çizilen” adaylar ve milletvekilleri elbette “kırgınlık” ve “küskünlük” yaşayacak ama, itiraf edelim; çoğu “kendi becerileri” ile seçilmiş değildi.. Birçoğu “AK Parti rüzgârı” ile seçildi ve 4 yıl boyunca “Tayyip Erdoğan isminin rantı”nı yedi.
“Bazı milletvekilleri” vardı ki; bir “gazeteci” olduğum halde, “isim”lerini ben bile hiç duymadım... Hani, 21 Ocak’ta istifa edip MHP’ye katılan Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç vardı ya; ne yalan söyleyeyim; “Aaa” dedim, “AK Parti’nin böyle bir milletvekili de mi vardı?..”
Şu hale bakın;
Adamın adını, ancak “istifa” ettikten sonra duydum... İstifa etmeseydi, adını duyan olmayacaktı!..
Dilerim, bu defa “silik isimler” aday gösterilmez... Çünkü bu “silik”ler, “ustalık dönemi”nde katkı vermezler, tam aksine “ayakbağı” olurlar!..
Uzun lâfın kısası;
“Aday olamadım” diye hiç kimse üzülmesin!.. Hele hele “küsmeye” ve “başka arayışlar” içine girmeye hiç gerek yok.
Hani, bir söz vardır ya;
“Kızma n’oolur,
Çalış senin de olur!..”
Aynen bunun gibi... Dün “varlık” gösterenler, bugün de “var olur”lardı!..
TÜRKEŞ’İN OĞLU AK PARTİ’DE
Görünen o ki;
Erdoğan ve kurmayları, listelerde “kadın”lara ve “genç”lere ağırlık vermiş...
Tabiî, “ağabey”leri de dışlamamış ama, “kadın”lar ve “genç”ler ağırlıkta..
Bu vesileyle; “aday listeleri”nin “seçilecek” yerlerinde yer alan “gazeteci” arkadaşlarım Şamil Tayyar ve Mehmet Metiner’i de tebrik ediyorum...
Erdoğan’ın adeta eli-ayağı olan eski kurmayları Nabi Avcı, Yalçın Akdoğan ve Çağatay Kılıç’la, çok takdir ettiğim Hakan Şükür’ü de kutluyor ve “başarı”larını sürdürmelerini diliyorum.
Bu seçimde, benim için en büyük sürpriz, Merhum Alparslan Türkeş’in oğlu Ahmet Türkeş’in “AK Parti’den aday” gösterilmesi oldu...
Ne yalan söyleyeyim;
“Ünlü bir MHP’li”nin aday gösterileceğini çok önceden biliyordum ama, “Alparslan Türkeş’in oğlu”nun aday gösterileceğini hiç tahmin etmiyordum.
Şu hâle bakın;
Ahmet Türkeş, “Türkeş”in partisi” olarak bilinen MHP’den değil de, AK Parti’den aday gösteriliyor.
Sadece bu bile; “MHP’nin nereye savrulduğunu” göstermeye, herhalde yeterlidir.
“Ülkücü”ler bunu değerlendirecek ve “Türkeş’e kimin sahip çıktığını” göreceklerdir!..
AVUKATLARA NO, SANIKLARA YES!
AK Parti için söyleyeceklerimizi böylece özetledikten sonra, gelelim CHP’ye...
CHP’de “kızılca kıyametler” kopuyor.
Listelerde yer almayan CHP milletvekilleri, adeta ateş püskürüyor.
“Ateş” dedim de, aklıma geldi...
Meselâ Yılmaz Ateş, CHP’nin “işgal” edildiğini söylüyor!.. Onur Öymen ise, “CHP’nin ekseninin kaydığından” söz ediyor... Mustafa Özyürek desen; “Bu, bir tasfiye operasyonudur” diyor!..
Peki, kimler “tasfiye” edildi?..
