Dedesine vaaz veren torun
Maddi olanakları çok olan basın yayın kuruluşlarının aleyhte gibi verdikleri haberlerden öğrendiğimize göre en önemli futbol takımları tarikat yuvası haline gelmiş.
CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal laikliğe aykırı, dinsel konuşmalardan ve dinsel pankartlardan dolayı Anayasa mahkemesine verilmek üzere savcı başvuru hazırlıklarına başlamış.
Daha önceleri Bayan Rahşan Ecevit “Din elden gidiyor” diye sesinin çıktığı kadar bağırmış ve bütün basın yayın organlarında yankı uyandırmıştı.
Türkiye’nin en önemli bayan voleybolcularından biri olan Aysun özbek hanımefendi de tesettüre girmiş, ancak basınımız bu güzel tesettürü görüntüleyip bütün Türkiye’ye gösterip bütün kızlarımızı özendiremediklerinden dolayı biraz üzgünmüşler.
Ana Muhalefet Partisi CHP, hükümetin ve Başbakanın bazı yanlışlarını dile getirmek için sevgili peygamberimizin sözlerinden güç ve feyiz almaya başlamış.
çağdaş yaşamcı insanlarımızın en önde gelenlerinden birinin kızı ile Radikal Dincilerimizden birinin oğlu, özel üniversitenin koridorlarında tanışırlar, anlaşırlar, evlenmeye karar verirler.
Radikal dincimiz, bir kucak sakalının altında çiçek demetiyle çağdaş yaşamı destekleyen ailenin evine dünür olarak varır.
Biraz soğuk karşılanırlar ama anadan atadan gelen Müslüman örf ve adetlerimiz tamamıyla hayatlarından çıkmadığı için geri çevirmezler. Gereken ikramlar yapılır ama “Kızı veremeyeceklerini” söylerler.
Kız evine giriş ve çıkışlarda oğlanın anne ve babasının önüne geçmemesi, anne ve babasının ceket ve mantolarını giydirmesi, kız anne ve babasını etkiler.
Sabaha kadar uyuyamazlar.
Kızları evlenmeyi istiyor. Oğlan ise kendi çevrelerinde bulunamayacak kadar nazik, kibar ve saygılı.
Yeniden düşünmeye karar verirler.
Düşünürler taşınırlar, oğlanı tekrar tekrar görürler ve evlendirmeye karar verirler.
Kızlarının tesettüre girdikten sonraki davranışlarının daha güzel ve daha saygılı olduğunu, ailecek görüşmelerde gördükleri inceliğin ve samimiyetin kendi çevrelerinde olmadığını gören aile, yeni doğan torunlarının “Anne anne, biz annemle namaz kıldık, sen kıldın mı?” sorusuyla irkilen dede, torununu bağrına basar ağlar ağlar ve “Doğrusunu siz yapıyorsunuz yavrum, benim vaizim de sensin” diyerek üç yaşındaki torunun peşine düşer.
Sosyal çevresi bizden farklı olan birçok insanın bu durumda olduğunu bilirim ama bulundukları makam ve sosyal çevrelerini düşünerek ima dahi edecek yazılardan kaçınırım.
“Asıl azmaz, bal kokmaz” demiş atalarımız.
Peki, bu haberleri kara kelimelerle cümle kurup medyanın katran kazanında kaynattıktan sonra karabasan ağırlığında halkın üzerine çökertenler nerelerden geldi? Denebilir.
Bilemeyiz. Belki onlar, deneme yanılma yoluyla insanların İslam’a yeniden sarılmalarının yolunun bu olduğuna karar vermiş ve bu yolu uyguluyor olabilirler.
Siz, varsayımlara, komplo teorilerine, “Bana göre” lere aldanmayın, niyet okuyucu olmayın.
Sonuçta kim kârlı ona bakın.
Torun, dedeye namaz kıldırmaya başlamışsa siz, yapana değil, yaptırana, sebebe değil sebepleri yaratana bakın ve yolunuzda yürüyün.