Başörtülü aday... Tohum saç, bitmezse toprak utansın!..
“Başörtülü” aday olacak da... Serveti yok!” başlığı altında yazmıştık...
Oradan alıntı ile başlayalım:
“Bakın mesele ne?..
Bir başörtülü, yıllar yılı sırtında taşıdığı ‘erkekler’in partilerinden aday olamaz...
Kendilerini aday yapabilecek partilerin, barajı aşma ihtimalleri sıfır değilse de sıfıra hayli yakındır...
Dolayısı ile...
Meclis’te canavar gibi faaliyet gösterebilecek nitelikte olduğuna inanan bir başörtülü hanımefendinin önünde tek bir şans vardır:
Bağımsız aday olmak!..
Amma velâkin, bu şansın önüne de büyük bir takoz yerleştirilmiştir...
Bağımsız adaylar YSK’ya başvurduklarında kendilerinden diğer bir sürü belgenin yanı sıra bir adet de ‘makbuz’ isterler...
Tamı tamına ‘7 bin 734 lira’nın (5 bin küsur dolar!!!) şakır şakır ödendiğini gösterir bir makbuzdur bu...
YSK’nın sitesine gir de gör; bu paranın nasıl, neye göre hesaplandığı da belirtiliyor orada...
Hesap şu:
En yüksek dereceli devlet memuruna, yani müsteşara, mali haklar kapsamında yapılmakta olan HER TÜRLÜ ÖDEMENİN BİR AYLIK TUTARININ BRÜT KARŞILIĞI OLARAK... ödenmesi gereken para!..
Meclis partilerinin “kutsal ittifakı” ile geçirilen bir düzenleme bu...
Yukarıdaki bedeli ödeyebiliyorsan, üzerine de kampanya için bir miktar para ayırabiliyorsan buyur aday ol!..
Şimdiiii...
Başörtüsü mücadelesinin de katkısıyla ‘varsıllaşmış’ olan kahraman erkeklerimizin bu işe ilgi göstereceklerini pek sanmam...”
•
Evet bunları yazmıştık...
Makalenin basıldığı gün, sabah saatlerinden itibaren yüzlerce vatandaş aradı, bir o kadar da mail var...
Vatandaş; “Başörtülülerden birinin dahi Meclis’te bulunmaması çok acı... Her türlü katkıyı vermeye hazırız, YSK’ya yatırılması gereken parayı biz temin edelim” diyor...
Ve ilginçtir; bu vaatte bulunanların hiçbiri “varsıl” değil...
Aksine; “Üç bileziğim var, hepsini bağışlamaya hazırım” diyen “dar gelirli” hanımlar...
Ve “İşe bir sene boyunca yürüyerek gidip gelsem ne olur?” diyen gariban erkekler.
Ben gayet kaliteli, mektep, medrese görmüş, meslek sahibi bir başörtülü ile tevafuken karşılaştım.
Bana “Bağımsız aday olmayı düşündüm ama kaynağım yok” deyince destek taleplerini ilettim.
Kendisi tam da beklediğim gibi bir karşılık verdi:
“Bugüne kadar bu işi istismar eden çok oldu. Garibanların yüzükleri, bilezikleri ile bir yerlere ulaşan ve ulaştıktan sonra da davayı unutan çok oldu. Ben, böyle yapmayacak olsam da garibanların paralarını götürüp o mekanizmaya teslim edemem” dedi bu hanımefendi...
Kutlarım.
Burada mesele sadece “para” değil elbette; bu iş için gerekli olan maddi kaynağı, devlete yatırılması gereken artı mütevazı kampanya masrafları temin etme meselesinden çok daha önemlisi...
Vatandaşın “bağımsız aday olacak” müktesebatı güçlü bir başörtülü hanımefendiye destek olup olmayacağı...
Bir başörtülü bağımsız aday olur da, vatandaştan gerekli karşılığı alamazsa, bu benim için büyük üzüntü olur...
Ve büyük hayal kırıklığı...
Bunu dile getirdiğimde Üstad Necip Fazıl’ın dizelerini hatırlattı “gariban” dostum:
“Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!..”
Bakalım!..