Serdar Arseven

Serdar Arseven

TOBB Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı ve bendeniz!..

TOBB Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı ve bendeniz!..

Evet... TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Muhterem Mehmet Görmez, hem “ekonomi” hem de “diyanet” işlerine acayip ilgi duyan bendeniz... Rifat Hisarcıklıoğlu’nun daveti üzerine katıldığımız Elazığ programı Ankara’daki krizlerin bunalttığı bünyemize hayli iyi geldi.

Bir yanımızda da, TOBB Başkanvekili Faik Yavuz, TOBB Gümrük Turizm İlişkileri Danışmanı Erdoğan Özeğen...


Ekip iyi...


Her muhabbet halkasında derin düşüncelere daldık; Kur’an kursu, Oda hizmet binası açtık, hastane ziyaret ettik, fıkra anlattık... Ayet-hadis sohbetleri, anılar, planlar, programlar...


Abi, şöyle bir durum var:


Ekonomiyi ayaklarının üzerine dikmedin mi, “bağımsızlık, onur, haysiyet, dik duruş”... Alayı boş.


Eziliyorsun abi; elin oğlu yollarını kesiyor.


Rifat Hisarcıklıoğlu anlattı:


Sayın Cemalettin Sarar’ı ziyaretinde, “astar” tarafından gördüğü dünyanın en ünlü pardösüsünden, bir adet satın almak isteyince...


“Maalesef” demiş Sarar:


“Bunun işçiliği bizden, kumaşı bizden, astarı, düğmesi, iğnesi, ipliği her şeyi bizden... Ama marka İngiliz’in. Fabrikadan bir tekini bile dışarı çıkartamayız. Bir tek pardösü bulsunlar, anlaşma iptal olur!..”


Bu cevap üzerine “Sarar” marka pardösülere yönelen Hisarcıklıoğlu, beğendiği birini işaret edince...


Demiş ki Sarar:


“İşte bu pardösü biraz evvel gördüğün ve ünlü İngiliz pardösüsünün aynısı. Kumaş, astar, düğme, iplik, işçilik... Aralarındaki tek fark marka farkı... Etiket farkı...”


- Fiyatı?..


- 250 lira.


- Ya ünlü İngiliz pardösüsü?..


- O da ‘yerinde’ tam 2500 lira!..


Arkasındaki “etiket” aynı ürüne 10 kat değer kazandırıyor!..


Bu şartlarda; markan yoksa yani, pazarlamadan çakıyorsan, gece gündüz el oğlunun bize ürettirip kaymağını yediği “ürünleri” tüketmek için çalışıyorsan... Ve burumu değiştirmek için gerekenleri yapmıyorsan...


Lâm’ı Cim’i yok, kölesin!..


Kur’an-ı Kerim’den kopuk “din” anlayışı, hedefe ulaşmak için bir araya getirilmesi gereken “araçları” ve uygulanması gereken “stratejileri” dışlıyor kimi zaman.


Bunu, uzun yıllar boyunca “Diyanet camiası”nda da gördük.


“Kıl beşini bil (şahsî) işini” modunda “emeklilik” bekleyen yüzbinler...


Bu büyük kitlenin dünya işlerinden kopartılmış yani tam manasıyla “laikleştirilmiş” olmasına öteden beri tepki duyan bendeniz;


Sayın Hisarcıklıoğlu’nun Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Hoca’mızı “Kur’an kursu ve sanayi tesisleri” açmak üzere “Elazığ”a davet etmiş...


Sayın Görmez Hoca’mızın da bu davete tereddütsüz icabet etmiş olmasını sevinçle karşıladım.


Kendileri ile beraber olmayı görev addettim...


EDİN ŞU GARİP YEMİNİ!..


Elazığlılar müthiş mesafirperver insanlar; Şavak peynirleri, meyir çorbaları, sırın adlı yemekleri, gömme adlı börekleri, Harput menşeli ayranları eşliğindeki muhabbet halkalarında gazetemiz Yeni Akit’e olan muhabbetlerini dile getirdiler...


Rifat Bey Doğu’ya gidince Doğu ve Güneydoğu’nun ticaret erbabı bir araya geliyor.,,


Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Fahrettin Akyıl, Mardin-Kızıltepe Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Şahin, Kızıltepe Sanayi ve Ticaret Odası Meclis Başkanı Beşir Dündar ve diğer dostlarımızla birlikte “Ne olacak şu Doğu’nun hali” meselelerine daldık.


“İşte Tunceli’den bir şehit haberi daha. Şu sıra çatışmalar devam ediyor...”


Sayın Fahrettin Akyıl Diyarbakır’a gidecekti; “İyisi mi yarın çık” dedik; “Yolda ne olur ne olmaz!..”


Ankara’nın yemin krizi de piyasaları vurmuş; “Pazartesi ola hayrola!.. Edin kardeşim artık siz de şu garip yemini” havası baskın. Ankara’ya “Gölge etme başka ihsan istemem” mesajları gönderildi bol bol!..


Elazığ’a dönersek; Başkan Hisarcıklıoğlu altını çizdi; “Türkiye’nin en huzurlu beş ilinden biri.”


Hilton, orada otel açma kararı almış, Ortadoğu’nun en büyük hastanesi (Damla Hastanesi) Elazığ’a yapılmış, memlekette 25 teknokent bulunuyor, biri de burada...


Elazığlının bankalarda da tam 1.5 milyar lirası var...


Başkan Hisarcıklıoğlu, birlik ve beraberlik ruhuyla ve ortak akılla neler yapılabileceğini anlattı bol bol, fikir verdi, proje sundu...


Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de, “Ben bu 1.5 trilyon lirayı duyunca hemen 40’da 1 zekâtını düşündüm” dedi.


Birinin “iş”in yolunu göstermesi , diğerinin de “iyi kazanın ama öbür tarafı da ihmal etmeyin” uyarısında bulunması ne güzel değil mi?..


Müftülerimiz ve cami görevlilerimiz de “hayırlı yatırımı” teşvik etsin abi!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi