Şu Kılıçdaroğlu olayı aslında bir efsane.
CHP’ye nasıl genel başkan oldun sorusuna bir türlü cevap vermeyişi teşkilatın da nabzını tutuyor. Ne olduysa her şey bir anda oldu...
Ne kattılar içerisine, ne ile yoğurdular belli değil...
Ne diyor sayın Baykal?
“Ortada CHP adına bir başarı yok. Benim genel başkanlığım döneminde yapılan son ankette CHP’nin oyu yüzde 29’du. Şimdi ise yüzde 26’ya indik.”
Kılıçdaroğlu ile ekibine anlamlı bir gönderme.
“Yıktın perdeyi eyledin viran!”
“Sahte belge düzenlemek” suçu ile alakalı dosyası Yargıtay ilgili dairesinde muamma olan Gürsel Tekin beyefendi, “%30 olmazsa istifa ederim” demişti ya.
Demiş olacak ki teşkilatın gözleri Tekin’in üzerinde.
“Hadi istifa etsene...”
“Benim adım Kemal” sloganı da tutmadı.
Tutsa da vatandaş yutmadı...
Bana kalsa CHP’nin başına “biz Kürt murt değiliz” deyip harbiden kesip atan Kamer Genç’i getiririm. Çağdaşlık reyonuna yakışır... CHP Tunceli de kazandı diye cam çerçeve indirdiler...
Aslına bakılırsa CHP’nin İkinci Kemal’i, çok şeyler vaat ediyordu.
Gazoz isteyene gazoz, leblebi isteyene leblebi, külâhlı şeker isteyene külâhlı şeker...
En cazibi, devlet kesesinden her aileye ayda 600 TL.
İşte bu rakamı duyan müteahhitlerle esnaf kapıdan bağırdı:
“Ne yapıyorsun Kılıçdaroğlu, 600 TL verince işçiyi nereden bulacağız?”
Verecek, ama nasıl?
Adı Kemal ya, demek ki Bangladeş Müslümanları tarafından Halifeliği kurtarma adına yapılan bağışlarla kurulan İş Bankası’ndaki paralara güvenmiş.
İş Bankası’ndaki hisseler Mustafa Kemal’den CHP’ye miras ya!
Banka kazanıyor, CHP yönetimi harcıyor.
Takma akıl yedi adım, çakma akıl bir adım bile gitmez.
Yine de Kılıçdaroğlu daha ne yapsın?
Demirel’e selam, Özal’a selam, Menderes’e selam, Erbakan’a selam...
Hopa olaylarında ölen öğretmenin ailesine de başsağlığı dilemiş. Caminin yolunu tanımazsa da mezar adabına uygun duruş sergileyerek ellerini yüzüne sürmüş.
Başbakanın yaralanan korumasını hastanede ziyaret etmiş.
Dede niyetine sakallı amcaların elini öpmüş.
Daha olmadı, darbe suçlaması ile yargılanan Demirel’in has adamı Haberal’ı cezaevinden aldı meclise taşıdı... Sağa sola göz kırptı... Çokça çark etti...
Lâiklik demedi, Kemalizm demedi, Türkçe ezan demedi.
Amcası daha ne yapsın!!!
Buna rağmen, parti içerisinden istifa sesleri yükseliyor.
Kocaeli Karatepe ilçe teşkilatı “kazanamadık” diye istifayı erkenden basınca, arkası çorap söküğü gibi geleceğe benziyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem İnce, ağabey edasında inceden konuştu.
“Başarı falan yok... İçimizdeki İrlandalıları temizleyeceğiz.”
Temizle temizle, temizlik imandan sayılır...
İzmir eski milletvekili Canan Arıtman daha da hırçın:
“Hattâ bir ara yüzde 40 çıtası koyup bu oranı yakalayamaması halinde ekibiyle birlikte bırakacağını söylemişti. Manzara ortada, sözlerini tutsun ve partideki görevinden istifa etsin.”
Hepsini alt alta koyduğumuzda Kılıçdaroğlu’nun durumu iyi görünmüyor.
Abbas yolcu..
Has rakibi Melih Gökçek, “Karşıma çıksın” diyor. Çıksın ki Ankara halkı tepki oyları ile bir sefer daha beni seçsin. Uyanık bir hesap...
Kılıçdaroğlu, bir ara başbakanı kastederek: “Onun dişlerini sökeceğim” dediğinde, dost acı söyler ayağından “tövbe de” demiştim. “Büyük lokma yut büyük laf konuşma.”
Sen kalk Kasımpaşalı (Rizepaşalı) bir başbakana çat.
Buna çatma değil toslama denir... Hem de duvara...
Tâ o gün “sözünü geri al” demiştim de dinletemedim.
Eh bu işler böyledir...
Başarırsan Mustafa Kemal olursun.
Kaybedersen Dersimli Derviş Rıza derler sana, tilki gibi gelir kuş gibi gidersin...