İzbe devlet binalarından, mükemmel binalara doğru
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulalıdan beri kurumlar bu kadar kaliteli olmadı. Hem nitelik hem de nicelik bakımından, mükemmel bir konuma getirildi. Özellikle adliye binaları, sağlık kurumları dikkat çekmeye başladı. Geçen yazımızda SGK’dan bahsetmiştik. Tüm binalarının Bursa gibi olmasını istiyoruz.
Devlete ait binalarda, şimdiye kadar alışageldiğimiz görüntü şudur: “Devlet dairesi” denilince, insanın aklına üçüncü kalite inşaat malzemesi kullanılan, merdivenleri mozaikle yamuk yumuk inşa edilen, asansörü dördüncü sınıf kalitede sık sık bozulan, görüntüsü insanı üzen, izbe bir yapı. İşte “Devlet dairesi” denilince ilk akla gelen manzara maalesef bu idi. En azından, bu fakirin izlenimi budur. Eminim ki, o eski devlet kurumlarının görüntüsünü, çalışma sistemini ve iç yapısını kaleme almak gerekecek olsa, bu anlattıklarımızdan çok daha fazlası yazılacaktır.
Mahkemeler, müstakil binalara sahip değildi, devlet konağının bir bölümünde sıkışıp kalmış herhangi bir daire durumunda idi. Mahkeme ile işi olanlar, iş bitinceye kadar bu binalarda can sıkıcı bir manzarayı adeta teneffüs etmek zorundaydı. Hep aklımızdan geçen düşünce şu idi: Devlet neden böyle izbe binalara ve karmakarışık dairelere, apartman katlarına sıkıştırılıyor? Devlet ülkenin en kudretli bir kurumu değil midir? En mükemmel ve en sağlam binaların devlet elindeki binalar olması gerekmez mi? Fakat maalesef olmuyordu. Üniversite binaları, ortaöğretim binaları, hastaneler de bu durumdaydı, kaymakamlık binaları da...
Özel sektöre gittiğimiz zaman, baş döndüren konforu görmek mümkündür. Hastane binaları, özel okul binaları hem mimari bakımdan, hem de temizlik ve estetik bakımdan insanı mutlu kılmaktadır. İnsana karşı yapılan muamele de devlete göre çok farklıdır bu binalarda... İnsan insan olduğunun, değerli bir varlık bulunduğunun farkına varıyor. Oysa devlet, milletin en güçlü ve saygın teşkilatıdır; onun görüntüsünün de en üstün düzeyde olması, devlet dairelerinde insana en üst derecede değer verilmesi, halka kibarlığın, nezaketin, hak ve hukuka riayetin lüzumu buralarda gösterilmelidir. Devletin yaptırdığı fiziki mekânlarda kullanılan malzemenin en kaliteli malzeme olması gerekir. Zira devlet, fertlerden daha zengindir; devlet görkemi, ihtişamı, zarafeti, nezaketi, kibarlığı, hak ve hukuku temsil etmektedir. Evet, devlet binalarında israf olmamalıdır, fakat zavallı görüntüler devlete hiç yakışmıyor.
Eğitim kurumlarını ele alırsak, buralarda da durum acıklıdır. Bir ilköğretim, ortaöğretim, üniversite, yüksekokul binası ile özel eğitim kurumlarının binalarını ve kullandıkları malzemeyi mukayese etmek bile mümkün değildir. Özel eğitim kurumlarında sağlamlık, kalite, temizlik, zarafet, nezaket, insana verilen hizmet ve ona atfedilen değer apaçık kendini gösteriyor. Bunu görünce, insanın hüzünlenmemesi elde değildir. Neden devletin kurumları böyle de, şahısların özel kurumları öyle değil? Acaba devletin nesi eksik? Devlet mi küçük düşürülüyor, yoksa küçük adamlar mı devleti yönetiyor?
Devlet dairelerinde, insana gösterilen muamele de binalarına benzemektedir. Memurların insana hitap tarzı, yaklaşımı, muamele biçimi çok hoş değildir; hatta bazen duyguları rencide edicidir. Devlet dairesindeki bir işinizi görmek üzere gittiğinizde, bazen sinirleriniz bozularak da geri dönebiliyorsunuz. Devlet memurları, en azından bir kısmı, vatandaşlara sanki babasının çiftliğine gelmiş yabancı insanlar gözü ile bakmaktadır.
Fakat özel kurumlara gidince, değeri olan bir insan olduğunuzun farkına varıyorsunuz. Sağlık kurumları da böyle... Devletin hastaneleri ile özel sektöre ait hastaneler arasında insana verilen değer ve kullanılan malzeme bakımından dağlar kadar fark vardır.
Ancak, son sekiz yılda manzaranın oldukça değiştiğini, değişmekte olduğunu, kaderin tersine dönmeye başladığını görmekle umudumuzun tazelendiğini ifade etmek istiyoruz. Yapılanı görmezden gelmek hakkaniyete sığmaz.
Sağlık alanında büyük bir devrim gerçekleştirildi. Artık devlet hastaneleri ile özel sektör arasında tatlı bir rekabet başlamıştır. İnsanlar hasta olunca, hastane yollarında hastalıkları artmamakta, sinirleri bozulmamakta, umutları kırılmamakta, istedikleri özel sağlık kurumlarına sadece nüfus kâğıtlarını göstererek müracaat edebilmektedirler. Evrak sevki, zaman ve kâğıt israfı, üzücü zorlukların tümü çöpe atılmıştır. Bu durumun gerçekleşeceğini birisi söyleseydi, eminim ki ona inanmazdık. Fakat bu inanılmaz işlerin başarılması millet fertleri için, Türkiye Cumhuriyeti için büyük bir kazanımdır. Sağlık kurumlarını düzene sokan Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ’ı kutluyor, kendisine dua ediyorum. Allah da ona değer versin, işlerini kolaylaştırsın.
Demek ki isteyince işler en iyi şekilde yürüyebiliyor. Yürütecek adamları seçip iş başına getirme eksikliği vardı. Son yıllarda bu da giderilmiş oldu. Güzel işler yapanları kutlamak ve alanında başarıyı yakalayanları takdir etmek lazımdır ki, güzel hizmetler daha da gelişerek devam etsin. İşte gerçek milliyetçilik ve devrimcilik bizce budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.