Barışın yolu Diyarbakır’dan geçiyor!

Barışın yolu Diyarbakır’dan geçiyor!

Hatırlarsanız ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ‘’AB yolu Diyarbakır’dan geçer’’ dedikten sonra başına gelmeyen kalmamıştı.

CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal belki de bundan bir ders çıkarıp yıllar boyunca Diyarbakır’a gitmemekle kalmadı, Kürt Sorunu kelimesini ağzına bile almadı.

Kemal Kılıçdaroğlu değişen Türkiye ve dünya koşullarında bu politikanın sürdürülemez olduğunu gördü ve partisinin bölge politikasını kökten değiştirdi.

CHP artık Anadolu’nun Doğusu’na gitmeye, sorunları yerinde görmeye başladı.

Bununla birlikte bölgeye ilişkin politikalar ortaya koymaya başladı.

AK Parti zaten yıllardır bölgeye özel önem veriyor ve açılım yönünde adımlar atıyor.

BDP ve PKK’nın tüm tavırlarına rağmen AK Parti bölgede güçlü bir şekilde varolmaya devam ediyor.

CHP’nin de süreç içinde bölgede varlık göstermesi, Kürt hareketi içinde farklı ideolojik ve sınıfsal görüş ve organizasyonların ortaya çıkmasına yardımcı olacaktır.

Erdoğan’ın dün İstanbul’da açıkladığı Diyarbakır yatırım planı bölge için elbette heyecan verici.

Ancak bölgenin asıl talebinin eşit yurttaşlık, etnik kimliğe saygı, anadile serbesti gibi konular olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz bu heyecan.

O açıdan Diyarbakır, Türkiye’nin barışı, huzuru için kilit öneme sahip.

Tüm partiler de bunun farkında...



Yüksek gerilim zarar veriyor

Başbakan’ın konvoyuna silahlı saldırı, Etiler’de patlayan bomba, Hopa’da AK Parti otobüsüne taşlı saldırı ve çıkan olaylarda emekli bir öğretmenin hayatını yitirmesi, siyasetçilerin özel hayatına ilişkin kasetler, liderlerin birbirine yönelik ağır sözleri...

İstanbul’da bir seçim döneminde en fazla olay bu yıl meydana gelmiş.

Seçim günü yaklaştıkça gerilim artıyor.

Gerilimi en çok yaşayan bölge ise elbette Doğu ve Güneydoğu Anadolu...

Böylesi gergin bir ortamın ardından Türkiye’yi yeni bir yüzyıla taşıması ümit edilen bir anayasa üzerine uzlaşmak mümkün olur mu bilemiyorum.

Ancak bugünkü tablo liderlerin değil bir masa etrafında toplanmak, birbirinin yüzüne bile bakamaz hale geleceğini gösteriyor.

Oysa CHP’nin önceki gün açıkladığı anayasa paketi her türlü eksiğine rağmen müzakere sürecinin açılmasına engel değil.

Anayasa Komisyonu’na üye göndermeyen, anayasa değişikliğini ağzına bile almayan Baykal CHP’sinden sonra yeni anayasanın temel çizgilerini açıklayan Kılıçdaroğlu CHP’si...

Sık sık bir ileri, iki geri yapmasına, Hakkari’de söylediğini İzmir’de hatırlamamasına rağmen bu CHP’nin eskisinden daha olumlu olduğunu söylemek gerekir.

Bu tavrın cesaretlendirilmesi gerekir bence.

Ortadaki tablo AK Parti’nin birinci parti olacağı ama anayasa değişikliği için yeterli sayıyı bulamayabileceğini gösteriyor.

AK Parti böyle bir çoğunluğu elde etse bile ortaya çıkacak metnin sürekli tartışılmasını önlemek için halkın önemli bir bölümünü temsil eden iki partinin desteğini alması önemli.

CHP’nin anayasa paketinde vatandaşlık tanımı, Kürtlerin taleplerini karşılayabilecek bir ifade öngörüyor.

CHP ve BDP arasında gözlenen yakınlık, seçim sonrası anayasa çalışmaları açısından olumlu bir tablo oluşturmaya yardımcı olabilir.

Kürtlerin beklentilerini karşılamayan yeni bir anayasanın ülkeye huzur getirmesi beklenemez.

Türkiye yıllardır yüksek gerilim ortamında yaşıyor.

Artık bu gerilimi geride bırakıp sağduyuyu hakim kılma zamanı geldi bile geçti.

O yüzden liderlere ve kadrolarına büyük görev düşüyor.



Protestoya evet şiddete hayır!

Hopa’da AK Parti’ye yönelik protesto eylemlerine kan bulaştı.

AK Parti’nin seçim otobüsüne yönelik taşlı saldırıda koruma görevlisi bir polis memuru ağır yaralandı.

Polisin olayları bastırma çabası sırasında da emekli bir öğretmen hayatını kaybetti.

Her türlü protesto hakkına saygı duyan bir insan olarak kutsal protesto hakkının şiddetle lekelenmemesi gerektiğine inanıyorum.

Hangi siyasi görüşten geliyor olursa olsun, şiddet içeren eylemlere ortak tavır almak şart.

İçişleri Bakanlığı’nın Hopa’daki ölümlü olayla ilgili soruşturma başlatması da olumlu bir tavır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi