Şerafettin Elçi’nin haritası!
ŞERAFETTİN Elçi’nin daima terörden uzak durduğunu ama siyasi itikadının Öcalan’dan daha katı olduğunu yazmıştım. Keşke yanılsaydım. Hürriyet’te arkadaşımız Yalçın Doğan “Kürdistan neresi?” diye sormuş, Elçi’nin cevabı şöyle:
“Osmanlı metinlerine, dünyadaki atlaslara bakın Kürdistan’ın neresi olduğu bellidir. Türkiye’de, Irak’ta, İran’da, Suriye’de bölümleri var. Sınırlar açık çizgilerle çizilmese de, Kürtlerin tarihte yaşadığı yerlerdir.”
Bugün sınır çizmek için tarihi ‘imaj’lara referans yapmak! Balkan milliyetçilikleri de böyleydi.
Tarihte ve Osmanlı kaynaklarında Kürdistan yok mu? Var. Ama ‘ülke’ değil, “diyar” yani nerede başlayıp nerede bittiği belirsiz coğrafya parçası olarak.
Osmanlı tarihinde sadece Tanzimat döneminde kısa süreli bir Kürdistan eyaleti oldu, çok dar bir alandaydı, Diyarbakır bile onun dışında, ayrı bir eyaletti. Bu konuda Musa Çadırcı’nın “Tanzimat Süreci’nde Türkiye” adlı kitabını tavsiye ederim.
İşte iki harita
Üstelik tarihe bakarak sınır tespitine kalkmak Kürtlere büyük zarar verir!
İşte, bilimsel bir eserden Roma dönemindeki ‘Kürdistan’ı gösteren bir harita: (Sağda üstte)
Dikkat, Van gölünün güneyinde geniş olmayan bir “diyar”dı. Van Gölü’nün kuzeyi ise Ermenistan’dı! Hadi, tarihten “sınır” çıkar bakalım!
İkinci harita, 1803 tarihli bir Osmanlı haritası... Orada da Kürdistan coğrafyası yine Van gölünün güneyinde. Sağ altta yer alan haritanın alt köşesindeki kare içinde...
Hadi yine “sınır” çıkar bakalım bu haritadan nasıl çıkaracaksan!
Demokrasi yolu
Kaldı ki büyük nüfus hareketleri tarihi haritaları tarihte bırakır. Nasıl sınır çıkaracaksın?
Bugünkü haritalar mı? Çizenin niyetine göre değiştiği gibi; üstündeki milyonlarca insanı büyük acılara, kitlevi göçlere maruz bırakacak sınır çizme teşebbüsleri asıl sakınmamız gereken cinnet halleridir! Demokrasiden başka yol yoktur.
Sayın Elçi önerisini müphem degil somut bir dille anlatırsa daha anlaşılabilir olacaktır.
Sınır çizmek gibi büyük facialara yol açtığı tarihi tecrübelerle kanıtlanmış tahrikler yerine, silahsız, demokratik süreçlere itibar etmek hem daha akılcı hem daha insani bir tavır olur. Ama insanlık tarihinde cinnetler o kadar çok ki...
Ne diyeyim, Allah aklımıza mukayyet olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.