Medenî Toplum, Barbar Sürü...
Medenî ülkelerin halkının büyük kısmında çevre, tabiî düzen kavramı vardır. Fransa'da bazı vilayetlerin halkı oto yol yapılmasını istemez.
Çünkü oto yolla birlikte nüfus, yapılaşma patlaması olacak, tabiî düzen ve huzur bozulacaktır.
Bizde Hopa'ya Gürcistan sınırına kadar uzanan, denizin mavisi ile karanın yeşili arasına giren o çirkin sahil yoluna medenî halklar asla izin vermezlerdi. Yol yapılmasın mı? Ne münasebet, elbette yapılacak ama sahilde değil, yukarıdan geçmek şartıyla.
Şehirlerin çok yakınına çimento fabrikası yapılması doğru değildir. Birkaç yüz kişiye iş çıkar, onbinlerce kişinin sağlığını ve huzurunu bozar.
Küçük barajlar yapılacak, elektrik elde edilecek diye o güzelim ormanları, çalılıkları, vadileri, dereleri tahrip etmeye hiçbir medenî halk izin vermez.
Medenî ülkelerin ormanlarından, ormancılık ilmine uygun olmak şartıyla ağaç kesilir ama kesinlikle milyonlarca ağaç yapılaşma için kesilmez.
Bu kış sonu İstanbul'da binlerce ağaç kötü budandı. Medenî bir halk bu katliama izin vermez.
Bundan elli altmış yıl önce Boğaziçi'nde ve Marmara'da 300 çeşit balık tutuluyordu. Şimdi bu rakam 30-40'a indi. Niçin? Yamyamlıktan.
Benim çocukluğumda dere boylarında kunduzlar yaşardı. Şimdi onlar nerede?
Medenî toplumlar temiz hava içinde, güzel manzaralar, peyzajlar seyrederek yaşamak ister, tabiî düzenin bozulmasına razı olmaz.
Medenî ülkelerin halkları gökdelenlerde, sekiz on katlı heyula apartmanlarda değil, genellikle şirin bahçeli evlerde yaşar.
Medenî ülkeler ormanlarla, parklarla, sun'î (yapay) göllerle doludur.
Medenî ülkelerin ormanları içinden geçen oto yol kenarlarında yola geyik çıkabileceğini bildiren trafik levhalarına rastlarsınız.
Medenî halklar kırlık kesimde piknik yaptıktan sonra orayı terk ederken hiçbir çöp ve kir bırakmazlar. Pet şişeleri, kağıtları, zibilleri torbaya koyup çöp konteynerine atarlar.
Medenî ülkelerin parklarında vatandaşlar kabak ve ayçiçeği tohumu yiyip kabuklarını yere atmaz.
Hiçbir medenî ülkenin mâbedinde WC men women WC WC WC... One lira... WC WC hela tuvalet bir lira... gibi iğrenç ve öğürtücü levhalar ve reklamlar göremezsiniz.
Medenî ülkelerin dev şehirlerinde sabahleyin milyonlarca, akşamleyin milyonlarca vatandaş lüks arabalarda tek başına gurur ve kibir içinde sefihâne seyahat etmez.
Hiçbir medenî ülkenin halkı, kendi ana diliyle yazılı olup da 1928'den önce basılmış kitapları okuyamamak gibi rezil bir cahillikle malûl değildir.
Hiçbir medenî halk, şehrin en büyük camiinin ibadete kapatılıp müze yapılması kepazeliğine tahammül etmez.
Medenî toplumlar, yararlarına ve zararlarına olan şeyleri bilirler.
Medenî toplumlar tabiî (ekolojik) düzeni titizlik ve hassasiyetle korurlar.
Medenî toplumlar yeşili, ağaçları tahrip etmez.
Medenî toplumlar çılgın bir yapılaşmaya, betonlaşmaya izin vermez.
Medenî toplumlar yabani hayvanları, kuşları korur.
Medenî toplumlar çirkin binalardan nefret eder.
Medenî toplumlar para için, rant için her haltı yemez.
Medenî ülkelerin uluslararası temizlik ve şeffaflık notlarına bakınız. Yeni Zelanda, Norveç, İsveç, Finlandiya... 10 üzerinden 9 küsur, 8 küsur...
Bir ülkede temizlik ve şeffaflık notu beşin altındaysa bilin ki, orası medeni bir ülke değildir.
Öyle bir ülke bir İslam ülkesiyse orada İslam iyi bilinmemekte ve başarıyla uygulanıp yaşanmamaktadır.
Siz Peygamberin (salat ve selam olsun ona) karıncaları ve böcekleri bile korumayı ve gözetmeyi öğütleyen hadîslerini biliyor musunuz?
Peygamber bir keresinde ordusuyla Mekke ile Medine arasındaki bir yerden geçerken yolda yavrularını emziren dişi bir köpek görmüş, ashabtan birini vazifelendirip "Bu köpeğin ve yavrularının başında bekle, bizim ordu geçinceye kadar onlara bir şey olmasın" dediğini biliyor musunuz?
Haram yiyenler, rantçılar, nemacılar, faizciler, yeşili tahrip edenler, betona tapanlar, para ve zenginlik için her haltı yiyenler, vahşi hayvanları ve bitki örtüsünü katl edenler, denizleri, gölleri ve nehirleri kirletenler, mesire yerlerini çöplüğe çevirenler, gece yarısı çöp poşetini apartmanın beşinci katından sokağa fırlatanlar, burnunu sildiği kağıt mendili otomobil penceresinden yola atanlar, ülkeyi vatanı değil, çöplüğü sananlar soruyorum size siz medenî bir toplum musunuz, yoksa barbar sürüler mi?
