Taha Akyol

Taha Akyol

Çocuklar... Çocuklar...

Çocuklar... Çocuklar...

ÇOCUK yetiştirme geleneklerimizde sorunlar var. Bunların başında ‘otoriterlik’ geliyor. “Sen sus çocuksun, çocuklar konuşmaz” gibi yaygın söylemlerde kendini gösteren otoriterlik...
Bu açıdan kız çocuklarının durumu daha sıkıntılıdır.
Çekingen, pasif nesiller ister istemez girişimci ve yaratıcı olmakta zorlanıyor.
Bunu aşmakta olduğumuzu söyleyebiliriz.
Birinci etken eğitimin yaygınlaşması, şehirleşme, dışa açılma, piyasa ekonomisinin gelişmesi gibi “orta sınıflaşma” faktörleridir.
23 Nisan bayramı dolayısıyla yapılan çocuk şenliklerinin de bu gelişmede çok olumlu katkısının olduğunu düşünüyorum. Çocuklar bu şenliklerde ve hazırlık çalışmalarında oyun neşesi içinde adeta sosyalleşme stajı yapıyorlar.
Türkiye’de artık “çocuklar konuşmaz” geleneğinin yerine “çocuk merkezli aile” hayatı oluşuyor. Çocuğun susması, oturması, uslu uslu durması yerine konuşması, faal olması teşvik ediliyor.
Evimizdeki elektronik cihazlarımızı çocuklarımız ayarlıyor; elektronik dünyasının efendileri onlar...

Okulöncesi eğitim
Okulöncesi çocukluk dönemi için, sosyalleşme bilgiden önemlidir. Sosyalleşme yani arkadaş edinme, birlikte oyunlar, ekip çalışması yeteneğinin kazanılması...
Çocukta girişimciliği geliştirecek, kendi sorunlarını kendilerinin çözmesi yönünde özgüven kazandıracak oyunlar...
Bunlar artık “sokak arkadaşlığı”nın gerekli ama yetersiz kaldığı pedagojik konular. Onun için bütün dünyada “okulöncesi eğitim”e büyük önem veriliyor.
Milli Eğitim Basın Müşaviri Rukiye Serttaş’tan rakamlar istedim. Kendisi de yeni anne olan sevgili Rukiye heyecanla rakamları derleyip gönderdi.
Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde okulöncesi eğitim 4 yaşına kadar inmiş. Bu düzeydeki okullaşma oranı bütün gelişmiş ülkelerde en az yüzde 95...
Bizde de iyi gelişmeler var. Anaokullarına giden öğrenci sayısını on yılda 249 binden 1 milyon 120 bine çıkarmışız; bu düzeydeki okullaşma oranı Türkiye ortalaması olarak yüzde 43’e ulaşmış.
Yolun yarısındayız demek ki...
Pilot seçilen 32 ilde 5 yaşından itibaren okulöncesi eğitim oranı yüzde 70... Mecburi hale getirilen illerde yüzde 90...

Taş atan çocuklar!
Bunlar son derece sevindirici gelişmeler. Elbette daha yapılacak çok şey var; yolun yarısındayız.
Keşke “taş atan çocuklar” da anaokullarından geçebilmiş olsaydı.
Elbette açılmış okullarda da kalite sorunları var.
Hele de çocuk yuvaları, çocuk evleri gibi yerlerde sık sık yürek kanatan gaddarlıklar oluyor.
Çocuklarımız konusunda artan toplumsal duyarlık, “mağdur çocuklar” sorununa duyarlık haline gelmelidir.
Çocuk meselesi insani bir meseledir; çocuklara karşı insani ve ahlaki görevimizle ilgilidir.
İnsanlığın en asil duyguları olan şefkat ve merhamete en çok layık olanlar mağdur çocuklardır.
Ey kimsesiz âvâre çocuklar...
Hele sizler, hele sizler...
Çocuk ve eğitim sorunlarına politize etmeden bakabilmeliyiz.
Şunu bilelim; tarihimizin hiçbir aşamasında eğitimde Uzakdoğu ülkeleri kadar başarılı olamadık.
Toplumumuzda gelişmekte olan “çocuk merkezli aile” kültürü, eğitimi daha iyiye götürmek için toplumsal bir enerji oluşturmalıdır artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi