Sahtesi öldürür de gerçeği öldürmez mi?
Başlık biraz şarkı sözüne benzedi, ama maksadımız şarkılardan bahsetmek değil. Gazeteler bir kaç günden beri Bodrum’da bir iki Rus turistin ‘sahte içki sebebiyle’ ölmesini tartışıyor. İddiaya göre Bodrum’da düzenlenen turistik bir yat turunda turistlere sunulan alkollü içkiler ‘sahte’ imiş. Bu sebeple 3 Rus turist ölmüş, 10 kişi de zehirlenmiş...
“Çok satan” gazeteler bir yandan “Sahte içki öldürdü” diye sayfa sayfa haberler yayınlarken, aynı gün başka sayfalarında da “sahte olmayan gerçek alkollü içkiler”in reklâmını yapıyor. Bu çelişkiye ne demeli? Bu sebeple, “Sahte alkollü içki öldürür de gerçek alkollü içki öldürmez mi?” diye sormak gerekiyor. (Bkz. Sabah ve Hürriyet, 3 Haziran 2011)
Gazetelerdeki haberlerden öğreniyoruz ki, sahte içki üretimi yaparak ölüme sebep olanlar hakkında “Taksirle adam öldürme” suçundan dâvâ açılıyormuş. Bu suçun cezası da 2 yıldan 15 yıla kadar çıkabiliyormuş. Aynı gazetelerde “Sahte içki nasıl anlaşılır?” rehberi de yer alıyor. (HaberTurk, 3 Haziran 2011)
Özelde medya ve genelde Türkiye, ‘sahte içki’ ile de mücadele etsin; ama ondan daha önce ‘gerçek alkollü içki’lerle mücadele etmek gerekmiyor mu? “Sahte içki” 3 ya da 5 kişinin ölümüne sebep oluyorsa, “gerçek alkollü içki”lerin binlerce kişinin ölümüne sebep olduğu belli değil mi? Sahte içki ile mücadele ederken, sahte olmayan içkilerle mücadeleyi unutmak, hatta sanki ‘Gerçek alkollü içki ölüm sebebi olmaz’ gibi bir hava yaymak ne kadar yanlış!
Alkollü içkilerin gazetelerde reklâmlarının sona ermesi için ‘şahsî kampanya’ da açtık, ama nafile! Türkiye’yi idare edenlerin, Sağlık Bakanlığının ve bilumum siyasetçilerin gündeminde böyle bir dert, böyle bir mesele yok. Onlar ‘büyük işler’in peşinde koşarken, cemiyet biraz daha ‘alkollü içki denizi’ne sürükleniyor. Bu konudaki ‘kampanya’mızı tekrar hatırlatalım. Şunu söylüyoruz: “Nasıl ki sigaranın reklâmları gazetelerde yer alamıyor, o halde daha zararlı olduğu tartışmasız olan ‘alkollü içki’lerin reklâmları da gazetelerde yer almasın!”
Türkiye’yi idare edenlerden çok şey mi istiyoruz? Sağlık Bakanlığından, TBMM’den çok şey mi istiyoruz? Başbakanlığa, “Aile”den sorumlu Devlet Bakanlığına, uygulanması imkânsız bir talep mi dile getiriyoruz?
Nedense, “duyarlı medya” da bu konuda sessiz. Tekrarlayalım: “Duyarlı medya” bu konuyu gündemine alsa ve ortak bir kampanya açarak, “Alkollü içkilerin gazetelerde reklâmı sona ersin” dese; inanın bir haftada bu reklâmlar sona erer. Biliyoruz ki “Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” Peki, “duyarlı medya” bu konuyu niçin gündemine almaz? Türkiye’yi idare edenler zora girer diye mi? “Alkollü içkilerin gazeteler eliyle reklâmı yapılmasın” talebi haksız bir talep mi? Türkiye’yi idare edenler böyle düşünüyorsa, lütfen çıkıp açıklasınlar. “Tam da seçim zamanında böyle meseleler gündeme gelir mi? Hele seçim zamanı bir geçsin!” diyenler varsa, onlara da hatırlatırız ki “Biz çok seçim dönemi sonrası gördük!”
İyi yapana ‘iyi yapıyorsun’ demek gerektiği gibi, kötü yapana da ‘kötü yapıyorsun’ demek lâzım. Türkiye’yi idare edenler bu hususta apaçık ‘kötü’ yapıyorlar. Onları ikaz etmek ve yanlışlara son vermek gekekir. “Yol, su, elektrik” için yapılan çalışmalar önemli de, “aile, gençlik, ahlâk, maneviyat” için yapılan çalışmalar önemsiz ve boş iş mi?
Akif Emre, HAMAS’ı değerlendirdiği bir yazısında şöyle demiş: “(...) Türkiye’de uygulamaya konan neoliberal politikaların fark edilmemesi, seküler muhafazakârlaşma ile İslâmileşme-İslâmcılık ayrımını yapamamanın verdiği bir romantizm bir müddet daha devam edecek görünüyor.” (Yeni Şafak, 26 Mayıs 2011)
“Alkollü içki reklâmları” gibi meseleleri “lüzumsuz işler” listesine koymak “dünyevîleşme”nin göstergesi değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.