Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Şimdi Kürtler marksistlere mi oy verecek?

Şimdi Kürtler marksistlere mi oy verecek?

Bölücü örgüt “Şöyle bir parti kurun” diyor; öyle bir parti kuruluyor
“Şu aday olacak!...” diyor; o kişi aday oluyor...
“Şuna oy verilecek” diyor; ona oy veriliyor...
Sonra, tutup buna “demokrasi” diyoruz...
27 Mayıs’tan beri, silahların vesayetine karşı çıkıyoruz ama bakıyorum da ağzını açtı mı, demokrasi adına mangalda kül bırakmayanlar, Kandil’in silah vesayetine rahatça razı oluyorlar. Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan bunu nasıl hazmediyorlar, anlamak mümkün değil.
Silahı dayayıp “Şöyle yapılacak!...” dendiğinde karşı çıkanların güvenliği sağlanamadığı sürece, bu göstermelik silahlı demokrasi sürüp gideceğe benzer.
Hadi, Kürt halkına demokrasi söylemiyle ulaşamadık diyelim... “Tek bayrak, tek vatan” söylemi de meseleyi çözmekten ziyade daha da karmaşık hâle getiriyor. Dindar Kürtlerin, nasıl olup da Marksist bir zihniyetin peşine düştüğüne şaşmamak mümkün değil. Yüzde doksanının samimi birer Müslüman olduğu bilinen kitlenin içinde 20-25 milletvekili çıkaracak bir seçmen kitlesi nasıl olur da, Marksist-Stalinist bir partiye oy verir?... Bölücü örgüt, kurulduğu günden beri, Marksist-Leninist bir parti olduğunu söylüyor... Kamplarda İslamiyetle, namazla en hakirâne dalgalar geçiyorlar... Tüm öğretilerinde İslâmiyet’i kötüleyen ve Zerdüştlüğü yücelten bir harekete, dininde-diyanetinde bir Kürt oy verirken sadece kimlik ve dil sâikiyle mi hareket ediyor?... Sanmıyorum...
Mersin bağımsız adayı Ertuğrul Kürkçü’yü anlatmaya gerek yok... Şimdi, Mersin’de yaşayan dindar bir Kürt, hayatının tamamını ipotek altına alacak olan Marksist-Leninist harekete nasıl oy verecek?...
Sosyalist olduğunu her platformda dillendiren Sırrı Süreyya Önder, İstanbul’da yaşayan sade Müslüman bir Kürt’ten nasıl oy alacak?...
Altan Tan dışında (O, Zerdüşt mahallesinde tek Müslüman olmaya razı.) diğer adaylar da öyle değil mi? Çoğu Marksist-Sosyalist gelenekten geliyor.
Diyorum ki, bu adaylar, ideolojik kimlikleriyle aday olsalar, binde bir bile oy alamazlar ama seçmenin karşısına etnik kimlik maskesiyle çıktıklarında Müslüman Kürt’ün oyunu alacaklar ve meclise girecekler. Sıkıysa, halkın karşısına maskesiz çıksınlar da görelim!...
Ohhhh ne âlâ memleket!... Bir yandan silah tehdidi, öbür yandan etnik maske.... Arkasından gelsin Müslüman Kürt oyları!...
Zihniyet olarak Marksist-Leninist, uygulama olarak ise Stalinist ve faşist oluşumlar, masum Kürtleri istismar ederek millî iradeye ortak olmaya çalışıyor.
Millî iradenin arkasında silah istemeyen Türkler nasıl direniyorsa, Kürtlerin de aynı tavrı göstermesini beklemek, herkesin hakkıdır. Hele İslâmiyet’i bir hayat biçimi kabul edip yaşayan Kürtler, uyanık olmalı ve istismar edilmelerine fırsat vermemelidirler. Çünkü bu Marksist-Leninist hareket dindar Kürtlere hayat hakkı tanımayacak kadar din düşmanıdır.
Hakkârili bir Kürt ile Edirneli bir Türk’ün en büyük ortak tarafı İslâmiyet’tir. Edirne’den destek alamayacak bir hareket, anti-demokratik yollarla meclisin kapısını zorlarken materyalist-Zerdüştçü zihniyetini gizlemektedir.
Masum ve Müslüman Kürt halkının bu kandırmacayı göreceğine ve desteklemeyeceğine inanıyorum. Şayet bu oyuna gelinirse, tarih önündeki sorumluluk peşinen kabul edilmiş demektir. Benden söylemesi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi