Ersoy Dede

Ersoy Dede

Esas pazarlık ne?

Esas pazarlık ne?

MHP’de yaşanan kaset depreminin bize gösterdiği hatta öğrettiği o kadar çok şey var ki.. Ama belki de en önemlisi, kuşkusuz, kasetle iş yapmanın alışkanlığa dönüşme riski.. Bunun kapısını CHP açtı. Bugün oy istemek üzere seçim otobüsünün üzerine çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, bir kez olsun; “Deniz Bey’e yapılan komployu çözmek, bizim boynumuzun borcudur” dedi mi? Demedi.. Demez.. Niye? Cevabı çok açık değil mi? Deniz Baykal’a kurulan kasetli tuzakla partinin içinde operasyon yapılabileceği net biçimde görülmüş oldu. Ama Deniz Baykal operasyonunda bazı detayların dikkate alınmadığı ortaya çıktı. Mesela Baykal’ı devirerek ve yerine Kılıçdaroğlu’nu getirerek parti içi dizaynı sıkıntısız biçimde başarabileceklerini zannediyorlardı. Oysa art arda yapılan kongrelerde kan gövdeyi götürdü. Hâlâ bile (neredeyse bir yıl olacak) taşlar yerine oturmuş değil. MHP’de ise bu sorun önceden tespit edilerek, doğrudan dizayn yapılacak koltuklar üzerine çalışılmış gibi görünüyor. Yani bu kasetleri servis eden güç, işini şansa bırakmamış.
¥
Hatırlayacaksınız Devlet Bahçeli, 18 Mayıs günü, bu isimler ve fantezileri internette başlıklar halinde yayınlandığında, çıktı bir açıklama yaptı.. Ne dedi? “Bu arkadaşlarımla yol yürüyeceğim. Bu işin vebalini üzerime alıyorum.” Peki ama bu nasıl oldu? En kuvvetli ihtimal, listedeki isimlerle Bahçeli’nin görüştüğü ve adı geçen parti kurmaylarının genel başkanlarına güvence verdiği yönünde. Eğer bu isimler Bahçeli’ye; “Merak etmeyin. Bizim vukuatımız yok. Bunlar kuru-sıkı atıyor” dememiş olsa, Bahçeli de çıkıp, “Arkadaşlarımın arkasındayım” açıklamasını yapmazdı.
¥
Cumartesi günü yayınlanan ve domino istifalarını getiren kasette bir şey dikkatlerden kaçıyor. Burası çok önemli. “Ev neresiymiş, çocuk kimmiş, bu kadar kamera nasıl yerleştirilmiş?” gibi görünür detaylardan söz etmiyorum. Sembolik başka bir nokta dikkatimi çeken. Kasetin sansürsüz servis edilmiş olması. Bir yasak ilişkiyi belgelemek için, ilişkinin tamamının her ayrıntısının, adeta Cannes’da gösterime girecek bir film gibi ince ince kurgulanarak yayınlanmasına gerek var mıydı? Sadece (Baykal’da olduğu gibi) beraberlik olduğunun ima edilmesi kâfi gelmedi mi? Ha o zaman şu sorunun yanıtının verilmesi gerekir: “Pazarlık nereden başladı?” Öyle ya, parayla-pulla yapılan bir pazarlık sonucu bu bant yayınlanmış olsa, sadece ahlaki çöküntüyü belgeleyecek kadarı yeterli olurdu. Ama bu servisten anlaşılıyor ki, büyük bir pazarlık (internette gözümüzün önünde dönenden daha büyük) yapıldı ve MHP cephesi büyük bir rest çekti (televizyonda gözümüzün önünde çektiğinden daha büyük bir rest).

KASETÇİ İSTANBUL’DA MI?
Kaset depremini önceden bilen adam Tevfik Diker’in yeni iddiası şu: “Bu organizasyonu yapmak için bir kez İsrail gezisi yapmış olmak yeterli”.. Bu söz MHP siyasetini yakından takip edenler için anlamlı. “İsrail gezisi” ifadesi, kuşkusuz bir ismi hedef ya da adres göstermek için özenle seçilmiş. Bana kalırsa o kişinin de hemen bu ifadeden bir anlam çıkarıp açıklama yapması lazım. Zira bu iddia kartopu gibi büyüyerek söz konusu şahsı “şüpheli” hale getirebilir..

BİRKAÇ İSTİFA DAHA ŞART
Bugün bazı MHP’liler kafalarını kuma gömmüş durumdalar. İsimleri çıkmadı, kasetleri çıkmadı diye “yırtmış” gibi görüyorlar kendilerini. Bana hiç öyle gelmiyor. Bazıları hemen bugün eşleriyle helalleşip istifa ederlerse, daha az gürültü koparak sonuç alınır gibi geliyor bana.

Bu arada; “Ne adammışsınız be.. Bir taneniz mi sahip olamadınız nefsinize?” Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi