Yanlışlık ‘bir’ yerde mi?
Diyarbakır’ın Silvan ilçesindeki ‘kırsal alan’da meydana gelen terör saldırısı “bir yerlerde” yanlışlar yapıldığını da gösteriyor. Saldırı sonrası şehit olanlara Allah rahmet etsin, yakınlarına da sabırlar versin. Böyle hadiselerden sonra “Ateş düştüğü yeri yakar” denir; ama terör saldırıları sadece düştüğü yeri yakmakla kalmıyor, bütün ülkeyi yangın yerine çeviriyor.
Elbette can alıcı terör saldırıları sonrasında asıl konuşması gereken ‘uzman’lardır, ama uzman olmayan kişiler olarak bizim de dikkatimizi çeken bazı noktalar oluyor. Çünkü bazı ‘uzman’ların beyanları, hakikati ortaya çıkarmaktan ziyade klişeleşmiş sloganları kullanmaktan öteye gitmiyor. Yine ifade etmek gerekir ki, törere karşı konuşmaktan ziyade ‘iş’ yapmak lâzım. 70 milyonun konuşmasına bedel, 7 bin ‘uzman’ bu konuda çalışsa muhtemeldir ki daha iyi netice alınır.
Silvan’daki terör saldırısının duyulmasından itibaren birbirini yalanlayan çeşitli açıklamalar yapıldı. Türkiye’yi idare edenlerin açıklamalarında da duyanları ikna edici bir tutarlılık yoktu. Resmî açıklamaya göre askerlerimiz çatışmanın yaşandığı ormanda çıkan yangın neticesi ‘yanarak’ şehit olmuştu. Sonrasında çatışmanın yaşandığı bölgenin fotoğrafları ortaya çıktı ve bölgedeki ormanlık alanın “yangın çıkabilecek seviyede bir ormanlık olmadığı” akla geldi. Bu defa, “Yangın ağaçların yanmasıyla değil, insan boyu yüksekliğindeki ‘ot’ların tutuşmasıyla çıktı” denildi. Tabiî ki bölgeyi bilmeyenler için bu beyanlara inanmaktan başka yapabilecekleri bir şey yoktu. Ancak bu beyanlar da insanları ikna etmedi. Pazar günkü gazetelerde (17 Temmuz 2011) yer alan “çatışma yeri”yle ilgili fotoğraflar şüpheleri biraz daha arttırdı. Radikal, Bugün, Star, Zaman, Sabah, Vatan gibi gazeteler başta olmak üzere neredeyse tamamında “ihmal”in fotoğrafları vardı.
Tekrarlayalım: Ya anlatılanlar, açıklamalar ve ‘haber’ler yanlış; ya da fotoğraflarda hile var. Fotoğraflarda ‘hile’ olması daha uzak bir ihtimal olduğuna göre, çatışma öncesi ve sonrasında yaşananlar ayrıntılarıyla kamuoyu ile paylaşılmıyor demektir. Mesela, gazetelerdeki haberlere göre çatışmadan bir iki gün önce “göreve çıkan” askerlerin çektiği fotoğrafları “Facebook”a yükledikleri ifade edilmiş. Bu doğru bir hareket mi? “Eksik tedbir” mi söz konusu?
Yine fotoğraflara bakılırsa “boyu aşan ot”lara pek rastlanmıyor. Yoksa o otlar “Yandı bitti kül oldu” mu? Hem, çatışmanın yaşandığı bölgenin çok kısa bir zamanda “yol geçen hanı”na dönmesi normal mi? Çatışmanın yaşandığı bölgeye sadece gazeteciler değil, çocuklar da gitmiş. Üstelik, ‘hatıra fotoğrafı’ da çektirmişler. (Sabah, Star ve pek çok gazete. 17 Temmuz 2011)
Çatışma ile ilgili olarak ‘soruşturma açıldığı’ da ifade ediliyor. Peki, bunun için bölgeden gerekli ‘nümune’ler alınabildi mi? Ya da geride bunda ‘nümune’ bırakmak normal midir? Soruşturma için oradaki bütün boş kovanların, yanmış malzemelerin dahi toplanması gerekmez miydi? Dikkat edelim, ‘uzman’ edasıyla “Toplanmalıydı!” demiyor, yetkililere soruyor ve cevabını da bekliyoruz.
Belki bütün bu ihmallerin bir faydası olur da sonraki ihmallere fırsat verilmez. Bir çatışma alanında yaşananların görüntü ve fotoğrafları belki de ilk defa bu kadar erken kamuoyu ile paylaşılmış oldu. Çatışma alanının köye yakın olması belki bunda etkili oldu. Böylece, söylenenler ile yaşananlar arasında uçurum olduğu fotoğraflarla kayıt altına alınmış da oldu. Yoksa bütün bunlar da ‘oyun’un bir parçası mı? Türkiye’yi idare edenler çok dikkat etmeli, felâkete adım atmamalı vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.