Tuttuğunuz takımı bırakın
Aziz Yıldırım başta olmak üzere futbol baronlarının gözaltına alınmış olması ile bir dönem kapandı yeni bir dönem açıldı.. Bunu kimileri “futbolun temiz elleri” olarak yorumluyor, kimileri ise “futbolun ergenekonu çökertildi” şeklinde.. Bu tip tanımlamaların, operasyonel olarak yanlış olduğunu söyleyemem. Zira paralar döndüğü, çeteler kurulduğu, tehditler edildiği falan iddia ediliyor.. Bunlar normal bir spor kulübü içinde olması beklenen şeyler değil.. Kuşkusuz bir organize suç örgütü operasyonu olması bakımından ayrı bir önemi var bugün yaşananların..
*
Ama asıl önemi, taraftarlar üzerinde olacaktır.. Hadi “olacaktır” demeyeyim de, tüm iyi niyetimle “olmalıdır” diyeyim.. Bu operasyon; taraftarlık, fanatizm, holiganizm döneminin sonu olmalıdır.. Kendine kimlik belirlerken etnik ya da dinî aidiyetlerinin yanında bir de tuttuğu takımı söyleyen nesil artık tarihe karışmalıdır. Bu suni, sonradan türetilen, toprak soylu egemen sınıfın, senyör sınıfının işçi ve köylü sınıfı üzerindeki, serfler üzerindeki oyununa artık bir son verilmelidir. “Fenerbahçeliyim”, “Galatasaraylıyım”... Yapma ya??
Neye göre, kime göre bir şeylisin sen? Kim diyor ki senin kolunu kesseler damarlarındaki kan “sarı-lacivert” akar?.. Yüzlerce yıl evvel patronların ve halkını baskı ile yöneten diktatörlerin masa başında yaptıkları bir sosyal mühendislik çalışması sonucu böyle olmuşsun sen.. Bazı tarihi kaynaklara atıfla, bizim kültürümüzde “tepük” diye bir sporun olduğunu pompalıyorlar. Kaşgarlı Mahmut’un, topla oynanan bir oyundan söz ettiğini naklediyorlar. Bütün bunlar bizim bu oyuna yabancı kalmamamız için uydurulmuş (ya da uyarlanmış diyelim çok sert olmasın) öyküler.. Oysa ki İtalyan, İngiliz ve Fransızların ihracı sonucu, Selanik üzerinden İzmir ve İstanbul’a yerleşmiş bir hadisedir futbol.. Bizim kültürümüzde böyle bir şey yoktur.. Ama batı medeniyetlerinde zaman zaman nasıl kullandıysa egemen güçler futbolu halklarını uyuşturmak için bizde de bu taktik denendi.. Çok bilmediğim için ilk aklıma gelen örnekten hareket ederek söyleyeceğim. Galatasaray’ın UEFA Kupası aldığı 2000 senesi, siyasi tarihimiz bakımından en buhranlı dönem değil miydi? (Aman yanlış anlaşılmasın o kupada şaibe var demiyorum. Sonuçları itibariyle değerlendiriyorum sadece)
*
Ez cümle futbol taraftarlığı falan boş işler. Siz aşağıda rakip takımın taraftarıyla kıyasıya futbol tartışması yapıyorsunuz, yukarıda Aziz Yıldırım diyor ki; “biz şampiyonluğun sadece sahada kazanılmadığını biliyoruz”.. Siz diyorsunuz ki golcüye; “kaçar mıydı o gol?”, ya da diyorsunuz ki kaleciye; “abi nasıl yersin o golü?”.. Oysa yukarıda bakıyorsunuz arabanın bagajından yüzlerce milyarlık nakit paralar çıkıyor.. Tarlalar yeşilleniyor, ekinler filizleniyor.. Bugün radikal bir karar verin ve futbol takımı desteklemeyi bırakın. Gerçek sportif müsabakaları izleyin keyifle.. İçinde bahis, kumar vesaire olmayan. Atletizm izleyin, bisiklet izleyin, Wimbledon izleseydiniz mesela keşke.. Fıstık gibiydi final maçı.. Sporsuz kalmayın ama kumara alet olmayın. Kalın sağlıcakla.