Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Kerbelâ ve “Aşkın Şehidi” Romanı

Kerbelâ ve “Aşkın Şehidi” Romanı

Vukû bulduğu günden itibaren İslam dünyasında büyük yankılar uyandıran 2 trajedi (Hallac-ı Mansur ve Hz. Hüseyin’in şehâdetleri), edebiyatta çok işlenmiştir. Özellikle Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilmesi (10.10.680), başlı başına bir edebî gelenek doğurmuştur.
“Maktel-i Hüseyin” olarak adlandırılan bu edebî geleneğin ilk eseri Ebû Minhef (Ö. 774) tarafından Kitâbu Makteli’l-Hüseyn adıyla Arapça yazıldı. Türk edebiyatında yazılan ilk Maktel-i Hüseyn, Kastamonulu Şâzî’nin Miladi 1361’de yazdığı eserdir. Fars edebiyatındaki ilk Maktel-i Hüseyn, Hüseyin Vâ’iz Kâşifî (Ö. 1505) tarafından yazılan Ravzatu’ş-Şühedâ’dır.
Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında, bunlardan başka pek çok Maktel-i Hüseyin’ler yazılmıştır. Tabii, bunlardan en meşhuru Fuzûlî’nin Hadîkatü’s-Sü’edâ’sıdır. Bu konuda, en son yapılan ilmî yayın, Şeyma Güngör’ün Hadikatü’s-Sü’edâ yayınıdır (1987).
Türk edebiyatında, konuyu işleyen son eser 2011 yılı baharında yayımlandı. Ahmet Turgut, Kerbelâ trajedisini Aşkın Şehidi adıyla romanlaştırdı.
Bu tür olayların roman tekniğiyle anlatılması, içinde bazı tehlikeleri de barındırır. Alman araştırmacı F. Wüstenfeld, 1883’te yayınladığı Ebû Minhef çalışmasını Arap Dünyasından Bir Roman başlığıyla neşretmiş. Ahmet Ateş, İslam Ansiklopedisine yazdığı Huseyn maddesinde, Kerbelâ vak’asının “biraz romanlaştırıldığı”nı ifade etmektedir.
Manzum Maktel-i Hüseyin’ler için “mesnevi” terimi çok rahat kullanılırken, mensur makteller için, görüldüğü gibi “roman” terimi kullanılmaktadır.
Ahmet Turgut, bu tarihî çizginin takipçisi olarak çıkıyor karşımıza. Romanın ana yapısı, “Medine’den göç, Mekke hayatı, Kûfe’ye göç ve Kerbelâ’da şehit edilme” olaylarına dayanmaktadır.
Yazar, şüphesiz eski eserlerden istifade etmiştir fakat modern roman tekniğinin el verdiği ölçüde... Meselâ Fuzûlî’de, periler serdarı Za’fer’in Hz. Hüseyin’e yardım için gelmesi, Aşkın Şehidi’nde yoktur. Çünkü bu tür olağanüstülükler, modern roman tekniğine uymaz.
Ahmet Turgut, romanının her aşamasında, Hz. Hüseyin merkezli bir erdem ve iman sorgulaması sergilemektedir. Her sahne değişiminde, önce Hz. Hüseyin Kur’an’dan ayetlerle, Hz. Muhammed’den örneklerle ve peygamberler tarihinden ibretlerle olayı yorumlar; sonra da etrafında bulunanlar aynı yöntemle olayı sorgular. Bunlardan bazıları monolog, bazıları da diyalog tekniği ile ifade edilmiştir.
Şüphesiz Kerbelâ vak’asının en trajik sahnesi Hz. Hüseyin’in şehâdeti sahnesidir. Yazar, bu sahneyi, trajik boyutuyla başarılı bir şekilde ele almıştır. Bu sahnede, trajedi sadece Hz. Hüseyin gibi bir şahsiyetin şehit edilmesi değil, İslâmiyet’in iktidar kavgası gibi basit bir olaya araç edilmesidir. Yazar, eserinde bu kısmı vurgulayarak öne çıkarmıştır.
Kerbelâ’daki vahim olaylardan birisi de, yazar tarafından başarılı bir anlatım ve kurguyla verilen Yezid’in askerlerinin de Hz. Hüseyin arkasında namaz kılmalarıdır. Bu askerler, Hz. Hüseyin’in maiyetindekileri bir damla suya muhtaç edecekler ve nihayetinde Peygamber torununu şehit edeceklerdir. 10 Muharrem 61 (10 Ekim 680) günü şehit edecekleri imamın arkasında namaz kılmak... İnsanlığın bir daha yaşamak istemeyeceği bir durum olsa gerek.
Kûfelilerin ihaneti, suikast teşebbüsleri, iftiralar, ihanetler... Bunun yanında ilkeli duruşlar, fedâkârlıklar, erdemli tavırlar, kahramanlıklar...
Aşkın Şehidi, sadece dinler tarihinden bir kesit veren bir kitap değil, aynı zamanda beşerî his ve hasletlerin yansıtıldığı bir roman.
Fuzûlî, eserinde Kerbelâ vak’asını yazanın zamanın şerefine nail olacağını “Tahrîr idenlere şeref-i rûzgârdur” mısraıyla dile getirir. Ahmet Turgut da bu romanıyla inşallah “zamanın şerefi”ne nail olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi