TSK’nın “mâzereti” ne?!!
Kemal Kılıçdaroğlu, “Silvan Faciası”nı “darbe sanıklarının moralsizliğine” bağlıyor!..
Ergenekon-Balyoz operasyonları moral bozmuş!..
“Darbe girişimlerinin üzerine gidilmesi” terörle mücadeleyi zaafa uğratmış...
Kabak da ne yazık ki “gariban Mehmetçiklerin” başına patlamış!..
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “kurgusuna” katılmasanız da, bir noktada hemfikir olursunuz:
“Ortada 13 vatan evladının ölümüyle sonuçlanan büyük bir başarısızlık var!..”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin göbeğindeki “Askeri birliğin” kapısında kocaman sembollerle yazılı olduğu üzere...
“Hiçbir mâzeret başarının yerini tutmaz!..”
“Askerlerimizin kaybından, bu büyük başarısızlıktan kimler sorumlu ise behemehal cezalandırılmalıdır!..” dedikten sonra...
Dünkü yazımızda sorguladığımız “Korkunç ihmaller dizisi”ne devam edelim...
Bu nasıl bir operasyondur arkadaş; dağların güvenliği sağlanmadan yani “dağlar tutulmadan” nasıl olur da dere boyuna indirilir Mehmetçik?.
Kahraman Mehmetçik, nasıl olur da “düz ovada avlanan keklik” pozisyonuna düşürülür!..
Bir de gönderilen Mehmetçiğin durumu var...
Attığını vuran hazırlıklı “dağ eşkiyalarının” peşine “piyade”yle mi düşülür?..
Özel harekât timlerinden istifade etmeyişin sebebi ne?..
Hayır alışamadık; yüzlerce teröristin katır yükleriyle sınırı aşıp askerlerimizi “ocaklarından” alışına ve PKK inine götürüşüne şahitlik ettiğimiz halde sormaktan alamıyoruz kendimizi:
Terörist sürüsü, askeri birliğimizin bulunduğu bölgeye sızıp baskın şartlarının oluşmasını beklerken...
Heronlarımız ne yapıyordu?..
Bu Heronlar, “şeriatçı” takibinden başka bir işe yaramaz mı?..
“Çiftlik takip etmek” için mi aldırdık onları?..
Hâlâ o kafada mıyız:
“Şeriat birinci tehlike!..”
Askeri helikopterin “baskın mahaline” intikal süresi de bir tuhaf...
Bir operasyon yaptığınıza göre, helikopterimiz her an harekete hazır durumda olmalı değil miydi?..
Bu işin uzmanı Durmuş Türemen Beyefendi’nin hesabıyla en fazla yarım saati alacak olan “baskın mahaline” intikal nasıl oldu da iki saati aldı?!..
Bak aklıma gelene:
Vakit gazetesi, en büyük paşalarımızdan birinin, ailesini pikniğe “askeri helikopterle” götürdüğünü haberleştirmişti...
Olay TV Ankara Temsilcisi Mehmet Çatakçı, bu ilginç hadiseyi TSK’nın basın toplantısında gündeme getirdiğinde...
Askeriye sözcüsü, haberi yalanlayamamış...
Sadece,
“Bana maksadı belli gazetelerin haberlerine ilişkin soru yöneltmeyin!..” diyebilmişti...
Mehmet Çatakçı, “Haberi hangi gazetenin verdiği değil, haberin doğru olup olmadığı önemli” diye üstelese de...
“Sözcü”yü haberi “yalanlamaya” ikna edemememişti!..
Şimdi...
Kemal Kılıçdaroğlu, “Asker moralsiz” diyor ya...
Hayır efendim...
Bizler, bir komutanımızın ailesini askeriyenin helikopteri ile pikniğe götürmesini dahi mazur görüyoruz, taaa ki moraller düzgün olsun...
Görüyoruz da...
Operasyon dönüşü -nasıl oluyorsa- baskın yiyen askerimize yardımla görevli askeri helikopterimizin, yarım saatlik mesafeye bilemedin kırkbeş dakikada intikalini beklemek de hakkımız!..
Araştırdıkça canımız sıkılıyor; asker gerçekten de günler boyunca onca yükle yürütüldü ise ve o halde -yine yürüyerek- geriye dönmesi istendi ise...
Ve PKK’lılar, “Bunların pili bitti” hükmüyle saldırdı ise...
Söylenebilecek ne kalır ki?..
Yazıyı tamamlamakta olduğumuz şu dakikaya kadar “ilgili makam”dan “ihmale” ilişkin bir açıklama gelmedi.
Hafta sonundaki programlara baktık, “golf” ya da “beyzbol” turnuvası da yoktu!.
Yüreğimizde yangın, beynimizde bir dolu soru...
Bir hafta sonunu daha böyle idrak ediyoruz, taşına toprağına kurban olduğumun memleketinde!..