Norveç canavarı Anders ve medyatik kamuflaj
Başta Avrupa ve ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerde insanlar büyük bir bunalımın eşiğinde. Kimi ölmek, kimisi de öldürmek için yeni yeni metodlar, yollar arıyor!
Bediüzzaman da diyor ki: “Avrupa’nın medeniyeti fazîlet ve hüda üstüne tesis edilmediğinden, belki heves ve heva, rekabet ve tahakküm üzerine binâ edildiğinden; şimdiye kadar medeniyetin seyyiâtı hasenatına galebe edip ihtilâlci komitelerle kurtlaşmış bir ağaç hükmüne girdiği cihetle; Asya medeniyetinin galebesine kuvvetli bir medar, bir delil hükmündedir. Ve az vakitte galebe edecektir.” 1
Ne var ki, Avrupa, bugüne kadar teknik, haberleşme, maddî imkân ve teknolojinin gücü ile bu yönlerini gizliyor. Ayrıca, bazı zihinleri iğfal ederek, kendi hayat felsefesi doğrultusunda şartlandırıyor.
Bugün ise, gerek ferdî, gerek âilevî, gerekse sosyal hastalıklar ve zaaflar öylesine boyutlar kazanmış ki, örtmeye teknik imkânları dahi yetmiyor.
Ancak, Batılılar, inat ve gururları yüzünden bunu görmüyor, itiraf edemiyor! Hâlâ “medyatik” oyunlarla kendilerini kandırıyorlar. Bilhassa beynelmilel fesat şebekeleri, İslâm ülkelerindeki Müslümanların perişan hâlini sık sık ekranlara, gazete ve dergi sayfalarına aktararak insanları yanıltıyorlar. Müslüman coğrafyalarda yaşayan gayr-ı müslim veya ateistlerin ahlâk ve davranışlarını da Müslümanlıktan kaynaklanıyor gibi göstererek, İslâmiyete olan teveccühleri kırmak istemeleri gözlerden kaçmıyor.
Batı kendisini hasta kabul etmiyor. Şimdilik elindeki teknoloji ile kendisini oyalıyor. Başkalarıyla karşılaştırmasını da maddeperest bakışla yapıyor ve yanılıyor. Fakat, insanlığı uzun süre aldatmak mümkün değildir. Bu cazibedar kamufle araçları da miadını doldurmak üzere.
Böylece Batı insanı, medyanın bombardımanı altında, gerçeği bulamıyor, en azından kıyaslayamıyor! Hele, bir kısım İslâm ülkelerinde yaşanan menfî hâdiseleri duyunca, bütün bütün aleyhte şartlanıyor ve İslâmiyet öyle zannediliyor!
“Eğer biz İslâmiyetin güzel ahlâkını hâl ve hareketlerimizle gösterebilsek, sâir dinlerin tâbileri de grup grup İslâmiyete koşacaklardır” hakikati, mutlak bir realite olarak kendisini gösteriyor.
Dipnot: 1-Tarihçe-i Hayat, s. 83.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.