YARGI KARARLARI TARİHİ AKIŞI DURDURAMAZ

YARGI KARARLARI TARİHİ AKIŞI DURDURAMAZ

Anayasa mahkemesi raportörü –türbanla-ilgili Anayasa değişikliğinin iptali için CHP’nin müracaatına karşı raporunu sundu. Rapor beklendiği gibi Anayasa değişikliklerinin esastan incelenemeyeceğini,şekil yönünden de şartların yerine getirildiğini,dolayısıyla CHP’nin müracaatının yetki yönünden ret edilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Raporun herhangi bir bağlayıcılığı yok. Raportörün görevi önüne gelen konuyla ilgili iç ve dış mevzuatı tarayarak mahkeme üyelerine değerlendirebilecekleri bir zemin sunmak.Mahkeme bu zeminde yürüyebileceği gibi, başka bir perspektiften de hareket edebilir.
Raporun bağlayıcı olmaması, önemini ortadan kaldırmıyor.çünkü raporu yazan da Doçentlik titri taşıyan bir hukuk adamı.Yaptığı analiz ve tespitler bu açıdan önemli. Mahkeme üyelerine sunduğu bilgi demeti ve daha önce verilen kararlara yapılan atıflar –bu malzeme –ile bir iptal veya yokluk kararı verilemeyeceğini gösteriyor.
Rapor, hukuk zemininde yürüyen, işine siyaseti karıştırmayan, farklı bilgi ve mahkeme kararlarını metodolojik bir şekilde inceleyip, değerlendiren ve ulaştığı neticeleri bir terkip halinde ortaya koyan bir bilim adamının hassasiyetlerini taşıyor.Karşı olanların bile raporu sükunetle karşılamaları biraz da bu inançtan kaynaklanıyor.
önümüzdeki günlerde raporun karara ne kadar etki ettiğini göreceğiz.CHP’nin talebi istikametinde bir yokluk kararının çıkması halinde rapor daha da önem kazanacaktır.Anayasa’nın açık hükmüne rağmen mahkemenin nasıl esasa girdiği,nasıl böyle bir karar verdiği sorgulanacaktır.
Esasında gerek Ak parti aleyhine açılan kapatma davasında, gerekse Anayasa’nın 10 ve 42. maddesinde yapılan değişikliklerin yokluğuna karar verilmesi için açılan davada tartışmaların nirengi noktasını –yargıçların-kimliği oluşturmuştur. Toplumu şüphe ve tereddüde sevk eden, yargılamada hukukun değil, kişisel tercihlerin esas alınacağına dair inançtır.Türk halkı hukuka güvenmekte ama yargıçlara güvenmemektedir. Bunun sebebi de son yıllarda verilen tartışmalı kararlardır.
Dünya bugün iç içe geçmiştir.İnsanlar dünyayı tanıdıkça yaşadıkları coğrafyayı daha iyi analiz etmekte,diğer ülkelerle mukayeseler yaparak daha gelişmiş bir demokrasi istemektedirler.Yaşadığımız çağda içe kapanarak varlığımızı devam ettirebilmemiz mümkün değildir. Onun için mahkeme –dünyaya yutturulabilir- bir darbe ile farklı bir karar verse bile bugünkü dünyada bunun uygulama kabiliyeti yoktur.Kılık kıyafetle ilgili yasaklar er geç kalkacak,yasakçı, darbeci zihniyet mutlaka tasfiye edilecektir.çünkü, Mahkeme karalarının tarihi durdurmak gibi bir gücü yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi