Her gün işeyecek cami duvarı aradınız, bulduğunuz zaman açtınız muslukları..

Kudurganlık alametlerini fiiliyata döktünüz.. Muhtemelen son darbeyi vuracaktınız..

Vekil oldunuz yemin etmeye yanaşmadınız.. TBMM’ye alternatif olarak Diyarbakır seçildi.. Zaten Türkiye Cumhuriyeti ile organik bağınız çok öncelerden çözülmüştü..

“Kürt halkları, Kürt hakları” diye, istismar bayrağını dalgalandırdınız.. Kurban olasınız KÜRT HALKI’na.. Kürt Müslümandır, Kürt edeplidir, şereflidir.

Siz çöplükte filizlenen ZERDÜŞT otusunuz..

Selahaddini Eyyubi’deki iman, ahlâk var mı sizde?

Siz, ÖCALAN kuyruğuna asılmış sineklersiniz.. Her gün, her saat yalan söylüyorsunuz ve hiç yüzünüz kızarmıyor..

Muhtelif sebeplerden dolayı üzerinize gidilmedikçe: “Tamam kıvamına getirdik” havasına kapıldınız.. DTK adına “ÖZERKLİK” ilan etmekten hiç çekinmediniz.. Sözcünüz, Tuğluk (zaten hep kadınları öne sürmeye başladınız, ilk başlarda taş atan çocukları kullandığınız gibi) diyor ki: “Kürt halkı artık ulusal varlığını statüsüz bir halk olarak yaşamak istiyor..”

Bu topraklarda yaşayan her kavim elbette haklardan eşit şekilde faydalanmalı.. Ancak, Kürtlerden bu ülkede işçi, memur, yüksek dereceli bürokrat olmadığını söyleyebilir misiniz? Milletvekili oluyorsunuz, şu anda hükümette Kürt kökenli kaç Bakan vardır, bilmiyor olamazsınız.. Yine, Kürt kökenli Cumhurbaşkanı çıkmadı mı?

Amma siz Türk halkının hakkı için değil, Türkiye’nin parçalanması için görevlendirilmiş kişilersiniz.. Tuğluk der ki: “Ortak sınırlar içinde ortak değerlerde buluşan yeni toplumsal sözleşmedir özerklik... Ortak vatan anlayışı temelinde Kürt halkı olarak demokratik özerkliğimizi ilan ediyoruz.. Türk halkını dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz..”

Yaşa be kız, sen ne akıllı imişsin böyle..

Peki her kavim istediği bayrağı kullansın mı? İstediği dilde eğitim görsün mü? İsterse askere gitsin mi? Herkes istediği kişileri yönetime seçsin mi? Amma PKK ağırlığı dünyanın öbür ucundan hissedilen bir seçim geçirdik.. Eşkıya ile ortaklık caiz midir.. Kürt halkını temsil yetkisini BDP’ye kim verdi? Öcalan mı dediniz? O nasıl bir yetkidir ki silah göstererek korkutmayla elde ediliyor..

Ne Amerika’nın ve Avrupa ülkelerinin “Ruhban okulu” talepleri bitti, ne de kendilerini Kürt temsilcisi sayanların ayrılıkçı halleri..

“Ayrı devlet olmak istemiyoruz” yalanına nazire yapar gibi “40 milyon Kürt hakkının gaspedildiği” iddiası var.. Peki nasıl çıkılacak bu mantık bozukluğunun içinden?

Yoksa herkesin ZERDÜŞT dinine girmesi midir istenen.. Ya da, şimdi yapılan gibi kadın-erkek karması sokaklarda satanist namazı kılmak mı?

Dün: “Operasyonlar dursun” diyenler 13 askeri katlettiler.. Bunun suçunu dahi Türkiye’ye yıkmaya çalışıyor Selahattin demirden, taştan beyinli oğlan..

Bu işler böyle gitmez.. Bana kalsa, Dindar Türkleri, dindar Kürtleri ayırırım ötekilerden.. Gönülleri PKK mı ister, KCK mı, yahutta tamamını içinde barındıran (Kandildekiler de dahil) BDP bünyesine lehimler, gidin haydi cehenneme kadar yolunuz var, derim..

Yukarda rumuzla saydığım ayrılıkçı zihniyet asla ve kat’a Türk’e hoş nazarla bakmıyorlar..

Bu ortak görüşlülerle istesek de beraber olamayız.. Çünkü fikren bozukturlar.. Bir Yahudi, bir hıristiyan, bir Çin komünistini, bir yamyamı severler, amma abdestli/namazlı Türk’ten nefret ederler..

Sahi şu elbirliği yaparak milletvekili seçtirdikleri Ertuğrul Kürkçü hangi meziyetinden dolayı rağbet buldu?. Halbuki o Kürkçü, Mahir Çayan ve arkadaşlarını satarak samanlığın samanına saklanmıştı..

Vallahi, Zerdüşt inancındaki gakkoş gakkoş yürüyen, emniyet amirine tokat atmaya kalkışan, CHP hariç, tüm Türk partilerine ilan-ı harp eden kadınlarla ben bir arada bulunmak istemem.. Binlerce daha da fazla çok değerli Kürt dostlarım, kardeşlerim, arkadaşlarım var.. Ben onları severim, onlar beni.. Çünkü aynı Allah’a inanıyoruz..

Ve son sözüm:

BDP, PKK’nın KCK’nın tâ kendisi ve siyasi yapılanmasıdır..

Şeytan tırpanı ile biçtiniz başakları

Nasıl, keyfoldunuz mu ey APO uşakları

Kırdığınız destinin bedeli ağır olur

Hesaba hazırlanın ey ZERDÜŞT eşekleri.