Müstehcen afişe ‘dur’ de!
Havaların ısınmasıyla birlikte açık-saçıklığın iyice teşvik edildiğine şahit oluyoruz. Gerek gazete ve dergiler, gerekse TV ve ‘sanal âlem’ baştan aşağı müstehcen fotoğraflarla kirletiliyor. Daha önce de çeşitli vesilelerle ifade etmeye çalıştığımız gibi, sokaklardaki afişler, duvarlardaki reklâm panoları da bakılacak cinsten değil. Maalesef pek çok firma, müstehcenlik noktasında birbiriyle yarışıyor.
Ne yazık ki Türkiye’yi idare edenler bu konuları kendilerine ‘dert’ edinmiyor, kapımıza ve kalbimize dayanan ‘gerçek tehlike’nin farkına varmıyorlar. Onlar insanların ‘dünya hayatı’nı daha da mamur etmek için çalıştıklarını zannederken, kalplerin ‘bıçaklandığı’nı görmüyorlar.
Geçen günlerde başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerin cadde ve sokakları böyle bir ‘müstehcen afiş ve pano’ saldırısına uğradı. Türkiye piyasasına yeni giren bir firma, havaların ısınmasını fırsat bilerek ‘deniz kıyafetleri’nin reklâmını yapmaya başladı. Ama bu reklâmlar ‘ürün’lerden ziyade, ‘artist’lerin reklâmı gibiydi. Ne kadar ‘asrî’ olsa da bu reklâm panolarından rahatsız olmayacak ‘insaflı bir kişi’ bulmak zordu. Nitekim, gazetemizi de arayan bazı okuyucular, sokakları ‘kirleten’ bu afişlere tepkilerini dile getirdiler. Biz de tepkilerinde haklı olduklarını, ama bunu ‘yetkililer’e ulaştırmaları gerektiğini hatırlattık. Elbette bununla kalmadık, vatandaşın itirazına sayfalarımızı açarak yanlışa biz de itiraz ettik. Neticede müstehcen afişlere karşı dile getirilen tepkiler yerini buldu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ‘beyaz masa yetkilileri’ itiraz sahiplerine ‘afiş’lerin kaldırılmaya başlandığını bildirdi. Aradan bir iki gün geçince, ilgili firma da bir açıklama yaparak ‘tepki toplayan’ müstehcen fotoğrafları kaldırdıklarını ifade ettiler. İlgili haberden öğrendiğimize göre, bazı afişlere ‘boya ile saldırı’ düzenlenmiş! Afişleri astıran firmanın (H&M) Türkiye İletişim Müdürü, “Bu kampanyanın yer aldığı diğer ülkelerde pozitif geri dönüşler alırken ülkemizde yaşanan reaksiyonlar üzücü olmuştur. Fakat ülkemizde de bu kampanyayı beğenen modaseverler olduğuna inanıyoruz” demiş. Aynı firma yetkilisi, “Görsellerin boyanması ve reklâm firmasına gelen eleştiriler nedeniyle, halkı ve yetkili makamları kırmamak adına kiralama yapan firma ile birlikte reklâm panolarının kaldırılmasına karar verdik” de demiş. (Hürriyet, 17 Mayıs 2011)
Bu hadise bir defa daha göstermiştir ki, haklı ve kararlı itirazlarla netice alınır. Bu afişleri görenler “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” dese ya da itirazlarını ilgili mercilere ulaştırmadan “Ah, ne kötü, ne kötü!” deyip dursaydı o müstehcen afişler, panolar kaldırılır mıydı? O halde her konuda haklı itirazlarımızı hukuk çerçevesinde, cesaretle dile getirmemiz gerekir. Ki, netice alınsın, yanlışlar sürüp gitmesin...
Tabiî ki bir firmanın müstehcen afişlerinin tepkiler üzerine kaldırılmasıyla mesele hallolmuş, tehlike geçmiş değildir. Benzer şekilde onlarca belki de yüzlerce afiş ve pano var. Tamamına uygun lisanla itiraz etmek lâzım ve etmeliyiz. Muhtemelen önümüzdeki günlerde ve aylarda da benzer ‘müstehcenliği yayma kampanyaları’ açılacaktır. Onlara da itiraz etmeli, her daim ‘uyanık’ olmalıyız. Gerek Türkiye’yi idare edenler ve gerekse ülkemizde ticaret yapan firmalar bilmeli ki; milletimiz açık saçıklığa, müstehcen reklâm ve afişlere itiraz ediyor. Firmaların ‘tepki’leri dikkate almaması mümkün değil. Çünkü neticede başarılı olmak ya da iflâs etmek var...
Keşke benzer tepkiler müstehcen yayın yapan gazete, dergi, televizyon ve ‘sanal âlem’ vasıtalarına karşı da gösterilse!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.