Cemal Nar

Cemal Nar

Son Gülen

Son Gülen

Deme niçin şu şöyle,
Yerindedir ol öyle.
Sen sonunu seyreyle.

Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.


Ruhun şad olsun İbrahim Hakkı Efendi. Bu kadar güzel sözleri ne kadar rahat söylemişsin öyle! Hem de kitap dolusu hikmeti birkaç mısrada böyle…

Evet, “önemli olan sondur”, çünkü “itibar sonadır” ve “son gülen iyi güler.”

Ağlayan kim ve neden mi böyle söyledim?
Okuyalım, anlarız:

“Boğaz’ın ‘en ünlü balık lokantalarından’ birinde bir grubun Ak Parti'ye açılan kapatma davasını kadehlerle kutlamasının şokunu yazan Eyüp Can, yaşanan hadiseyi o anda orada olan ünlü bir sanatçı arkadaşından dinlediğini belirtiyor.

İşte Eyüp Can’ın gündeme bomba gibi düşecek yazısındaki o bölüm:

Boğaz'ın en ünlü balık lokantalarından biri.

Hava henüz kararmakta.

Mekan kalabalık, mezeler hazır, kadehler dolu.

Girişe yakın masadan biri coşkuyla bağırmakta: "Az önce televizyondan çok güzel bir haber aldık. Yargıtay Başsavcısı sonunda AKP'ye kapatma davası açmış. Hepinizi bu güzel haberin şerefine kadeh kaldırmaya davet ediyorum."

Birkaç istisna dışında tüm kadehler havada.

Şerefe!

Cuma akşamı bu olayı bizzat yaşayan sanatçı bir dostum anlattı.

"çok kötü oldum" dedi. "Bir yanım o coşkuyu paylaşmak istedi, diğer yanım 'bir saniye arkadaşlar parti kapatmanın şerefine kadeh mi kaldırılır?' diye isyan etmek."

Elinde kadeh kalakalmış!” *

Bunu okuyunca aklıma yaşadığım çok acı bir olay geldi. Az çok benziyorlardı birbirlerine. İnşallah akıbeti de benzer.

Zaman, seksen öncesi. Yer Andırın. Ben orta okulda din dersi öğretmeniyim. İktidarda CHP var. Tayinler, pardon sürgünler gırla gidiyor. Benim öyle bir derdim yok gibi. Ne de olsa “bir tane din dersi öğretmeniyim” ve kimse “din düşmanı” gözükmek istemiyor.

Bu arada Bakırcı Ahmet Efendinin dükkanında bir sohbetteyiz. O sıralar bir İmam Hatip Lisesi açma çalışmamız vardı ama şimdi bütün ümitler sönmüştü yeni hükümetle. Kara kara düşünüyorduk.

Aramızda namazlı abdestli bir hacı efendi de var. üstelik iktidar partisinin ileri gelenlerinden. Adam halimize baktı ve ummadığımız bir şey söyledi:

- Ben size İmam Hatip’i açtırırım.
Hepimizin gözü parladı birden:
- Nasıl yapacaksın bunu? Bütün öğretmenler buna düşman? dedim.
- Onların ruhu bile duymaz, dedi.
Meclisten bazıları:
- Hacı bunu isterse, yaptırır, dedi. Bazıları da:
- Hadi canım sen de, dediler.
Hacı iddialı konuştu:
- Eğer ben de bu İmam Hatip Lisesini açtıramazsam, bu Andırın caddesinde ceketimi ters giyer yürürüm.
- Hadi Allah yardımcın olsun.

Aradan birkaç ay geçti. Okulda bir fıs kos gidiyor. Kulak kabarttım; Ankara’dan aramışlar partiyi:
- Hayırlı olsun!
- Ne hayırlı olsun?
- İmam Hatip Lisesi istemiştiniz ya, verdik. Orta okul liseye taşınacak, yerine İmam Hatip açılacak.
- Neee? Kim istedi bunu sizden?
- Yahu ne bilelim biz, siz istediniz işte. Şu yaşlı amca az dolaşmadı burada!
- Yahu siz delirdiniz mi? Buraya İmam Hatip açmak demek, bizi burada bitirmek demek. Aman durdurun, biz derhal size bir ekip gönderiyoruz.

Ekip gitmiş ve işi halletmiş gelmiş. Okulumuz açılmadan kapandı.

Akşam üzeri ekip dönmüş Ankara’dan. İçlerinde bizim öğretmenler de var iki tane. Baktım müdürün odasında toplanmışlar. Bir haber alayım diye bir bahane ile girdim içeri. Müdür saygıyla:
- Buyur otur hocam, dedi.
- Sağolasın, akşam yakın, oturmayayım, dedim.

Bu arada bana bakarak ve de şen şakrak tanrıtanımaz olanı arkadaşlarına diyordu ki: “Bu akşam nerde içerek kutlayalım İmam hatibi kapattığımızı?”

Acı acı baktım kendisine. Nezaket göstererek kimse bir cevap vermedi ona ben ordayken. Derin bir sessizlik içinde ben de çıktım ve bitişikteki camiye doğru yürüdüm. Böğrümden hançer yemiştim. İçim kan ağlıyordu…

Namazı cemaatle kıldım ve yana yakıla dua ettim ümmet için. üstümden başımdan hüzün dökülüyordu. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Kalktım ve kapıya doğru yöneldim.

Bu arada bir meczup vardı kasabada devamlı namazı cemaatle kılan ve bana baktığında hep gülen. Birden onunla göz göze geldik. Uzaktaydı ve bana doğru geliyordu. Ama bu sefer gülmüyordu. Bana iyice yaklaşınca hafifçe ben duyacak kadar dedi ki:

- Hiç üzülme! Allah Teâlâ hepsinin belasını verecek ve işlerini bitirecek.
- İnşallah!

Aradan yıllar geçti. Ben o okulda göreve başladığımda namaz kılan tek öğretmendim. öğrencilerimden namaz kılan da tek tüktü. Biri namaza başlasa bayram ederdim. Ve koca Andırın’da bir tane cami vardı.

Şimdi Andırın’da belki on tane cami var. Okullar namazlı abdestli öğretmenlerle dolu ve her biri bir hizmetin başında, harıl harıl kendi dinimiz ve medeniyetimiz için çalışıyorlar. Camiler namaz kılan gençlerle dolu.

Ve de bir İmam Hatip Liseleri var pırıl pırıl elhamdülillah!..

O meczup öldüyse rahmet olsun. Daha ne müjdeler duyacak ve ne güzellikler göreceğiz. Yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Hatta yarından ne çıkar, ebed bizimdir.

Zavallılar tümseğe bakıp da sevinmesinler, artık bu tekerlek tümsek mümsek dinlemez. Seherlerde naz ve niyazla beslenen diriliş erleri fecirlerden sökün etmiş bölük bölük geliyor, Ulubatlı hasanlar surlarda gedik açmış, zafer şehadet kadar yakın, bizi kimse tutamaz.

Evet,
İnsana saygısızlığınız elbet,
Sizin sonunuzu getirecek.

(www.cemalnar.com)


Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi