İnternette sansür kavgası
Güvenli internetteki kavganın ne olduğunu merak ediyorum. Haftalardır içinde fırtınalar kopartılan suya bakıyorum ve anlamakta güçlük çekiyorum.
Bir “internet sansürü” lafı dolanıp duruyor ortalarda. Özellikle de seçimler öncesinde oluşturulan havanın, bir tür siyasi komplo olduğunu görmemek için kör olmak lazım. Tüm bu tartışmaların arkasında, öncelikli olarak, mevcut iktidarın, yaşam tarzına müdahale edeceği paranoyasıyla, 28 Şubat’takine benzer bir hava oluşturma gayretinin olduğu tartışılmaz. Kategorik AK Parti düşmanlığının doğal sonucu olarak yapılmak istenen değişikliğe karşı bir direnç bu. Hiçbir temeli de yok..
•
Gelelim işin bir başka tüyleri diken diken eden boyutuna.. Tüm dünyada bir ticari faaliyetle ilgili olarak ortaya çıkan tartışmalar değerlendirilirken, bu faaliyete direnen kesimlerin arkasında hangi güçler olduğuna bakılır. Çoğunlukla da boş çıkmaz.. Çayın üzerine yapılacak olan köprüye karşı çıkanları, oradaki salcı örgütler. Bu iki kere ikinin dört olduğu kadar gerçektir. Peki acaba, bu internet sansürü iddialarını yükselten kesim de bir yerlerin yönlendirmesine maruz kalıyor olabilir mi? Bir tespit yapalım isterseniz. Kamuoyunun tartıştığı internet sansürü nasıl bir şey olacak? Mevcut kullanmakta olduğumuz sınırsız internet, isteğe tâbi olarak çeşitli anahtar kodlarla filtrelenebilecek. Tamamı bundan ibaret. Peki bu Türkiye’de ilk kez uygulanan bir sistem mi? Hayır. Bugüne kadar internet paketi satan firmaların, neredeyse tamamı bu özellikleri üzerinden reklam yapmıyorlar mıydı? Aile paketi, çocuk paketi, güvenli internet reklamlarını hatırlar mısınız? Sonuç itibariyle bu filtrelemeyi hem de bir özellik olarak (olumlu anlamda yani) lansmanlarına katıp öyle yapıyorlardı duyurularını. Ve bu özellikten faydalanabilmek için de bizlerden ekstra para talep ediyorlardı. Peki kavga ne zaman başladı? Devlet, “Biz bu işin bir kamusal görev olduğuna inanıyoruz. Bunu ücretsiz olarak yapabiliriz” dediği zaman... Size büyük resmin fotoğrafını verdim. Yorumunuzu buraya bakarak kendiniz yapabilirsiniz.
•
Halen Türkiye’de 35 milyon düzenli internet kullanıcısı var. Gerek bilgiye ulaşmada, gerekse ağlar vasıtasıyla iletişim kurmada internet artık yaşamın vazgeçilmezi durumunda. Bu 35 milyon yurttaşın trafiğinin devlet tarafından kontrol edilebilmesi ise matematiksel olarak mümkün değil. Bu tamamen korku toplumu oluşturmaya yönelik yükseltilen kampanyanın bir ayağı. 35 milyon internet kullanıcısının takip edilebilmesi, yazışmalarının ya da girdikleri internet sitelerinin kontrol altına alınabilmesi için istihdam edilmesi gereken personel ile, Türkiye’nin işsizlik sorunu herhalde ortadan kalkardı.
•
İnterneti yasaklayacağı ve özgürlükleri kısıtlayacağına inandığınız iktidarın, her ilköğretim öğrencisi için “tablet PC” getirmeye çalıştığını biliyor musunuz? Bugüne kadar çocuklarımıza anayasal hakkı olan eğitim-öğretim hakkını parayla veren, okudukları kitapları, yazdıkları defterleri (maddi durumuna bakmaksızın) öğrencilere parayla satan siyasi anlayışlar, bugünkü hükümeti nasıl eleştirebiliyorlar inanmak güç. İlk defa bu iktidar zamanında öğrencinin masasına kitabı kondu. Şimdi ise öğrencilerin ellerine “tablet PC” verebilmenin çalışması yapılıyor. Siz ise kalkmış “İnterneti yasaklayacak bu zihniyet” diye yaygara yapıyorsunuz. Ne diyeyim artık.. Kalın sağlıcakla.