* (İkinci yazı)
Hizmetler ve Tenkitler
Felsefeleri şu: "-Biz çok hizmet ediyoruz, sen bizi tenkit edemezsin..."
Cevap: Ben sizin hizmetlerinizi tenkit etmiyorum, bazı hatâlı inanç, düşünce, görüş ve metotlarınızı tenkit ediyorum. Tenkit ederken de şahıs veya topluluk ismi zikr etmiyorum.
Hangi konularda tenkit ediyorum? Tenkitlerim, zaruriyat-ı diniyeye aykırı inanç, fikir ve görüşlerle ilgilidir.
1. Kur'an çok açık ve kesin şekilde "Allah katında (makbul, geçerli, hak) din İslam'dır" diyor. Bunun aksi iddia edilemez.
2. Kur'an "İbrahim Yahudi ve Nasranî değildi. O hanif ve müslimdi" diyor. Bu devirde tek ibrahimî din İslam'dır. Başka ibrahimî dinler olduğunu iddia etmek büyük hatâdır, sapmadır.
3. Peygamberimiz (salat ve selam olsun ona) insanları İslam'a dâvet etmeye başladıktan sonra onu yalanlayan, onu reddeden ve böyle ölen kimseler için necat ve Cennet yoktur. Aksini iddia etmek vahim bir sapmadır.
4. Kur'an çok açık bir şekilde "Kâfirlerin dost ve velî edinilmemesini" ihtar etmektedir.
5. Hiçbir Müslümanın dinden ödün vermeye hakkı yoktur.
6. Kelime-i Şehâdet bir bütündür. La ilahe illallah'tan sonra gelen Muhammed Resulullah kısmının söylenmesi, ilan edilmesi, cihan halkının Resulullaha imana, biata, itaate çağırılması şarttır.
7. Tevhid inancı ile Teslis inancı asla uyuşmaz ve bağdaşmaz. Binaenaleyh Teslisçilerle Müslümanlar arasında Allah'a iman konusunda ittifak ve uyum yoktur.
8. Peygamberlere iman konusunda Ehl-i Kitab ile Ehl-i iman arasında ittifak yoktur. Çünkü onlar, "Âlemlere rahmet olarak" gönderilmiş Son Peygamber'e (Salat ve selam olsun ona) iman etmiyorlar, onu Peygamber kabul etmiyorlar, onu tekzib ediyorlar.
9. Ehl-i Kitab ile aramızda, Allah'ın Kitabları konusunda da ittifak ve uyum yoktur. Çünkü onlar, Kur'an-ı Azimüşşan'a inanmıyorlar, onun İlahî Kitab olduğunu kabul etmiyorlar.
10. Mardin Kasımiye medresesinde çan sesleri içinde Ezan okunurken papazlarla birlikte havuz üzerindeki salaş Diyalog köprüsünden güle oynaya merasimle geçmek gibi tiyatrolar da İslam dini, Tevhid inancı ile kesinlikle bağdaşmaz.
Yukarıda açıkça beyan ettiğim on madde ile ilgili tenkitler başka konularda yapılmış olan hizmetlerin inkarı mânasına gelmez. Azıcık mantık okumuş kişi böyle düşünmez. Bendeniz Ehl-i Sünnet mezhebine mensup Müslüman bir yazarım. Elbette Kur'ana, Sünnete, icmâ-i ümmete, zaruriyat-ı diniyeye aykırı hatâlı inanç, fikir ve görüşleri (terbiye, edeb, insaf ve adalet dairesinde) tenkit edeceğim.
Bu tenkitleri yaparken şahıs ve kurum ismi vermemem gerekir, tenkitlerim anonimdir.
Yaptığım tenkitlerin, uyarıların yanlış ve isabetsiz olduğunu iddia eden çıkarsa, cevabım şudur:
(A) Bendeniz kendi kafamdan yazmıyorum. İslam'ın temel inançlarını, zarurî dini hükümleri savunuyorum.
(B) Buyursunlar büyük bir tv'de adaletli ve insaflı bir tartışma yapılsın. Buna icazetli Ehl-i Sünnet alimleri ile tenkit ettiğimiz tarafın temsilcileri katılsın. Gerekirse bu tartışmalar beş on celse devam etsin. Bilahare zabıtlar yayınlansın. (Böyle bir açık oturum mutlaka âdil bir noter vasıtasıyla idare edilmelidir.) Bakalım nasıl bir netice çıkacaktır?
Bendeniz hiçbir hizmeti inkar etmem.
Kur'ana, Sünnete, icmâ-i ümmete aykırı bir inanç, fikir, görüş görürsem, onları Ehl-i Sünnete göre tenkit ederim.
Tenkit ederken isim vererek, fitne ve fesat çıkartmaktan son derece çekinirim.
İki kere ikinin dört ettiğini söylemek, iki kere iki dört etmez diyenleri tenkit etmek için matematik ordinaryüs profesörü olmak gerekmez.
Haleb oradaysa arşın buradadır, buyursunlar milyonlarca halkın huzurunda bir açık oturum tertiplesinler ve tartışsınlar.
Lütfen çok rica ve istirham ediyorum, hepimiz din kardeşiyiz, bize taqiyye yapmasınlar.
Cenab-ı Hak cümlemize hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak görmeyi nasib buyursun. Âmin