2023 Vizyonu
BAŞBAKAN tarafından açıklanan “Hedef 2023” adlı seçim bildirgesi, ana hatlarıyla iki bölümden oluşuyor; biri kalkınmayla, ekonomiyle ilgili...
Öbürü yeni anayasa ve demokrasi gibi alt başlıklardan oluşan siyasi bölüm...
Ekonomi bölümünü çok beğendim, siyasi bölüme eleştirilerim var.
Ekonomi yönü
“Hedef 2023” programını tam bir ‘ekonomik vizyon’ örneğidir. Çok iyi hazırlanmış, birbiriyle entegre, her biri bir sonraki için kaynak yaratacak ve siyasi şartlar uygun giderse, Türkiye’yi on yılda “Dünyanın en büyük on ekonomisi” arasına sokacak bir vizyon, vizyondan öteye program...
Dinlerken Adnan Menderes’in “imar ve inşa”, Turgut Özal’ın “çağ atlama” vizyonunu hatırladım; heyecanlandım.
Seçim bildirgesinde siyaseten eksik bırakılan siyasi konulara bakıp “AKP statükocu oldu, seçim bildirgen başına çılınsın, yazıklar olsun!” diye TV ekranlarında öfkeli nutuklar atan ültra liberalleri ‘aşırı politize’ buluyorum! Koyu politik gözle baktıkları için, ekonomik ve tekolojik gelişmenin hayati önemini kavrayamıyorlar.
“Hedef 2023”ü burada özetlemeye yer de yok gerek de yok... Bu konudaki bütün vizyonu temsil eden ‘sihirli anahtar’, önümüzdeki on yılda “Araştırma+Geliştirme” (Ar+Ge) harcamalarının GSMH’deki payınının yüzde 3’e çıkarma hedefidir.
“Uzak doğu mucizesi” diyoruz ya, şifresi Ar+Ge harcamalarının yüksekliğidir.
Bizim yüzelli yıllık modernleşme tarihimizdeki en büyük kara delik, bunun önemini görememekti.
Ar+Ge harcamalarını en çok arttıran hükümet, bu iktidar olmuştu. Şimdi Türkiye’yi on yılda “en büyük on ekonomi” arasına sokacak bu ‘sihirli şifre’ye böylesine önem verilmesini elbette alkışlıyorum.
‘Belirsiz’ konular!
Siyasi konulara gelince... Kürt meselesini şöyle çözeceğiz diye ortaya bir program konulması beklenemezdi, çünkü bu mesele uzun müzakerelere bağlıdır. Ama bildirgede iyi niyet beyanının ötesinde bir “teorik çerçeve” ortaya konulmalıydı. Bu yapılmamıştır; galiba seçimler bu tartışmalara odaklanmasın diye...
Türbanlı aday yok, sanırım, ‘erken’ tartışma olmasın diye...
“Alevi açılımı”nı başarıyla bir aşamaya getiren parti şimdi “çalıştaylar yapıldı”dan öteye tek kelime etmiyor! Reha Çamuroğlu gibi bir değere bile listesinde yer vermedi!..
Ve sistem melesesi... 2007 Seçim bildirgesinde AKP, “parlamenter sistemin esaslarına uygun olarak” cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılacağını vaad etmişti. Ama şimdi tek kelime yok! Başbakan kendi gelecek on yılı bakımından da önemli olan sistem meselesi konusunda da ‘erken’ bir tartışma açmak istememiş olabilir...
Kampanyada açıklanmalı
Ve sanıyorum, “katılımcı, özgürlükçü anayasa” gibi soyut bir kavramı herkes nasıl anlarsa ona göre ümit bağlayıp oy versin diye düşünülmüş olabilir. ..
Hepsi olabilir ama bu yüzden bildirgede kritik konularda belirsizlikler oluşmuştur.
Belki iyi bir seçim taktiği ama beklentileri olan kesimlerde çekingenlik yaratabilir. Ekonomide önünü görmek isteyen iş dünyası gibi, siyasi sistem ve temel anayasal konularda önünü görmek isteyen kitleler de vardır ve onlarda oluşabilecek belirsizlik duygusu küçümsenemez..
Seçim kampanyasında bu belirsizlikler açığa kavuşturulmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.