Uygulamalarına baktığımızda örtülü ve açık faaliyetler içeren iki yüzü var.
Türkiye’nin ‘anamuhalefet partisi’nin lideri olabilecek çapı ise yok.
Bir de etnik ve mezhepsel kimliğinin vermiş olduğu, azınlık psikolojisinden dolayı bilinç altında kalıplaşmış pek çok ideolojik saplantısı var.
Açık faaliyetlerinde, Batı illerinde geleneksel tabana seslenecek yönde; bildiğimiz CHP politikalarını uyguladı.
İktidara gelince İmam Hatipleri kapatacaklarını vs. söyledi.
Örtülü yönünde ise BDP-PKK-KCK yapılanmasıyla el altından görüşmeler sürdürdü.
KCK İddianamesi’ni hatırlayın; Baykal, Diyarbakır’a gelebilmek için KCK’dan “olur” istemişti. Selahattin Demirtaş da Baykal için aracı olmuş ama KCK, “Gelirse burayı başına yıkarız” demiş ve Baykal korkudan gidememişti Diyarbakır’a.
Halefi için ise bölgenin kapıları ardına kadar açılmıştı.
Hakkari’de PKK’dan hüküm giymiş isimler, BDP’liler CHP mitingini doldurmuştu.
Fotoğraflarla ve BDP’nin açıklamalarıyla ortaya çıkmıştı bunlar üstelik. Diyarbakır’da da CHP mitinginde hiçbir organize protesto yapılmamıştı. AK Parti’ye karşı yapılan organize işlerden eser yoktu CHP mitinginde.
Kendince iyi ilerliyordu.
Hesap uzmanı olduğu için PKK’lının da, masonun da, rotaryenin de, lionsun da, liberalin de, ulusalcının da oyunu almak istiyordu.
Bu yüzden kayıtları adli yargıya yansımış 40 PKK’lıyı, 20 masonu ve Demirel destekli 3-5 ulusalcıyı aday gösterdi.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
Ne yüzde 40 alabildi, ne de iktidara gelebildi.
Seçimlerden önce Bursa’da canlı yayında “Yüzde 40 oy alamazsam istifa ederim” demişti.
Kendisinden o kadar emindi ki “Başarısız olursak eğer, tek ben değil, yönetim kadrosu olarak biz bu işi götüremedik diyeceğiz. Burda çok samimi söylüyorum. Çıkacağız diyeceğiz ki biz çalıştık, dilimizin döndüğü kadar halka gittik, çözümleri ürettik. Ama ne yapalım, beklediğimiz sonucu alamadık. Hadi bize eyvallah” sözlerini bile sarfetmişti.
Şimdi bu sözleri hiç sarfetmemiş gibi davranıyor.
Ama kayıtlar ortada...
Tevil edilecek hiçbir tarafı yok.
Muhalifler, partideki eksen kaymasından bahsedip partinin dokusunun bozulduğundan söz etmeye başladılar bile.
Yüksek sesle “CHP’nin genetiğini bozdu, eksenini kaydırdı. Buna karşılık oy alamadı. Olan partinin eksenine oldu” eleştirisini dile getiriyorlar.
Politbüro’da kazan kaynıyor.
Kulisler hareketlendi, iç hesaplaşma başladı.
En sert eleştiri ise müstafi Genel Başkan’dan geldi.
“Sorumluluğu üstlenmek gerekir” diyen Baykal’ın, “Kimse kimseyi kandırmasın, sonuç hüsrandır” şeklindeki ifadesi ilerleyen günlerdeki iktidar mücadelesinin işaret fişeğiydi.
Grup başkanvekillerinden Muharrem İnce de bayrak açanlardan...
İnce, “Ortada başarı yok. CHP’deki İrlandalıları temizleyeceğiz” diyor.
Gürsel Tekin ise Kurultay’dan çıkmanın hesabını yapıp, teşkilatı ona göre şekillendirmenin peşinde.
CHP kulislerinden sızan bilgilere göre; eski Genel Sekreter Önder Sav ise sessiz ve derinden çalışıyor.
CHP’de at izi it izine karışmış vaziyette.
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Özetin özeti: Yeni CHP’yi yeni kavgalar, çetin mücadeleler bekliyor.
Bakalım yeni CHP eski CHP’ye mi dönecek, yoksa yepyeni bir CHP mi gelecek?
Bekleyip göreceğiz...