BBG Evinde Cuma Namazı
Nehir kenarında oturup olanı biteni seyretme kararı alan pop-sosyolog Özkök, bugünlerde bir yarışma programının jüri üyesi olarak çıkıyor karşımıza. İnanın program hakkında fazla bir bilgim ve de fikrim yok. İnternete atılmış parçalardan gördüm. Ama şu son yıllarda alışkın olduğumuz formatlardan bir farkı yok gibi. Yırtmaya çalışan bir genç süklüm püklüm ayakta. Belli ki az evvel kendince bir yeteneğini sergilemiş. Otorite(!)lerin hakkında hüküm vermesini bekliyor. İnfazı onaylanacak idam mahkûmu gibi adeta. Sözler söyleniyor, yorumlar yapılıyor tam gitmek üzere genç adam, Bizim Pop sosyolog (yapım şirketinin saklamaya çalıştığı) bir gerçeği milyonlarca kişinin gözleri önüne getiriyor bir anda.. Yarışmacı Cuma namazı kılmak istiyor. Ama yarışma kuralları gereği kameralarla kaplı olan stüdyo-ev’den dışarı çıkması yasak. Bunu dert ettiğini gören Ertuğrul Özkök, herkesin gözünün içine baka baka buna neden izin verilmediğini sorguluyor. Yarışmanın sunucusu olan hanımefendi ise kuşkusuz şirketini savunmaya çalışıyor. Savunma şu; ev gibi dizayn edilmiş olan stüdyonun bir kısmını ibadet için ayırmışlar. Çocuklar isterse ibadetlerini burada yapabilirlermiş.. Dosya orada kapanıyor gibi olsa da yarışmacı çocuğun son sözü dikkatlerden kaçıyor.. Apar-topar ekrandan uzaklaştırılırken çocuk diyor ki; “evet ama Cuma namazı için cemaat gerekli. Evin bir odasında tek başına yapılan bir ibadet değil ki bu”..
¥
Kapitalist medya düzeninin inançlı insanların inançlarını masaya koyduğu acımasız bir dönemin tam da kalbindeyiz. Sistem, (aynı örnek üzerinden gidecek olursak) yarışmacı çocuğu şöhret-maneviyat ikileminde bırakan bir sistem. Bir yandan en azından haftada bir gün Cuma namazı kılmak isteyen bir genç ama bir yandan da “boşver bunları renkli dünyada namaza yer yok” anlayışının empoze edildiği bir atmosfer. İşin sonunda ne olacağını görseydi o genç eminim kendisine Cuma namazı izni verilmediği gün yarışmayı bırakıp kaçardı. O yarışmaların ortaya çıkardığı ve kullanıp kullanıp kenara fırlattığı sahte şöhretler nerede şimdi? Söyleyeyim size, her biri bir camide, geçmiş günahlarının affı için Allah’a yalvarıyor. Hayra vesile olmak üzeresin Pop Sosyolog.. Bakalım bu hayırlı çıkışların, senin de geçmiş günahlarının bağışlanmasını sağlayacak mı?
PANPİŞ
Bedeninin teşhiri üzerinden para kazanan bir kadının, sosyal ağ üzerinde sattığı resimleri konuşuyor insanlar. Adını çoğu kişinin (artık ve de bu vesileyle) bildiği ancak hangi tür müzikle ilgilendiğini bilmediği bir kadından söz ediyoruz. Değil şarkılarından birinin adını ne tür şarkı okuduğunu bile bilene rastlamadım henüz. Ama maşallah her tür pozisyondan çektiği resimlere hakimiz.. Geçenlerde kendini siyasi yorumcu olarak yutturan bir arkadaşın programında masanın üzerinde tepinirken gördüm o kadını.
¥
Merak ediyorum, sosyal ağlar ya da böyle televizyon programları kullanarak yapılan pazarlamaların, bir tür filtrelemesi yok mudur? Örneğin kırmızı noktalı filmler özel uyarılarla gece geç saatlerde verilirdi eskiden. Artık sadece paralı platformlarda sunuluyor. Oysa bu resimlere “uyarı” olmaksızın erişilebiliyor. Mesela internette bazı siteler, pornografik yayın yapıyor gerekçesiyle kapalı. Twitter’ı kapatsınlar demiyorum ama böylesine kolay ulaşılabilir bir yerde bu işin yapılmasının bir yasal müeyyidesi olmalı.. Ya da en azından, bu türlü bir organizasyonda, ticari bir ilişki varsa, bunun vergilendirilmesi gerekmez mi? Vergi hukukuna göre kazancın meşru ya da gayri meşru yolla yapılıyor olması vergilendirilmesini engellemiyor. Ticari bir ilişki yoksa ne var? Kalın sağlıcakla.