Unutulan projeler
Türkiye’de bir şeyler yapıldıysa bunlar ancak önce planlayarak yapılmıştır. Ekonomik hayatla ilgili planlar olduğu gibi, sosyal ve siyasî hayatla ilgili planlar yapanlar da vardır. Bilhassa ‘tek parti’ devrinde, ekonomik planlardan ziyade, sosyal ve siyasî planlar yapıldığına şahit olunmuştur. Öyle ki, o dönemde alınan bazı kararlarla milletimiz şoka uğratılmış, o şoktan kurtulmak için büyük gayretler sarfedilmiştir.
Meselâ, harf inkılâbı bu şoklardan biridir. Devrin idarecilerince, “Kur’ân alfabesi”nin zor öğrenilebildiği iddiası ortaya atılmış ve ‘Lâtin alfabesi’ne geçilmiştir. Buna bir de “Türk alfabesi” denilmiş ve gençler yanlış bilgilerle uyutulmuş ve büyütülmüştür. Neticede, dedelerimizin yazdığı mektubu, kitabı ve notları okuyamaz hale gelmişiz. Düşünün, İstanbul Üniversitesi’nin giriş kapısında yer alan ve belki de bazı ecnebi turistlerin dahi okuyabildiği ‘levha’yı, yazıyı oyumaz hale geldik! Hadi biz ‘cahil’ler okuyamıyoruz, o kapının altından geçen ve üniversitede görev yapan profesörlerden kaçı o levhayı, o yazıyı, o ‘hat’tı okuyabiliyor?
“Bütün bunların konumuzla ne alâkası olduğu” sorulabilir. Şöyle bir alâkası var ki, asıl projeler toplum hayatıyla, sosyal hayatla alâkalı olanlardır. Ekonomik projeler, insanların hayatlarını sosyal projeler kadar ‘derin’den etkilemeyebilir. Bununla birlikte ekonomik projeler de gereklidir.
Her iktidarın ve siyasetçinin kendisine göre projeleri olabilir ve bu da işin tabiatı gereğidir. Meselâ Türkiye’nin ‘tek parti devri’nden kurtulmasına vesile olan merhum Adnan Menderes bu projecilerden biridir. Merhum Menderes’in yaptıklarına bugün bakıp da “Bunlar da proje mi?” diyenler çıkabilir. Fakat o projeleri, 60 yıl öncenin şartlarıyla değerlendirmek gerekmez mi? Ülkemizin gerçekten ‘iğne ve iplik’e muhtaç olduğu dönemlerde kilometrelerce yol yapmak, deniz kenarındaki her ilçeye iskele yapmak, bugün için ‘en büyük havalimanı’ yapmaya eşdeğer, belki de daha önemlidir.
Yine, dedelerimizin ve babalarımızın şahit olduğu üzere; İstanbul’a bir “Vatan Caddesi”ni kazandırmak ve bunu da CHP’nin ‘muhalefet dışı muhalefet anlayışı’na rağmen yapmak çok çok önemlidir. CHP’lilerin ve “Millî Şef”in “Buraya uçak mı indireceksiniz?” sorusu bugün bile dilden dile dolaşmakta ve konuşulmaktadır. Bu bakımdan, her projeyi gününün şartlarında değerlendirmek önemlidir. Aynı şekilde hâlâ bitirilemeyen GAP projesi, tam anlamıyla hayata geçemeyen benzer projeler de çok önemli projelerdendir. Neredeyse yarım asra yaklaşan GAP projesinin hâlâ bitirilememiş olması Türkiye’nin çözüm bulması gereken bir sorudur.
Ekonomik hayattan ziyade sosyal hayatı ilgilendiren Avrupa Birliği hedefleri de Türkiye için en önemli projelerden biridir. AB üyeliği ya da o üyeliğin şartlarına uygun sosyal ve siyasî hayat seviyesi Türkiye’nin ihmal etmemesi gereken hedeflerdir. Bu konudaki ihmalimizin faturasını ödüyoruz ve maalesef bu gidişle ödemeye de devam edeceğiz. Oysa en az ekonomik projeler kadar bu proje de önemlidir ve ihmal edilmemelidir. Bu noktada attığımız adımların istikrarlı olmadığı da meydanda. Bir bakıyorsunuz o hedefe kilitlenmiş bir ülke görüntüsü veriliyor, bir bakıyorsunuz o hedef unutulmuş görüntüsü... Bu noktadaki istikrarsızlık hem ekonomik hem de sosyal hayatta yeni yaralar açıyor.
Umuyor ve temenni ediyoruz ki, projeler ‘hayal kırıklıkları’ ile son bulmasın. Tabiî ki ‘ahireti kazanmak projesi’ni de hiç unutmayalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.