Diyarbakır kimin kardeşi?
Her şehrin bir ruhu, bir kişiliği vardır. Çünkü farklı tarihler, farklı hatıralar o şehrin taştan bedenine kazınmıştır. Dile gelse, Diyarbakır'ın o siyah taştan uzun, çok uzun şehir surlarının anlatacağı çok şey olmalı. Benim okuduğum son cümle şöyle: Diyarbakır, Kayseri'nin, İstanbul'un, Samsun'un kardeşi. Tek başına öksüz ve yapayalnız.
AK Parti mitingi için Diyarbakır'dayım. Başbakan Diyarbakır'a gelmeden önce İstanbul'da Diyarbakır projelerini anlattı. Diyarbakır'da beklenenin üzerinde bir kalabalıkla karşılaştı. PKK'nın 'Kepenkler kapanacak, kimse mitinge gitmeyecek' tehdidine direnen Diyarbakırlılar meydanda. Kepenklerin ancak çok azı kapalı.
AK Parti, Diyarbakır'ın diğer şehirlerle kardeşliğinin yegane işareti. BDP'nin Diyarbakır'ı soğuk, mesafeli ve düşmanlık yüklü. CHP'nin ve MHP'ninki ise Kaf Dağı'nın arkası gibi uzak ve gerçek dışı. Başbakan Kürt sorununun faturasını CHP'ye çıkartırken haklıydı. Devlet buralarda bütün inandırıcılığını ve güvenilirliğini tüketmiş. Şehirler arasındaki kardeşliği ve bağları, sadece duble yollar veya TOKİ blokları ile değil, Kürtlerin rızasını ve desteğini alarak yeniden tesis edecek yegane güç, AK Parti liderinin ellerinde duruyor. Diyarbakır'ın yalnız kalmaması, PKK örgütlerinin derebeylik düzeni içinde viraneye dönmemesi için yegane şansı, bugün buraya gelen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı. AK Parti'ye yakın uzak herkesin, Diyarbakır söz konusu olduğunda partizanlığı bir kenara bırakıp bu gerçeği teslim etmesi lâzım.
Türkiye çetelerle, terör örgütleri ile verdiği mücadelede son dönemeci geçiyor. Etkiyi azalttığı için çaresiz maskeler indiriliyor. Dün yumurta atan örgütler bugün Hopa'yı taşlarla savaş alanına çeviriyor. PKK tehdit üstüne tehdit savuruyor. Hakkari'de CHP'ye kitle desteği veren, Diyarbakır'da ise dün 'kepenk kapatmamakla' yetinen PKK, Başbakan'ın ziyareti öncesi terör estiriyor.
6 Haziran'da MHP liderinin Diyarbakır mitingi için provokasyon iddiası, insanın kanını donduracak bir senaryo. MHP mitingine gelenlerin üzerine ateş açılması, Türkiye çapında bir Türk-Kürt, (daha doğrusu MHP'lilerle Kürtler arasında) çatışmaya, adeta bir iç savaşa yol açabilecek kadar tehlikeli. MHP'nin kasetlerle düşen itibarını tamir etmek, oylarını geri almak için etkileyici bir senaryo. Ama üç beş oy için MHP Türkiye'yi böler mi? Bölücülük tam olarak böyle bir şey. Küçük, dar çıkarlarınız ve hesaplarınız için ülkenin bütünlüğünü tehlikeye atmak. PKK bu işi, Kürt ulusalcılarının derebeylik düzenini kurmak için yaparken, bir başkasının üç beş oy almak adına bu işe girişmesi arasında ne fark var?
Ben bu tezgâhın gerçek olmasına ihtimal vermiyorum; dilerim ki bu iddialar boşa çıksın. Gözaltına alınanlardan Yusuf Ziya Arpacık'ı tanırım; 'iyi çocuk'tur. Aralarında başka saygın isimler de var. Yusuf Ziya romantik bir Türk milliyetçisidir. İyi bir kalemi ve çok sayıda kitabı var. MHP'lilerin yaygın olarak kullandıkları bir posterde, elinde bir A-4 uçaksavar makineli tüfek, omuzlarında mermi şeritleri olan, üstünde de 'Vatanımın ha ekmeğini yemişim, ha uğruna kurşun' yazan açık arazideki Rambo'yu andıran savaşçı odur. Bu fotoğrafın Azerbaycan'da, Karabağ civarında çekildiğini anlatmıştı. Arpacık'ın, Erdem Karakoç'un böyle bir komplonun içinde yer almasına ihtimal vermiyorum. Zira böyle tehlikeli bir komplo, bir iç savaşın başlangıcı, Türkiye'nin bölünmesinin ateşleyicisi olabilirdi. Diyarbakır bir Türkiye şehri. Diğer şehirler gibi. Şiddet görüntüleri ile anılması büyük bir haksızlık. Diyarbakırlılar, siyasî bilinç düzeyi çok ileri insanlar. Neler olup bittiğini çok iyi biliyorlar. Öyleyse Diyarbakır'ın diğer Anadolu şehirleriyle kardeşliğinden endişe etmenin gereği yok.
PKK'nın seçim kampanyası tekniği olarak uyguladığı şiddeti tırmandırmasının tek sebebi, Diyarbakırlıların vicdanını ve direncini aşmak. AK Parti mitingi bu yüzden diğer seçim mitinglerinden farklı. Bugün Diyarbakır'ın bilançosu: Mesaj yerine ulaştı. Kürt sorununun çözümü için Diyarbakırlılarda hâlâ bir umut var.