AK Partili Üskül’ün “hoşgörü” anlayışı!
Malum; bir zamandır “AK Partili” Zafer üskül’le ilgileniyorum.
Daha doğrusu, üskül’ün Meclis’e taşındığı, hatta İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığına getirildiği günden bugüne partisine ve liderine verdiği “zararları” sıralamak suretiyle, bu tür “vitrin” operasyonlarının sıkıntılarına dikkat çekiyorum.
üskül gibi zatlar, AK Partilileri, ehlileştirilmeleri gereken (tabir kendisine ait) yaratıklar (bu tabir de ondan!) olarak değerlendiriyorlar.
Mesela, buyurun size üskül’den:
“Ben orada olmasam yerime daha iyi birisini mi koyacaklar? Benden öncekinin durumunu biliyorsunuz (AK Parti’nin devre dışı bıraktığı sakallılardan İnsan Hakları Komisyonu’nun kendisinden önceki Başkanı Mehmet Elkatmış’ı mı kast ediyor acaba?) Meselelere böyle dar çerçeveden bakmanızı anlamıyorum. Bazen, şeriatçılarla aynı refleksleri gösteriyorsunuz!”
Bunlar, üskül’ün bazı “akademisyen” dostlarından nakil...
Hadi diyelim ki bunlar söylenmedi;
Bütün bunları, kendisiyle uzun yıllar birlikte olmuş soldan çarklı akademisyenler, üskül’e zarar vermek için uydurdu…
Peki…Sayın Yavuz Donat da mı uyduruyor?
üskül adlı “AK Partili”, Donat’a yukarıdakilere fevkalade benzer laflar etmiş...
—Bünyede kimlerle uğraştığına…
—Şeriatçılarla nasıl mücadele ettiğine…
—Ve şeriatçıların ne türden bir kafaya sahip olduğuna dair, hem saçma sapan hem de amaçları gözler önüne sermesinden dolayı son derece faydalı lakırdılar!..
-
Bürokratik oligarşiyle mücadelenin öyle veya böyle “kalesi” hâline gelmiş olan AK Parti’ye ve liderine yönelik hücumların bir kısmı “içeriden” geliyor.
Birileri, arkasında sadece seçmen desteği olan AK Parti’nin bu güçten de mahrum olması için elinden geleni yapıyor.
üskül’ün çalışmalarını da, aksini düşünmeyi çok istememe rağmen maalesef bu çerçevede değerlendirmekten başka bir çare bulamıyorum.
—Bir AK Partili İnsan Hakları Komisyonu Başkanı, Doğan medyasının hedef gösterdiği dindarları “yok etmek” için özel çaba sarf edebiliyorsa…
—Doğan gazetelerinde, televizyonlarında yer verilen haberlerin doğruluğunu yanlışlığını araştırma ihtiyacı hissetmeksizin, hedefteki dindarların “en ağır cezaya çarptırılmaları”nı isteyebiliyorsa…
—Kompozisyon yarışmasında birincilik elde eden bir kızcağızın ödülünü almak için katıldığı törende, sırf başörtülü olmasından dolayı despot kamu görevlilerinin hakaretlerine uğramasına ilişkin bir soruya, “Şu anda bu konu gündemimizde yok” karşılığını verebiliyorsa…
Ve… Son günlerde üzerinde durduğumuz olay:
—Ankara’da düzenlenen “eşcinseller” toplantısına katılabiliyor, bununla da yetinmeyip kürsüye çıkabiliyor ve “farklı cinsel tercihlerin siyasi iktidarın teminatı altında bulunduğunu” dile getirebiliyorsa…
Benim elimden ne gelir? “Bu tür tavırların AK Parti tabanında büyük rahatsızlık oluşturacağını tahmin edemiyordur. AK Parti’nin temel yapısı itibariyle, homoseksüelliğe hoş bakmadığını bilemeyecek durumdadır” diyebilir miyim?
Hadi, dedim diyelim… O takdirde, üskül’ün zekasına ve unvanlarına hakaret etmiş olmaz mıyım?..
Efendim… Bütün bunları, Sayın üskül’le görüşmeyi denedik,
Lâkin çok ilginç… Arkadaşlarımızın sorularına “maksadına dair” endişeleri derinleştirici karşılıklar verdi, üskül…
İstediği toplantıya katılabileceğini, ayrımcılık yapılmasını hoş göremeyeceğini, VAKİT’in de “FARKLI yaşam tercihlerine”, “hoşgörüyle” bakmayı bir türlü öğrenemediğini filan söylemez mi!..
Ne günlere kaldık!.. “Homo”lara hoşgörüyle bakacakmışız!..
Fethullah Gülen Hocaefendi, şahsıyla özdeşleşen “Hoşgörü” kavramının bu tür “berbat meselelere” alet edilmesine çok üzülecektir, eminim!..
üSKüL’E SORULAR!..
Efendim… Birkaç gündür üskül’üntavırlarını ele alıyoruz ya… Bilhassa Sayın üskül’ün seçim bölgesi Mersin’den bol miktarda “mektup” geliyor…
Anlaşılan o ki; AK Parti teşkilatını da fena hâlde rahatsız eden bir “isim” olarak öne çıkmakta Zafer üskül…
Bu mektuplardan birini, olduğu gibi yansıtayım:
Sevgili Serdar Bey;
Sayın üskül ile ilgili son yazınız ilgimi çekti...
üskül’e bir ara şu soruları yöneltseniz ya da araştırsanız… Biz de gerçekleri öğrensek...
- Acaba kızını orta öğretimde din derslerine girmemesi için zorlamış mı?
- Acaba kızı okuduğu okulda din derslerine girmeyen tek kişi miydi?
- Acaba üskül bunu demokrat olduğu için mi yaptı yoksa...?
- Sayın üskül’ün kızı yıllar sonra sevgili babasının yakasını tutup bu şeriatçılarla işbirliği yapacaktın da beni niye din derslerine göndermedin diye hesap sordu mu?
Selam ve başarı dileklerimle...
-
Evet… Teşkilattan gelen mektuplardan birini olduğu gibi yansıttık.
Bundan sonraki mektuplara ise iki gün aradan sonra devam ederiz.
Sayın üskül’e cevap hazırlaması için koskoca 48 saat.
Burada yayımlanmak üzere cevap metni gönderebilir.
Bilemem, sıkça yaptığı üzere “kartel”e de gidebilir.
Tercih kendilerinindir!
Bize düşen, devam etmektir!..
—————DöNMENİN RUH HâLİ—————
Zafer üskül’ün “eşcinseller kulübündeki faaliyetlerine” değinmişken… “Benzeri” bir mevzu takıldı oltama!..
Vakitspor, Etimesgut Belediyesi’nin turnuvasında Doğan’ın Kanal D’sini 5-1 yenmişti…
Doğan’daki “malum dönme”,
Vakitspor’un İhlas’a yenilip, Kanal D’yi yenmesini değerlendirirken…
Kendisini ve aynı ortamı paylaştığı arkadaşlarını boş yere “kâfir” ilân etmiş!..
Bizimkilerin, İhlas’a karşı “müşfik” davrandıklarını yazmamdan, kişisel yorumlarıyla böyle bir sonuç çıkarmış!..
Acayip ruh hâli!..
İçindeki fırtınaları, mübarek Babasıyla, Annesine yüz eğdirmekten kaynaklanan sıkıntıları dışa vuruyor bu çocuk!..
Neyse; bir keresinde yaşlanıncaya kadar barlarda, meyhanelerde takılacağını…
Vakti geldiğinde ise, “eski çevresine DöNEBİLECEĞİNİ” yazmıştı!..
Dönme fiili, evet kötü çağrışımlar yapar…
Lâkin, her dönüş kötü değildir!..
Umarız, o yaşlara erebilir…
Ve umarız, bir kez daha dönebilir!..