Abdullah Öcalan'ı 'tek adam'lıktan çıkarıyorlar mı?

Abdullah Öcalan'ı 'tek adam'lıktan çıkarıyorlar mı?

Başbakan Erdoğan'a sordum: "Kandil ile Silivri arasında bir ittifak, bir yakınlaşma olduğundan söz ettiniz. Peki, Kandil ile İmralı arasında bir çelişki, bir gerilim olduğunu düşünüyor musunuz?"
Erdoğan en azından şimdilik böyle bir durum olmadığını söyledi. Başbakan bunu derken, elbette kendisine sunulan yoğun istihbarattan da yararlanıyordu.
Ama ben bu değerlendirmeye katılmıyorum. Ortada yeteri kadar işaret var:
62 yaşındaki Abdullah Öcalan'ın, kendi durumunu iyileştirmek için, PKKBDP'nin ortaya attığı taleplerden taviz vereceğini düşünüyorlar.
Özellikle Kandil takımı fırsat kolluyor. Silah onların elinde olduğu için, "Kürt siyasetinin anahtarı bizde" diye düşünüyorlar.
Bu sebeple de Öcalan'ın devletle yaptığı görüşmeleri açıkça olmasa da dolaylı biçimde önemsizleştirmeye çalışıyorlar.
***

İşte bir örnek... Neşe Düzel soruyor:
"Öcalan'ın devletle müzakerelerini sürdürmesi ve bundan bir anlaşma çıkabileceğini söylemesi, bir çözüm ümidi yaratıyor mu bölgede peki?"
Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar'ın buna cevabı şöyle:
"Elbette yaratıyor ama Kürt meselesi sadece Öcalan'la görüşmeyle çözülebilecek mi sizce? (...)
"Devlet, Kürt meselesinin silahlı yönünü Öcalan'la çözmek istiyor. Nitekim Öcalan son açıklamalarında, 'Bir tek söz bile yeter; şiddeti durdurabilirim, silahlı güçleri sınır dışına çıkarabilirim' dedi.
"Peki, anadilde eğitim ve Anayasa meselesini kiminle tartışacaksınız? Kürt meselesinin çözümü için müzakereyi siyasal kesimle de yürütmeniz gerekiyor." (Taraf, 6 Haziran)
***

Bu sözlerden ben şunları çıkarıyorum:
1) Öcalan, Kürt meselesinin tamamını temsil edemez.
2) Sadece Apo ile değil PKK-BDP ile de anlaşmak gerekir.
Yani söylem düzeyinde Apo'yu "Atakürt" mertebesine koyuyorlar ama alttan alta bu işin artık (sadece) Öcalan'la gitmeyeceğini düşünüyorlar.
Apo "bağımsız değişken" (tek adam) değil, "bağımlı değişken" haline getiriliyor.
Yakın bir tarihte, Apo'nun, "Şiddeti engelleyebilirim, silahlı güçleri sınır dışına çıkarabilirim" iddiasını havada bırakacak gelişmeler olabilir.
***

İşte basit bir soru:
Apo şöyle dese: "Ben devletle anlaşmayı yaptım. Militanlar affediliyor. PKK'nın lider kadrosu ise İskandinav ülkelerine gidiyor..."
Murat Karayılan ve diğerleri bunu kabul eder mi? "Eh, madem Apo anlaşmış, kalkın yoldaşlar gidelim" derler mi?
Uzun yıllar, sınırda yüz binlerce insanın, zılgıtlarıyla, halaylarıyla karşılanmanın...
"Ulusal kahraman" olarak afili fotoğraflarının 'Kuzey Kürdistan'ı süsleyeceği günlerin hayalini kurmuş bu insanlar... Başka diyarlara gitmeyi kabullenir mi?
Mümkün değil!
Bu şartlarda Kandil'den, "Tamam Apo önderimiz ama cezaevinde olduğu için değişen şartları bilmiyor, İmralı yerine Kandil'e gelin de görüşelim" mealinde bir mesaj çıkması normal değil mi?
***

Bu vesileyle aklıma geldi: TÜSİAD'ın yeni Anayasa için önerdiği ilkeler tartışılırken, Cem Boyner sahneye çıkıp şöyle demişti:
"Bizim devlet, legal parti ile değil, onun hapisteki lideriyle görüşüyor. Bunun başka bir örneği var mı dünyada? Olduğunu sanmıyorum." (Kahkahalar)
O gün için çok anlamsız, gerçekliğe uymayan bir yaklaşımdı Boyner'inki. Çünkü yıllardır BDP her sıkıştığında, "Bizimle değil İmralı ile görüşün" diyordu.
Adamlar "etkisiz ve yetkisiz" olduklarını beyan ettikten sonra devlet ne yapsın?
Şimdi ise denklem tersine dönmekte: Eğer PKK-BDP çizgisi, "Apo ile anlaşabilirsiniz ama siz asıl bizi ikna edin" derse...
Sakın şaşırmayın.
Not: Yine de Cem Boyner'in önerisi gerçekleşmeyecek. Çünkü bu kez de "Bizimle değil Kandille görüşün" denecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi