Bizim Asıl Derdimiz
Seçime gidiyoruz. Belki derdimize bir deva olmaz mı diye.
Nasıl olsun ki, biz daha derdimizi söylemeye bile cesaret edemiyoruz.
Öyle bir baskıcı ve boğucu bir sistemde yaşıyoruz ki, bize hukukun verdiği hakları devlet ricali ve hukuksuz yasalar vermiyor.
Verdiğimle yetin diyor. Bu kıyağımı da unutma diyerek bir de minnet ediyor. Elim kolum bağlı iken, zalim bir de sırıtıyor karşımda.
En acısı da buna inandırmış insanlarımı. İnsanım, kendilerine zulmedenlere aşık
Bu ne yaman bir derttir böyle a dostlar!
Bizim çağımızda bizim açımızdan çok acınacak bir durum ortaya çıktı; devlet ve yöneticiler, "Şeriat mülgadır" diyerek İslam Hukukunu yürürlükten kaldırdılar.
Onun yerine, devletin ve milletin yönetimi için batıdan, yani bizim vatanımızı işgal ederek insanımızı öldüren, servetimizi yağmalayan sömürgeci düşmanlarımızdan, İslamın amansız düşmanı olan Hıristiyan ülkelerden kanunlar alıp uyguladılar.
Sadece kanunlar mı?
Medeniyet bir bütündür diyerek, aldıkları kanunların ilelebet yaşaması için o fidanların toprağı sayılan Batı Medeniyetini de aldılar.
Tıpkı şeriat gibi İslam Medeniyeti de kovulmuştu hayattan. Böylece sadece hukuk değil, eğitim, terbiye, alışkanlıklar, örf ve adetler, kazanma ve harcama biçimleri gibi bütün bir yaşam biçimi, hayat tarzı da batılılar gibi olmaya başladı
Bütün bunları yaparken tabi ki halka hiç danışmadılar, hiç sormadılar.
Neden sorsunlar ki?
Gerek yoktu. Çünkü alacakları cevabı biliyorlardı. Jakoben bir anlayışla sanki onlara Bunlar senin yararınadır. Sen cahil olduğun için şimdi bilmiyorsun, fakat sonra öğrenecek ve bize teşekkür edeceksin diyerek istemedikleri kanunlara zorla boyun eğdirdiler.
Artık idarecilerin, İslam hukukunu bilen alimlere ihtiyacı yoktu. Bunun için, İslam hukukunu öğreten okulları kapattılar ve Şeyhu'l İslamların, kadıların, fakihlerin, müderrislerin, dersiamların işlerine son verdiler.
Bu sefer ne oldu biliyor musunuz?..
Gelecek yazıya bırakalım isterseniz