Norveçli Anders Trabzonlu Ogün
Tüm dünya Norveç’te 100’e yakın insanın canını alan Anders Behring Breivik’i konuşuyor.
Türkiye’de ve İslam aleminde kanaat önderleri haklı olarak Avrupa’nın İslam düşmanlığını körükleyen atmosferini sorguluyor.
İnsanları nefret ortamında büyütürseniz nefret suçları işlemeleri kaçınılmaz hale geliyor.
2’nci Dünya Savaşı öncesi nefretin asıl hedefi Yahudilerdi, bugün Müslümanlar.
Breivik, 10 yıl önce başta müslümanlar olmak üzere tüm yabancıları hedef alan bir Haçlı örgütlenmesine katıldığını anlatıyor.
O zamanlar 22 yaşındaymış sadece.
Avrupa çapında gerçekten böyle bir örgütlenme var mı bilmiyorum ama bu olasılığı gözardı etmemek gerektiğine inanıyorum.
Nefret insanların ruhunda, zihninde bir fidan gibi yetiştirilebiliyor.
Bu bazen Norveçli Anders oluyor, bazen Trabzonlu Ogün, bazen Malatyalı Mehmet Ali Ağca...
Kendi gibi giyinmeyen, düşünmeyen, ibadet etmeyen, yaşamayan herkesi Öteki’leştirmek, nefret objesi yapmak kimi uzmanların işi.
Bu çocuklar bazen Abdi İpekçi’yi, bazen Hrant Dink’i öldürmekle vatana, millete hizmet edeceklerine inandırılarak bir çeşit haçlı görevine gönderiliyor.
Bu uğurda bazen bir yaz kampındaki onlarca solcu genç hedef oluyor, bazen bir müzeyi ziyarete gidecek çocuklar.
Bu eylemlerin tek amacı var, tek tip bir toplumda iktidarı elde tutmak.
Bu toplum hayali bazen yabancılar ve müslümanlardan arındırılmış bir Norveç, bazen müslümanları iktidardan uzaklaştırıp steril bir din yaratılmak istenilen Türkiye olabiliyor.
Bazen de hıristiyan müslümanların Türkiye’de dini değiştireceğine inanan cahil gençler ellerine bıçak verilerek katliama gönderiliyor.
Hedef tek, insanların yüreğine korku salıp gönüllerince bir iktidarın yolunu açmak.
Bu Norveç’te beyaz ırkın ve hıristiyanlığın üstünlüğüne inanan Haçlılık, Türkiye’de ise kökten laikliğin üstünlüğüne inanan darbecilik oluyor.
Aslolanın en yüce değerin insan olduğuna, aralarındaki renk, inanç ve yaşam farklılıklarının düşmanlık değil de, zenginlik kaynağı olduğuna inanan kuşaklar yetiştirmek.
Nefret atmosferi Avrupa’da yoğun ama üzerine bomba bağlayıp çarşılara dalan ve kendinden farklı biçimde inanan müminleri öldürmekten kaçınmayan müslüman aleminde daha az güçlü değil.
Norveç’in gelişmiş bir Batı ülkesi olması buradaki suçu başka bir boyuta geçiriyor ve insanı şoke ediyor.
Ancak Norveç’i kınarken hemen yanıbaşımızdaki Irak’ta gerçekleşen katliamları görmezden gelmemek şartıyla.
Norveç kadar Irak’ı da sorgularsak daha iyi bir dünya kurulmasına katkıda bulunmuş oluruz.
Tayfur Havutçu çetesi!
Beşiktaşlı yönetici Serdar Adalı ve Tayfur Havutçu özel yetkili savcının talebiyle, özel yetkili mahkeme tarafından tutuklandı.
Demek ki, ikisine atfedilen suçlar şike yapmaktan ibaret değil.
Bu iki ismin eli silahlı bir organize suç örgütünün üyesi olması lazım, aksi halde mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekirdi.
Savcı, bu örgütün suç aletlerini ve bugüne kadar gerçekleştirdikleri eylemleri iddianamede açıklar herhalde.
Vur derken öldürmek
Asmalımescit sokaklara taşan ünlü bir gece mekanı olmuştu.
Ama her yerde olduğu gibi, burada da ölçü kaçırıldı, yolu buralara düşenlere geçecek bir alan bırakılmadı.
Meyhanelerin sokağı işgaline tanık olmuştuk.
Her türlü kaçak inşaata izin veren Beyoğlu Belediyesi, Asmalımescit’i düzenlemeye karar verdi.
Beyoğlu’nun Kadir Topbaş sonrası halini görmek için 10 dakikalık bir yürüyüş yeter.
Belediye harekete geçti ama yine ölçüsüz biçimde...
Bu kez yasal izni olanların masaları bile kaldırılmış.
Bir fırça nelere kadir...
Başkan, Erdoğan bir gezisinde kaçak katları fark ederse ne yapacaksın, merak ediyorum doğrusu...