Devlet ve seçmen "insan" mıdır?
Bizim medya sıradan haberleri bile savaş çıkmışçasına sunuyor. Neymiş:
Türkiye ile İsrail yetkilileri kapalı kapılar ardında görüşüyormuş... Elbette görüşecekler!
Neticede bölgenin iki önemli ülkesinden söz ediyoruz. Madem burada yaşamaya mecburuz, o zaman diyalog da olacaktır.
Düşünce sistemimizin en zayıf yanlarından biri, devletleri "adeta bir insan gibi" algılamamızdır.
Örneğin iki devlet arasındaki krizi, iki insanın kavgasına benzetiyoruz.
"İnsanların yumruklaşmasını çağrıştırıyor" dediğimiz sürece bir sorun yok. Hakikaten de benziyor...
Ancak zamanla "benzemenin", "andırmanın", "gibi'nin" yerini "gerçeklik duygusu" alıyor.
İşte bu yanlış! Benzetmeyi fazla uzatmadan, kesmek gerekir. Çünkü devlet insan değildir.
Evet bir insan gibi rekabet eder, bazen öç alır, hatta hile yapar... Buna karşılık âşık olmaz, kıskanmaz, ne bileyim mesela küsmez.
Bizim "küsme" sandığımız olay, ilişki seviyesini düşürerek, karşı tarafı mesela ekonomik ve diplomatik açıdan zorlamaktır.
***
Bu arada benzeri bir konu aklıma geldi:
Meğer Prof. Eser Karakaş da, benim gibi, "Seçmen, partilere, şu mesajı verdi" türü seçim değerlendirmelerini eleştiriyormuş.
Geçen hafta, seçimlerin ele alındığı Abant Platformu toplantısında bunu dile getirdi:
"Seçmen dediğimiz varlık, 50 milyon kişiden oluşan bir insan yığını... Bu kitlenin bir iradesi yok ki mesaj göndersin" dedi...
12 Haziran seçimlerini gayet güzel bir biçimde analiz ederek, toplantıdakilerin takdirini toplayan... Bu arada sürekli olarak seçmenin mesajından söz eden DP'nin eski Başkanı, genç siyasetçi Süleyman Soylu'nun, Karakaş'a verdiği cevap ise çok hoştu: "Bu da bizim sanatımız...."