Krizi çözmek
YSK’nın sayıları 12’yi bulan bağımsızların adaylığını iptal etmesinden sonra TV’leri izliyorum. Haklı olarak en önemli haber ve en önemli program halinde ele alıyorlar.
Fakat bazı konuşmacılar, aman Allah, zırvaların bini bir para! Üstelik tahrikçi bir üslupla...
İki yönlü komplo teorileri kuruyorlar:
* Derin devlet Kürt halkına komplo kurmuş, BDP’nin Meclis’e girmesini istemiyormuş. AKP de derin devletin işbirlikçisiymiş. Bölgede niye zayıf adaylar gösterdiği şimdi anlaşılıyormuş çünkü iktidar emir vererek BDP’nin güçlü isimlerini YSK’ya ‘veto’ ettirmiş... İmiş...
* Hayır, bu, derin devletin AK Parti’ye karşı komplosu imiş. YSK’nın bu kararıyla Kürt milliyetçiliği, ona tepki olarak MHP oyları tırmanacak, AKP tek başına iktidar olamayacak... YSK’nın bu kararı AKP’yi vurmak için bir siyasi mühendislikmiş... İmiş...
Bunları söylerken YSK’nın hangi anayasa ve yasa maddelerine dayanmış olabileceği gibi bir soru akıllarına bile gelmiyordu!
Kanunlar ne diyor?
Anayasa’nın 76. maddesine göre terörle ilgili suçlardan kesinleşmiş mahkûmiyeti olanlar, genel af çıkmış olsa bile, aday olamazlar, seçilemezler.
Milletvekili Seçim Kanunu’nun 11. maddesinde aynı hüküm vardır.
Terör dışı suçlardan mahkûmiyeti olanların ise seçilebilmek için mahkemeden “memnu hakların iadesi” yani kısıtlamanın kalktığını gösterir bir karar almaları gerekir.
Şimdi kendinizi YSK üyesi farz ediniz ve farz edin ki liberalsiniz, solcusunuz, sağcısınız veya BDP’ye sempatiniz var...
Bu kanun maddeleri karşısında ne yaparsınız? “Bunların sabıka kaydı yok, aday olabilirler” diyebilir misiniz?
Hukuki duruma bakmadan, YSK’yı şu veya bu yönde siyasi bir komplo içinde göstermek çözüm üreten bir düşünce olmadığı gibi BDP tabanındaki milyonları büsbütün tahrik edecek niteliktedir.
Meclis toplanabilir mi?
Kemal Kılıçdaroğlu Meclis’in olağanüstü toplanması için öbür partilere çağrıda bulundu. Fakat milletvekillerinin yarısı listelerin dışında kalmıştır, diğerleri seçim bölgelerindedir. Anayasa’yı değiştirecek 367 sayısını bulmak fevkalade zordur.
Üstelik oylama gizlidir!
Dün CNN Türk’te 12:00 haberlerinde ayrıntılı olarak anlattım.
Benim önerim, çözümün yargı bünyesinde üretilmesidir. TCK’nın 53. maddesi ile 2006’da yeniden düzenlenen Adli Sicil Kanunu’nun 13/a maddesi buna imkân verecek niteliktedir.
Bu maddeler, “memnu haklar” denilen kısıtlılıkların mahkeme kararıyla sona erdirilmesini düzenliyor.
Bu düzenleme Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlığı döneminde, “AB uyum yasaları” çerçevesinde ve “memnu haklar” denilen kısıtlılıkları daraltarak demokratik hakları genişletmek amacıyla yapılmıştı.
Yargı çözebilir
Yasa koyucunun bu amacını dikkate alarak, ‘vetolu’ adayların çoğu, mahkemelerden “memnu hakların iadesi” kararını alabilirler, YSK da kararını buna göre değiştirebilir.
YSK’nın ‘veto’ kararında da bunun işareti vardır üstelik.
Hatta YSK, bir yasama tasarrufu olan “af” ile, bir yargı tasarrufu olan “memnu hakların iadesi”nin hukuken farklı olmalarından hareketle aday olabilme imkânını daha fazla genişleten bir içtihat bile geliştirebilir.
Hem bu vahim soruna elbirliğiyle çözüm aramalıyız, hem yangına varillerle benzin döken BDP’liler bundan vazgeçmeli.
Huzurlu bir seçime ulaşmak için...
Not: Bu yazı yazıldıktan sonra akşam gelen haberler YSK’nın da ‘memnu hakların iadesi’ formülünü benimsediği, bu konudaki başvuruları işleme koyacağı yönündeydi. Çok memnun oldum, sevindim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.