Dokunulmazlık için milletvekili
Ayşenur Arslan pazartesi günü televizyondan Mustafa Balbay’a seslendi. “Sık dişini” dedi. “Bak milletvekili adayı oldun. Şunun şurasından iki ay sonra serbestsin”... Bu söz, CHP’nin kurduğu tezgahın ikrarıdır. Balbay’ın; “mücadelemi politik arenada sürdürmek istiyorum” sözünün, “yalan” olduğunun kanıtıdır. Apaçık ki, Silivri Sakinleri, milletvekili yapılmak suretiyle cezaevinden kurtarılmaya çalışılmaktadır. Bugüne kadar dokunulmazlıkların kaldırılmasını savunanların, dokunulmazlığa ihtiyaç duyduklarının göstergesidir.
¥
Millete hizmetin en yüce makamının, millet iradesinin en önemli tecelligahının, tutuklu sanıkları kurtarmak için kullanılmasını hazmedemiyorum. O koltuk benim koltuğum arkadaş. Kafanıza göre paylaştıramazsınız kendi aranızda. KCK’dan yargılananları kurtarmak için BDP’liler, Ergenekon’dan yargılananları kurtarmak için CHP’liler, Balyoz’dan yargılananları kurtarmak için MHP’liler... Yeter artık ya.. Arkadaş bir taneniz de bu milletin, bu vatanın sorunlarını önceleyen bir siyaset geliştirsin. Bir taneniz ya..
¥
Haberal milletvekili seçilecek Zonguldak’tan. 12 Haziran akşamı bambaşka bir kapı aralanacak Haberal için. Kendisini, (savcının talebiyle, hakimin kararıyla) cezaevine götüren polis, aynı cezaevinin kapısında selam duracak Ergenekon’dan yargılanan bir adama. Hatırlasanıza, terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis talebiyle yargılanıyordu Sebahat Tuncel. Milletvekili seçildi, dışarı çıktı, polis müdürünü tokatladı.. Buna imkan verenler, buna zemin hazırlayanlar görsünler.. Benim derdim başka.. Haberal milletvekili seçildiğinde çıkıp TBMM’ye gidecek mi, gitmeyecek mi? Eğer TBMM’ye gidemeyecek kadar hasta ise, bunun şimdiden tedbiri alınmalı, hizmet için tahsis edilmiş koltuklardan birinin, sağlık raporu ile kullanılamaz hale getirilmesine izin verilmemeli. Seçilecek olan vekillerden birinin sağlığı, milletvekilliği yapmaya elverişli değilse, buna seçimden önce bir çare aranmalı. O koltuk hizmet için ayrılmış bir koltuktur, hizmet edecek birinin oturması esas kabul edilmeli.. Ben tamamen yanılıyor olabilirim. Belki de Haberal, oturduğu koltuğun hakkını verir. Seçildiği günden itibaren, bir gün bile aksatmaksızın yasama çalışmalarına katılır, aktif katkı sağlar, teklifler, soru önergeleri verir, değil mi?.. O zaman da ben utanırım bugün böyle düşündüğüm için. Fakat tüm bu utangaçlığım içinde de hesap sorarım o vakit. TBMM’ye gelip mesai verebilecek kadar sağlığınız yerindeyse, cezaevine neden gitmediniz yıllarca? O zaman tazmin edilmesi lazım devleti uğrattığı zararı. Vergilerimizle özel odalarda krallar gibi yaşattık Haberal’ı. Herkes gitmiş, hastanede yatarak tedavi olmuştur. Kim Haberal kadar konforlu bir hayat sürmüş acaba? Üstelik de zararın tazmini iki yönlü olmalı. Hem, 2 yıldan fazladır kendisine özel hizmet eden sağlık personeli ve kat personelinin, işgal ettiği odanın maddi tazmini, hem de cezaevinde geçirmesi gereken süreyi, gayr-ı meşru şekilde hastanede geçirmiş olmasından kaynaklı manevi tazmin.. Bugün bu yazdıklarım şaka gibi geliyor olabilir size. Ama söyleyeyim. Çok ciddiyim.
MHP’DE BARIŞ SAĞLANMIŞ DURUMDA
Son derece sevindirici bir gelişme. Koray Aydın, Bahçeli’nin 5. kez parti başkanlığına aday olmasının meşru olmadığı tezini ortaya atan isimdi. Bahçeli de Aydın’ı, MHP’nin yükselişini kıskanmakla itham ediyordu. Bakın nasıl barışmışlar.. Ya Ümit Özdağ. MHP’nin sitesinden alenen “İsrail Ajanı” olmakla suçlanıyordu Özdağ. Peki ya Engin Alan. Bahçeli’nin her zaman savunduğu parlamenter demokrasiye karşı; “Mühim olan iç cephedir. Dış cephedeki yenilgiler, hatalar düzeltilir. Ama iç cephe çökerse ülke çöker” tespit ve değerlendirmesinde bulunmuş bir isim.. Murat Başesgioğlu’na ne demeli peki? Kastamonu’ya gidin sorun. Ama Başesgioğlu ile birlikte gidemeyebilirsiniz. Zira gidebilecek olsaydı Başesgioğlu kendi giderdi. Kalın sağlıcakla.