Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Cetvelle hudutları çizilerek bölünmüşlük değildir iddiamız..

Cetvelle hudutları çizilerek bölünmüşlük değildir iddiamız..

Bölünmüş ülke: Türkiye
Siz Türkiye’yi ‘ayıca’ seversiniz
Eli sopalı ‘dayıca’ seversiniz
Kiminiz az ‘duru’da kılar kararı
Kiminiz somsol ‘koyuca’ seversiniz

CHP 14 Mayıs 1950 yılında seçimi ve iktidarı kaybettiği günlerde bölünme işaretleri gözükmüştü..
Daha sonra, İnönü ve Ecevit’in “ortanın solu” kıyısına sıçradıkları gün, iyice belirginleşmişti çizgiler..
CHP’nin yedeğinde gerçekleştirilen 27 Mayıs askeri darbesi, bölünme eylemini hızlandırdı..
“Devrimciler/gericiler” kepazeliği üstüne tuz/biber ekti dersem, mübalağa etmiş olmam..
Sol, önce kendi içinde farklılaştı..
Ortanın solu, demokratik sol, sosyaldemokrasi, radikal sol, güleryüzlü sol, gibi nemenem şey olduğu henüz bilinmeyen bir ihtiras hengamesi..
Türk halkı hiçbir zaman “sol” fanatizme iktidar kapısını açmadı..
Kıyamete kadar da açmayacak zannımca..
Bütün öfke ve hınç işte burada yatmaktadır..
“Bana yâr olmayanı kimseye yâr etmem” mantığı..
Uzun yıllar askeriyeyi yönlendirmek, yanlarına çekmek suretiyle hiç demokrat olmayan tavırlar sergilendi ve karşıtlara her zaman “darbe sopası” gösterildi..
“Zinde kuvvetler” gargarası yapa yapa ülkeyi bu günlere getirdiler..
Kim bu zinde kuvvetler?
Aldatılmış, birtakım menfaat vaadiyle kandırılmış toy askerler..
özkök Paşa, demokrat ve hukuksever tavır sergileyince neler demediler ki?
Bilhassa sol medya, ya da daha açık deyimle “Aydın Doğan medyası” nerede bir yiv bulduysa orayı kurcaladı ve Türk halkına karşı husumeti diri tuttu..
Fitlemeler,
İftiralar,
İspiyonculuklar son yıllarda zirve yaptı bildiğiniz gibi..
Bölünmeyi hızlandıracak yayınlar aldı başını gitti..
özkök’ler, Ekşi’ler, Balbay’lar, Coşkun’lar, Selçuk’lar, Perinçek’ler atış yapa yapa hukuku zıvanadan çıkarma gayreti gösterdiler..
Hele de A. Necdet Sezer..
Partilerin başaramadığını başardı.. “Senden” dedi, vurdu.. “Benden” dedi kucağına çekti ve bu günlere getirdi ülkemizi..
Durmuyor, duraksamıyor, aynı hınç ve aynı tarafgirlikle yandaş bildiklerini perde arkasından yönlendiriyor..
Anayasa Mahkemesi 1960 darbesinden beri var.. Danıştay Cumhuriyetten önce kurulmuş bir müessese.. Yargıtay, hakeza..
Sezer C. Başkanı olduktan sonra “Senden-benden” bölünmeleri hukukta dahi başladı maalesef..
YöK Başkanı ve rektör seçimleri bölünmenin piyazı olmuşlardı..
Hepsi geçer gider de, hukuk, yani adalet yara alırsa en büyük kötülük vücut bulur..
367 komedisi dıştan bakılınca eski Başsavcı Kanadoğlu’nun eseri gibi gözükse de, arkasındaki gücün Sezer olduğunu bilmeyen var mı?
Sağcısı, solcusu, ortayolcusu bir insanı ölçmek isterken “Sezer’in atadıkları ve diğerleri” diyorlarsa, ki diyorlar, durup düşünmek lazım..
Sezer’in atadıkları bazı iddialara göre el’an Sezer’den görüş almaktalarmış..
Allah muhafaza, böyle bir ülke bölünmez de ne olur?
Sezer’in atadıklarını başörtüsü davasında göreceğiz..
Daha sonra veya daha önce AKP kapatması davasında da test edeceğiz..
367 birlikteliği bozulur mu, bozulmaz mı bakalım..
Raportör ne kadar araştırsa, ne kadar müsbet rapor yazsa milletin endişesi eksilmiyor.. çünkü “diken üstünde” olduklarını söyleyenlerin hangi diken üstünde olduklarını açıklamaları lazım..
Osman Paksüt’ün ak sütten çıkmış kaşık olduğunu sanmıyorum..
Takip ediliyormuş da...
Niçin demeye gerek yok.. Bir insan kendi reklamını yaparken böyle yollara başvurabilir.. Amma ötede, Emniyet müdürü ve Emniyet Genel Müdürü yemini billah etseler dinleyen yok.. çünkü medya şartlanmışlığı var..
Bunlar siyasi bölünmenin taze tezahürleridir. CHP Başkanı Baykal kime kroşe çekmiyorsa ben ondan şüphelenmeye başladım..
Baykal ve arkadaşları nerede sessiz kalmışlarsa bir tehlike vardır orada.. Bu benim şahsi kanaatim..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi