Tevhid’e Yönelik Komplolar
Allah’ın dinini öğrenmek, onu anlatmak ve gücü nispetinde yaşamaya çalışmaktan daha güzel ne olabilir?
Buna rağmen, bu güzel dini anlamayanlar, anlamak istemeyenler, dolaylı veya doğrudan karşı çıkanlar yok mu? Elbette, dünde vardı, bugün de var, yarın da olacaktır. Bunların adına siz, ister müşrik deyin, ister münafık, ister ehl-i kitap deyin, ister ehl-i bid’at fark etmez!..
Bunların bir kısmı gafildir, bir kısmı cahil, ekserisi de inatçı ve bilinçli kâfirlerdir.
Allah’ın yüce kelâmına değil de, başka seslere kulak verenden daha zavallı kim olabilir?
Müslüman’ın görevi, güzel öğütlerle hakikatleri dile getirmeye devam etmek olmalıdır. Usanmadan, bıkmadan, sabırla ve sebatla.
İsra suresinde ardı ardına gelen ayetler dizisi, bu konuda takip edeceğimiz yol haritasını gösteriyor.
Ayet 125: “Sen, Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla mücadeleni en güzel şekilde sürdür. Rabbin elbette kimlerin kendi yolundan saptığını, kimlerin de dosdoğru yolu izlediğini çok iyi bilmektedir.”
Dosdoğru yol; şüphesiz ki sırat-ı müstakim olan Kur’an yoludur.
Bu yolun tek rehberi de tartışmasız Efendimizdir. Dolayısıyla Müslümanların tek efendisi, tek rehberi, tek örnek modeli de O’dur.
Kur’an-ı Mübin’in bir numaralı uygulayıcısı olan Resûlüllah (aleyhissalatü vesselam)ın, sözleri, eylemleri ve kabulleri ortada iken, rol model olarak başkalarını örnek alandan daha bedbaht kim olabilir?
Kur’an ve Sünnet’ten delillerle gerçekleri söyleyene karşı birilerinin hakaret etmesi, onu yolundan saptırmamalıdır. Her ne kadar “mukabele-i bi’l-misil” onun hakkı ise de, bundan vazgeçip sabrederek sineye çekmesi, hayrına olacaktır.
İsra/126: “Eğer birilerinin size yaptığı kötü şeylere karşılık vermeniz gerekirse, maruz kaldığınız kadar karşılık verin. Ancak, her şeye rağmen sabrı tercih ederseniz, böyle davranmak sabredenler için daha hayırlı sonuçlar doğurur.”
Sabır ve metanetle olayları geçiştirmeye çalıştığı halde, Müslüman yine de taarruzdan uzak değildir. Pek çok zorluk ve sıkıntılar onu bekler. Hatta, Müslüman’a bu sıkıntıları yaşatanlar, onun hemen çevresinde, yakınında ve hatta hayatı birlikte paylaştığı insanlar da olabilir.
Kendilerine ayet ve hadislerden kesin deliller getirildiği halde, mensubiyet ve merbubiyet mülahazasıyla ecdadın veya eşhasın görüşlerini “hikmet” nitelemesiyle önceleyip onu üste çıkarmaya çalışanları görünce, insan ne kadar üzülüyor?!
Kabilesi, akrabası, komşusu ve en yakını olan insanlar, bu mülahazalarla Hz.Peygamber (s.a.s)’e karşı gelip, karşısında diklenip itiraz etmediler mi? Biz atalarımızın yoluna/dinine tâbiyiz demediler mi? Efendimiz’e komplolar kurmadılar mı?
Bugün de, kendi fraksiyonunun galip gelmesi halinde haklı olacaklarını zannedenler, kendi görüşleri dışındakileri karalamayı, kötülemeyi, onlara komplo kurmayı mubah görüyorlar. Emperyalistlerin hakimiyetindeki dünya coğrafyasında İslam ülkelerine ve Müslümanlara kurulan komplolar bunun bir parçası değil mi?
Bunlara karşı, biz yine aynı surenin takip eden ayetlerine başvurup konumuzu noktalayalım:
İsra/127: “Sen yine de her şeye rağmen sabret! Ve unutma ki, sana zorluklara göğüs germe gücünü veren Allah’tır. Onlar için üzme kendini! Onların komploları karşısında da için daralmasın!
128: “Çünkü Allah, iyiliği ilke edinerek kendisine kullukta samimi davrananlarla beraberdir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.