Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

İhkak-ı hak-5

İhkak-ı hak-5

Muhterem okurlarım; bu haftaki yazımı Ayasofya'da Cuma sabahlarının, namazla mütedeyyin insanlar tarafından tezyin edilmesi gayretini gösteren mü'min ve mü'minelere cemaate ayrılan bölümde edây-ı sâlat etmelerini ve bunu teminde gerek yazılarıyla gerekse bilfiil bu Cuma sabahı namazlarının edâsında bizzat bulunan kıymetli yazarlarımızdan Handan özduygu hanımefendi ve muhterem eşi beyefendi ve de onlarla birlikte bu tezyin görevinde adları yok fakat kendileri var cemaat'den söz edecektim.
Ne var ki bu haftaki yazı başlığımın yine "İhkak-ı Hak-5" olduğunu görüyorsunuz. Bunun sebebi ise; 4 haftadır devam ettirdiğim, Milli Görüş lideri Muhterem Erbakan'ın, siyasi hayattan iskatı için gayri milli ve gayri dini güçlerin tertipleriyle yargı yolunun da maalesef kullanılması neticesinde, menfur emellerine muvaffak olmalarının tahlil ve tenkidimde, mahkeme dosyasındaki mevcut tenakuz ve hukuki aksaklıkları gerek efkâr-ı umûmiyeye gerekse hukukun hatalarla mâlul olduğunu ve hâtaların mazlumiyet doğurduğunu hatırlatarak târihe not düşmeye çalışıyorum.
Vakit gazetesi ve genel koordinatörümüz Sayın Mustafa Karahasanoğlu'na da sizlerin huzurunuzda benim bu husustaki maksad-ı samimiyetimden emin olduğunu gösterdiği güven hisleri için de arz-ı teşekkürü vazife addediyorum.
FERYâD CEVAP BULDU
Hafta içinde ev telefonum çaldı. Mardin'den yöresel Türkçemizin o tatlı şivesiyle "Ben Mardin'den Abdürrezzak Sağlam" dediğinde sevinçten uçtum. Bu yazıların hemen ilkin de söz ettiğim bir RP'li mazlûm. Hakkın iâdesi için asûmana ve vijdanlara saldığım feryada cevaptı o ses. Konuştuk.. O dönemin İl başkanı Mühendis Fehmi Ayanoğlu Bey de beni belki iki sene evvel enforme etmişti ve bâzı gazetelerin haber yaptığı duruşmada geçenlerden haberdardım.
Telefonun ucundaki sayın Sağlam: "Metin Bey, siz avukat mısınız? dedi. Hayır. Vakit gazetesi yazarıyım. Dedim. Size bir kargo göndereceğim lütfen okuyun ve vijdanınızın sesini dile getiriniz. Temennisinde bulundular."
çünkü yazılarımı tâkip etmişler mahkeme safahatı ve ilk tahkikat safhasında yapılan hataların içinde zikrettiklerim arasında sayın Sağlam'ın durumu da vardı.
Sayın Abdürrezzak Sağlam Beyefendi'nin bana gönderdiği kargo da kapalı zarf içindeki mazruf da, Mardin 1. Ağır ceza mahkemesi başkanlığı kanalı ile Ankara 9. Ağır ceza mahkemesi başkanlığına sunulmak üzere 2008/24 nolu dosya savunmasının arzıdır diyen dilekçesinin bir nüshasını göndermiş.
Kıymetli okurlarım; bilindiği gibi bütün mahkemeler Türk Milleti adına dâvayı rüyet ettikleri gibi kararlarını da Türk Milleti adına verirler. Bu savunmada Türk Milleti adına karar veren mahkemenin bu hükmüne, itiraza siz okurlarımın da büyük Türk Milletinin mensubu olduğunuzdan dolayı, savunmada görülen izahları, değerlendirmesine almamış olan mahkeme kararına muttali olmanızı sağlamak için aşağıya alıyorum:
…………….
Savunmamız: Hakkımızda TCK.345.md. gereğince verilerek kesinleşen 1 yıllık cezanın 5237 sayılı yasanın lehe olan hükümlerinin uygulanarak ertelenmesine ilişkin talebimiz reddi ve temyimiz üzerine işbu karar bozulmuştur. Bu nedenle talebimizin kabulüne yönelik usûl ve yasaya uygun Yargıtay Bozma İlâmına uyulmasını talep etmekteyiz.
Suçlamaya konu gönderilmediği hâlde gönderilmiş gibi gösterilen 3.000.-YTL'nin teslim alındığına ve harcandığına dair belgelerin hiçbirinde ne il başkanı ne de parti yetkilisi sıfatıyla imzam bulunmamaktadır. Dosyadaki belge ve makbuzlarda parayı alanın İl başkanı Fehmi Ayanoğlu olduğu açıkça bellidir. Benim ise, paranın teslim ve harcanmasına ilişkin belgelerin hiçbirinde ismim ve imzam yoktur. Bu işlemlerin olduğu târihlerde İl başkanı Fehmi Ayanoğlu'dur. Şahsım ise Teşkilattan sorumlu başkan yardımsıydım ve mali konularla ilgim ve alakam olmamıştır. İl seçim kurulu başkanlığı, İlçe merkez seçim kurulu başkanlığı, Mardin il parti teşkilât kayıtları veya İl Emniyet Müdürlüğü dernekler masasından bu belgeler istenmiş olsaydı İl başkanının Fehmi Ayanoğlu olduğu gibi mali konulardan sorumlu başkan yardımcısı olmadığım da anlaşılacaktı. Ancak bu kayıtların hiçbiri istenmemiştir. Bu nedenle ilgim ve alakam olmadığı hâlde yanlış bir değerlendirmeyle şahsım sorumlu olarak değerlendirilmiş, İl başkanı ve mali işlerden sorumlu olmadığım halde hakkımda ceza tertip edilmiştir. Bunun nedeni parti kapatılarak demirbaşların döküm ve teslimi sırasında İl başkanı hazır olmadığından işlemlerin icrasını kolaylaştırmak için başkan yardımcılarından biri sıfatıyla tutanağı imzalamamızdır. Bu tutanak esas alınarak hakkımızda ceza tertip edilmiştir.
Duruşmaların icrası sırasında İl başkanı Fehmi Ayanoğlu mahkemede bizzat bulunarak bu yanlışlığı düzeltmek için kendisinin il başkanı olduğunu izaha çalışmış ancak, benim şahsımı kurtarmaya çalışıyor düşüncesiyle dinlenmemiş, hâtta yalan söylüyor düşüncesiyle 2 saat kadar gözaltına alınmış hakka rucu işlemi ile serbest bırakılmıştır. Tek suçumuz yukarıda arz edildiği gibi parti kapatıldıktan sonra tanzim edilen demirbaş tespit ve teslim tutanağına koyduğumuz imzadır. İddianamede sanık gösterilerek aleyhe dava açıldıktan sonra yapılan yargılama da talimatla alınan ifadelerde ise şahit olduğumuz bir yolsuzluk olmadığını, işlemlerin usulüne uygun olduğunu ifade ettik. Bu ifadeler sırasında sorulmadığı için 3.000.- YTL ile ilgili bir beyanımız olmamıştır. Mahkemece bu hususların belgelerle açıklığa kavuşturulacağını, sorumlunun bu belgelerle ortaya çıkarılacağını düşündük. Ancak bu araştırmalar yapılmadan, belgeler celp ve tahkik edilmeden bu harcamalardan sorumlu kabul edilerek hakkımızda ceza tertip edildi. Bu nedenle aleyhimize tertip edilen ceza adli bir hatadır. Bu hususların belgelere dayalı tahkik edilmesini ve bu adli hatanın düzeltilmesini talep etmekteyiz."
İşte büyük Türk Milleti adına verilen bu kararın itirazının, her vijdan sahibinin yanlış kişi cezalanmış kanaatine varmasını sağladığı gibi dâvanın bilhassa delillerin değerlendirilmesinde ortaya çıkan vahamet, kararın muhataplarını mutmain kılmadığını göstermesi bakımından da câlibi dikkattir ve acı bir gerçektir ki, bu hükümlerin takriben yetmiş kişiye yakını, haklarında verilen cezaları demir parmaklıklar arkasında birer mazlûm olarak çekmişlerdir. Kararlaştırdıklarını duyduğum iadei itibar dâvasında hakk'ın tecellisini ümit ederim. Fiemanillah.
Not: ümraniye SP İlçe başkanı Hüseyin Oruç Beyefendi'yi torun dedeliği hasebiyle ve genç anne-baba'yı da, İslâm'a hâdim evlat yetiştirmeleri temennisiyle kutlarım.
İrtibat: 0542 497 03 27


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi