Yargıtay Halk Partisi
Yargıtay başkanlar kurulu bir bildiri yayınlayarak son gelişmeleri değerlendirdi. Bildiri baştan sona hükümeti hedef alıyor. Dolayısıyla hukuki olmaktan çok, siyasi bir metin.
Kurul özet olarak, son bir yıldır sistemli olarak yargı erkine dönük bir saldırının olduğunu ve bunun yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu belirtiyor..Hazırlanan Anayasa taslağının Anayasanın değiştirilemez hükümlerini işlevsiz kılmaya matuf olduğunu ve toplumun yoğun refleksi ile yasallaşamadığını, ancak 10 ve 42. maddedeki değişikliklerin engellenemeyen bir hızla yasallaştığını ifade ediyor.Böylece hem yeni Anayasa ile ilgili görüşlerini hem de yargıda olan Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerindeki değişiklikle ilgili kanaatini ortaya koyuyor.
Bildiri nereden bakılırsa bakılsın tam bir hukuk skandalıdır.
Başkanlar kurulu bir taraftan Yasama,yürütme ve yargı erklerinin aralarında hiyerarşik bir ilişki bulunmadığını ve birbirine karşı bağımsız olduklarını söylerken, diğer taraftan bu görüşüyle tenakuza düşerek yürütme ve yasamanın neyi yapıp neyi yapamayacağına karar veriyor. Kendi kendisine sınırlar çizerek yürütme ve yasama organına bu hudutların dışına çıkamazsınız, çıkarsanız kulağınızı çekerim diyor.
Seçilmiş iktidarların görevine müdahale dünyanın hiçbir yerinde –Yargı erkinin görev alanına- girmez.Böyle bir müdahale toleransla da karşılanmaz. Yargının görevi yasaları uygulamaktır.Neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar vermek yargının değil, siyaset kurumunun görevidir..İhtiyaç olduğunda yasa çıkarmak ise yasama organının işidir.Açıklama ile başkanlar kurulu siyasi pozisyon alarak kendini yürütmenin de yasamanın da üzerinde konumlandırmıştır.
Uzun zamandır Yargı’nın tarafsızlığı tartışılıyor.
Yargı’nın Sağa başka, sola başka davrandığı, bazı Yargıçların,Ara dönemlerde Yargı bağımsızlığını unutup, brifinglere koşa, koşa gittiği, darbecilerin önünde amuda kalktığı
sıklıkla dile getiriliyor.Bu açıklamadan sonra Yargı daha çok konuşulacaktır.
Yargı bağımsızlığı yürütmeye, yasamaya kafa tutmak değildir.Hangi kanunların çıkacağına, hangi iktidarın neleri yapıp neleri yapmayacağına karar vermek hiç değildir.Hiç bir iktidar Yargıya sorarak hükümet etmez.Yargıtay’ın bu tavrı yürütme de, yasama da, bizden sorulur tavrıdır.
Açıklama, Yargının nasıl politize olduğunu, nasıl CHP’nin paralelinde hareket ettiğini bir defa daha göstermekten başka bir işe yaramamıştır.Adalet ancak tarafsız bir yargının varlığıyla mümkündür. Yargı taraf olursa ihtilafların çözümünde –hakem –olma vasfını da kaybeder. Kaldı ki,Yargıtay kanunu başkanlar kuruluna –siyasi konular ve meclisin görevleri ile ilgili- herhangi bir görev vermemiştir.Başkanlar kurulunun görevlerini tanzim eden 17. madde açıktır.Kurulun görevi tamamen, görev ve iş uyuşmazlıkları ile ilgili, daireler arasındaki ihtilafları karara bağlamak, iş yükü artan dairelerin bir kısım işlerini diğer dairelere devretmek gibi mesleki işlerdir. Başkanlar kurulu durumdan vazife çıkararak olmayan bir yetkiyi kullanarak yasa dışına çıkmıştır.Kimse laikliğin, yargı bağımsızlığının arkasına saklanmasın. Bu açıklama ile laikliğin de, Yargı bağımsızlığının da olmadığı cümle aleme ilan edilmiştir.Ve bu açıklama neşterin nereye vurulacağını da göstermiştir.