“Baykalcı” olarak bilinen milletvekillerinin hemen hepsi... Ki, bunlar arasında Şahin Mengü var, Canan Arıtman var, Onur Öymen var, Kemal Anadol var, Hakkı Süha Okay var, Yılmaz Ateş, var, Mustafa Özyürek ve en önemlisi de; Mehmet Sevigen var!..
Önder Sav var!..
“Telefon özürlü” olduğu için, “No” tuşu yerine “Yes” tuşuna basan ve böylece bir “skandal”ın ortaya çıkmasına vesile olan Önder Sav için, bu defa “No” tuşuna basan Kılıçdaroğlu oldu!..
Onun adaylığına “No” dedi!..
Şu hâle bakın;
O Önder Sav ki; “Baykal’ı satan” ve Kılıçdaroğlu’nun “genel başkan adayı” olması için büyük çaba harcayan bir adamdı...
O Önder Sav ki;
“CHP’nin Kurultay Salonu”na giden caddeler ve sokaklar, “Önder’imiz Kemal” afişleriyle donatılmıştı!..
Ama Kılıçdaroğlu,
“Önder”i de harcadı!..
Demek ki, siyaset böyle bir şey!..
Ne “vefa” var, ne kadirbilirlik!..
“Üzeri çizilen” isimlerin çoğunun “Baykalcılar” olduğunu söylemiştik... Baykal, malûm; “Ergenekon’un avukatıyım” demişti... “Baykalcılar” partiden “tasfiye” edildiğine göre; bu da demektir ki; “Ergenekon avukatları tasfiye” edilmiştir!..
Peki, Ergenekon avukatları tasfiye edilince, yerlerine kimler geldi?..
Hani, Bay Kılıçdaroğlu;
“Nerede bu Ergenekon?.. Adresini bilsem, gidip üye olacağım” diyordu ya; onun “Ergenekon’un adresi”ne gitmesine hiç gerek kalmadı... Çünkü “Ergenekoncu”lar CHP’ye geldi ve üstelik “aday” oldular!..
Sizin anlayacağınız; “Ergenekon avukatları” tasfiye edilirken, “Ergenekon sanıkları” baştacı yapıldı!..
Kılıçdaroğlu başkanlığındaki “Yeni CHP” yönetimi, “Ergenekon sanıkları” arasında bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün’ü Ankara’dan aday gösterdi.
“Yeni(!) CHP” yönetimi yine “Ergenekon sanıkları” arasında bulunan Mehmet Haberal’ı Zonguldak’tan, Mustafa Balbay’ı İzmir’den aday gösterdi...
ECEVİT’E NAZİRE YAPAR GİBİ!
Bu listede, asıl garibime giden şey, “Haberal’ın Zonguldak’tan aday gösterilmesi” oldu!..
Çünkü Zonguldak, öteden beri “Ecevit’in seçim bölgesi”dir... Peki, Mehmet Haberal’ın Zonguldak’tan aday gösterilmesinin anlamı nedir?..
Kılıçdaroğlu, demek istemiştir ki;
“Ben, Mehmet Haberal’ın Ecevit’i devre dışı bırakıp da siyaseti dizayn işine alet olduğuna inanmıyorum... Bunun için de, onu Zonguldak’tan aday gösterdim!”
Merak ediyorum;
Rahşan Ecevit de böyle mi düşünüyor?.. Öyle ya; Rahşan Hanım; eşinin “Mehmet Haberal’ın Başkent Hastanesi’nde daha da kötüleştiğini, Ecevit’i hastaneden adeta kaçırdığını” söylüyordu...
O halde, burada bir terslik var!..
Bu iddiaları ortaya atan bir Rahşan Ecevit’in CHP çatısı altında bir saniye bile durmaması gerekmez mi?..
Hâlâ CHP’de duruyorsa;
Ya Ecevit için döktüğü gözyaşları “sahte”dir, ya da Haberal için söyledikleri!..
Uzun lâfın kısası;
CHP’de, “Ergenekon avukatları” tasfiye edilirken, “Ergenekon sanıkları” baştacı edilmiştir!..
Gitti “avukat”lar,
Geldi “sanık”lar!..
Listenin özü ve özeti bu!..
MHP’DE SAVRULMA!
Gelelim MHP’ye... “Ergenekon sanıkları”na kucak açan sadece CHP değil... “Tutuklu Balyoz sanığı Engin Alan” da, MHP’den aday gösterildi!..
Televizyonlar ve gazeteler; “Mevcut MHP milletvekillerinin yeniden aday gösterilmesi”nden dolayı, “en rahat” partinin MHP olduğunu söyleyip, MHP’de “küskünler cephesi”nin oluşmayacağını ifade etseler de, ben, tam aksini düşünüyorum.
MHP’de “fırtına”lar kopacaktır!..
Çünkü Devlet Bahçeli, 12 Eylül’deki “referandum” oylamasında “Evet” diyen “ülkücü”lerin üzerlerini çizmiş, onun yerine “başörtüsü karşıtlığı” ile adını duyuran Balyoz sanığı Emekli Korg. Engin Alan’ı İstanbul 3. Bölge’den aday göstermiştir!..
Bir zamanlar;
“Tanrı Dağı kadar Türk, Hıra Dağı kadar Müslümanız” sloganını dillerinden düşürmeyen “Ülkücü”ler, acaba o sloganın ikinci bölümünü söyleyebilecek ve göğüslerini gere gere “Hıra Dağı kadar Müslümanız” diyebilecekler midir?..
Bu durum, elbette “sandık”lara da yansıyacak ve ülkücüler, “Devlet Partisi”ne dönüşen MHP’ye gereken ikazı yapacaktır!.. Hele de; Ahmet Türkeş’in “AK Parti’den aday” gösterilmesinden sonra!..
“Bugünlük bu kadar” deyip, bitirelim... “Ayrıntı”ları yarın yazarız inşaallah.
Açıklanan “aday”lar;
Millete ve memlekete hayırlı olsun!

Dünden özetler
¥ AK Parti’de, mevcut 167 milletvekilinin üzeri çizildi.
¥ AK Parti’de “kadın aday” sayısı 78... Bunlardan biri de Gülderen Gültekin... Gülderen Hanım’ın özelliği “başörtülü” olması... Bir “öğretmen” olan Gülderen Hanım, Antalya’dan “13. sıra”dan aday gösterildi.
¥ AK Parti’de “engelli” aday sayısı 11... Bu arada, “25-35 yaş” arası “gençler”den, 76’sı aday gösterildi.
¥ AK Parti’den aday gösterilmesi” beklenen İbrahim Tatlıses, aday gösterilmeyince Şanlıurfa’dan “bağımsız aday” oldu!
¥ 6 parti “seçimlere katılmayacağını” açıkladı... Haydar Baş’ın Bağımsız Türkiye Partisi ile Namık Kemal Zeybek’in Demokrat Parti’si, seçime DP çatısı altında girecekler.
¥ “Ergenekon sanıklarına CHP zırhı” geçirmeye çalışan ve bu haliyle “Silivri Partisi” haline dönüşen CHP, “ikna odaları”nın mimarlarından Nur Serter’i yeniden aday gösterdi... Oktay Ekşi’yi de unutmayan Kılıçdaroğlu, onu da “İstanbul 4. Sıra”dan aday yaptı.
¥ “İttifak” görüşmelerinden sonuç alamayan Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi, seçimlere “tek başlarına” girecekler... SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak, İstanbul 1. Bölge’den aday olacak... BBP’nin listesinde, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Hanım da var!
¥ “AK Parti’ye alternatif” olarak gösterilen Abdüllatif Şener’in Türkiye Partisi, seçimlere girmiyor!.. Partisine güvenemeyen Şener, “Sivas’tan bağımsız aday” oldu!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi