Ersoy Dede

Ersoy Dede

Türkiye’nin Kürt Sorunu Hafızası

Türkiye’nin Kürt Sorunu Hafızası

Bize lisede hocalarımız derlerdi ki; “soruyu anlamak, çözmenin yarısıdır”.. Bu yaklaşım her meselenin çözümü için geçerli olmalı. Kürt sorunu için de.. Kürt sorununu anlamadığımız için çözüme uzak olduğumuz geldi mi hiç aklınıza?
*
Ezberler var hayatımızda hiçbir temeli olmayan. Özellikle askerde öğretilmiş ya da at gözlüklü komşumuz tarafından akşam çay sohbetlerinde hafızalarımıza kazınmış ezberler. “Botları karda yürürken kart-kurt sesler çıkaran dağ Türkleri onlar” gibi.. “O konuştukları dil Kürtçe değil, dağ Türkçesi” gibi.. Bunun yanında, az okumuş olanları meseleyi başka açılardan değerlendirebiliyordu. Örneğin, “Abi ağalık gitmeden bölge adam olmaz” ya da “Kürt sorunu diye bir şey yok, terör sorunu diye bir şey var” .. daha birçoğu.. Bütün bunlar, kaynağını dönemin politikalarından alan ancak bir süre sonra gerçek kabuller haline gelen ve üzerinden yıllar da geçse, politikalar da geçse, konjonktürler de değişse bir türlü kurtulamadığımız sloganlar aslında..
*
Şimdi elimde Doç. Dr. Hüseyin Yayman’ın “Türkiye’nin Kürt Sorunu Hafızası” kitabı var. Bu “ezber” dediğimiz şeylerin tümünün kaynağını daha iyi anlamamı sağladı bu kitap. Nelerden söz ettiğimi anlatacağım. Ancak önce Hüseyin Hoca’ya teşekkür etmemiz gerek. Bölge siyasetine ilgi duyan bir akademisyen ya da gazeteci için, yazar için inanılmaz öneme haiz bir çalışma sundu Hüseyin Yayman. Adeta hızlandırılmış bir “Kürt sorunu kursu”.. Teşekkür şunun için; Doç. Dr. Yayman, bölgede saha çalışmasını hiç bırakmamış, sorunları yerinde görmüş tetkik etmiş bir akademisyen. Sosyal, siyasal, kültürel taleplerin neler olduğunu biliyor. Nasıl çözüleceği hakkında bilgisi ve fikri var. Dahası, “Türkiye’nin Kürt Sorunu Hafızası”nda kütüphanemize kazandırdığı bütün akademik ve siyasal çalışmaları okumuş bir yazar. Demem o ki, eğer bu raporları yayınlamasaydı da, sadece kendi fikirlerini kaleme almış olsaydı, ne kızabilirdik kendisine ne de yanlış bulabilirdik bu tavrını. İsterse bütün bu raporları, kaynakça bölümünde adını anarak geçebilirdi. Ama o bizzat okurun arşivine girmesini sağladı. Bu nedenle ayrıca teşekkür etmek gerekiyor.
*
Gelelim kitabın içine. Osmanlı dönemi Kürt siyasetinden, Dersim raporlarına, siyasi partilerin raporlarından STK’ların çalışmalarına kadar yüze yakın rapor, artık masamızda. Ve mesela artık biliyoruz o garip, abuk-subuk politikaları kim üretmiş.. Örneğin, Kürtlerin nüfusunun, Türklerden daha hızlı arttığı ve Türklerin asimile olarak Kürtleşme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı tezinin sahibi cumhuriyetin ilk yıllarında kendisine verilen umum müfettişliği sayesinde “şark vilayetleri mütehassıslığı”nı ilan eden Zeynel Abidin Özmen’miş meğer.. Dahası Özmen sorunu çözmek için bir de dahiyane formül geliştirmiş. Buna göre, her yıl 3-4 bin kişi yer değiştirecek. (bkz.tehcir) Ve bunun sonucu olarak da; “bu halk ortadan bu şekilde kaldırılabilir” değerlendirmesini yapıyor. O dönemi temsil etmesi bakımından verdim Özmen’in sözlerini. Şimdi bu birkaç yüz kelimelik sütunda kitabı özetlemem mümkün değil. Ama kesinlikle Hüseyin Yayman’ın yorumları eşliğinde Şark Islahat Planı’nı, Şükrü Kaya ve Özmen raporlarını, Sabancı’nın “sorunu fabrika kurarak çözemeyiz” değerlendirmesini okumalısınız. Siyasilerin Kürtlerin taleplerine zamanında “evet” dememesinin nasıl okunduğunu göreceksiniz. Ama özellikle son dönemde SHP’nin talepleri, Demirel’in “Türkiye Kürt gerçeğini tanımıştır” sözü, Adnan Kahveci’nin raporunda yer verdiği Kürt realitesi, kimlik ve dilinin tanınması, hatta Özal’ın; “bu sorun asker mantığıyla çözülmez” çıkışı ve 2005’te Tayyip Erdoğan’ın tarihi Diyarbakır Konuşması’nı okumalısınız. Sorunun nerede başladığını ve nasıl bu hale getirildiğini gördüğünüzde çok şaşıracaksınız. Bölgeye ilgi duyuyorsanız, asla rafa kaldıramayacaksınız. Benden söylemesi. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi