“Geleceğimizin Diyanet’i daha farklı kurulabilir”
Her gün devasa ama bazen bereketli bazen da tuhaf hâdiselerin vukubulduğu bir zaman diliminden geçiyoruz. Oynamaz denilen kayaların yerinden oynadığı, ‘dünyanın utancı’ veya ‘asrın ayıbı’ diyebileceğimiz milyonlarca insanın açlıkla pençeleştiği, Türkiye’nin hamdolsun tüm kurum ve kesimleriyle ‘infak’ ve ‘hayır’ yarışına girdiği, şehit haberleriyle üzüldüğümüz ama tünelin ucundaki ışığı da fark ettiğimiz zor ama tarihi bir süreç...
Böyle zamanlarda gündemden kopmak yahut günlük hâdiselerin seline teslim olmadan ‘asıl gündem’i yakalamak çok zor. Hele bu kadar her yerden haber ve bilgi fışkıran bir devirde ‘hikmet’li bir yoldan emin adımlarla ilerlemek imrenilecek ve saygı duyulacak bir maharet.
Bu mahareti, aylık İrfan Mektebi dergisi 57 aydır sessiz sedasız sergiliyor ve on binleri aşkın okur kitlesine bu ‘hikmetli mektep’te kurduğu ‘ilim meclisleri’ ile çok kıymetli hizmetler sunuyor. (İrfan Mektebi irtibat: 0212 6715180)
Ağustos sayısını elime aldığımda ‘ilk defa’ Diyanet İşleri Başkanı’nı bir dergi kapağında ve yazının başındaki manşetle birlikte gördüm. Merakla dergideki mülâkatı okuduğumda ‘kısa ama öz’ denilebilecek ve fakat mühim mesajların verildiği bir metinle karşılaştım.
Mülâkattan bazı bölümleri nakletmeden önce bir hususun altını çizmek istiyorum: “Nereden nereye geldik?” diyenlerle bugünlerde çokça karşılaşıyoruz. Bir Diyanet İşleri Başkanı’nın milletin gönlünde yer bulması ve on yıllardır milletin iman selâmeti için hizmet etmiş cemiyetlerle bütünleşmesi ciddi bir normalleşme alâmetidir. Geleceğe ümitle bakmamız için yeterli bir sebeptir. Bu memlekette Diyanet, çok mühim birkaç kurumdan birisidir. Şayet bir Diyanet reisi memleketten ve milletten kopuksa -olduğu vakitleri çok iyi biliyoruz- o memleketin üzerine fitne, nifak ve felâket bulutları çökmüş demektir. Hamdolsun o günler gerilerde kaldı. Başlıktaki cümle bile hayırlı bir arayışın ifadesi. Şimdi el birliği ile bu arayışa kuvvet verme vakti.
İrfan Mektebi’nin kapağa taşıdığı mülâkata gelelim şimdi. Başkan Mehmet Görmez, Diyanet’in geleceği ile alakalı bir soruya lâfı hiç eğip bükmeden şu cevabı vermiş: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın milletimizin güven ve teveccühüne mazhar olduğu doğrudur. Ancak her hizmetini bir mazhariyet ve teveccühe layık bir şekilde yerine getirdiğini söyleyemem. Her hizmetimizi yeniden gözden geçirmek, her iş kalemini yeniden almak en büyük arzumuzdur. Camilerimizde verdiğimiz hizmetlerin pek çok kusuru olduğunu biliyoruz. Vaaz ve irşad dilimizin eskidiğinin farkındayız. Çocuklara, gençlere, ailelere ulaşacak yollarımızın azaldığını görüyoruz. Kürsülerde verdiğimiz bilgiler eksik, dilimiz ve üslubumuz yeniden gözden geçirilmeyi gerektiriyor.”
Son yıllarda yeniden hareketlenen yaz Kur’ân kursları, ‘öğretmen profilli imamlar’la olması gereken mevkii kazanıyor; Başkan’ın ifadelerini okuyalım: “Yaz Kur’ân Kursları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın en önemli hizmetlerindendir. Zira her bölgeden her kesimden çocuklarımız iki ay boyunca mabet ortamlarında Mihrap, Minber, Cami, Minare ikliminde Kur’ân ile tanışıyor. Hz. Peygamber’in hayatı ile birlikte temel dini bilgiler alıyor. Okullarda din öğretimi var; ancak din eğitimi yok. Çocuklarımız bu kurslarda ilk defa din eğitimi alarak abdest almayı, namaz kılmayı öğreniyorlar. Bunun yanında iyi bir insan iyi bir evlat olmanın yollarını pekiştiriyorlar. Camiler çok zamanlı kurs sistemi ile bu hizmeti yaygınlaştıracaklar.”
Israrla ve inatla bazı kesimlerin görmezden geldiği, önüne perdeler koyduğu ama bir asırdır milyonların imanını kurtaran, Kur’ân ve sünnetle irtibatını kuran Risâle-i Nur ile alâkalı Başkan’ın şu ifadeleri dikkatle okunup altı çizilmeli: “Modern zamanlarda iman hakikatlerini anlatmak ve insanın anlayabileceği bir dil ve üslup ile anlaşılabilir kılmak güçleşmiştir. Kur’ân’ın ayetlerini Kâinatın ayetleri ile yoğurmalı din ile müsbet ilimi telif etmek başka bir ifade ile müsbet ilim dediğimiz şeyler ilahi Kanunların bir parçası olduğunu anlatmak, akıl ile Vahy arasına gerilen perdeleri kaldırmak herkesin kârı değildir. İşte İman tarihimizin en zor zamanlarında Risale-i Nur bunu gerçekleştirmiştir. Hem de milletimizin bir değeri olarak ortaya çıkmıştır.”
“İslâm dünyasının bir âlim sorunu olduğuna inanıyorum.” Diyen Başkan Mehmet Görmez’in bu dönemdeki en mühim hizmetlerinden birisi de İslâm İlimleri Fakültesi olacak. Bu fakülteye olan ihtiyacı şöyle ifade etmiş Görmez Hoca: “Hem geçmiş mirası geleceğe taşımakta, hem de İslâm’ı asrın idrakine sunma konusunda, meydan okumalara karşı koymada ilmi bir yetersizlikle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Bugün bütün dünyaya İslâm Âlimi yetiştiren Ezher, Medine İslâm Üniversitesi, Pakistan İslâmabad İslâm Üniversitesi, Malezya İslâm Üniversitesi gibi önemli kurumlar yetmemeye başladı. İstanbul’da uluslar arası nitelikte bir İslâm Üniversitesine ihtiyaç var. Bu fakültenin bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.”
Mülâkatın tamamı ve pek çok hikmet-marifet dersi için İrfan Mektebi’ni temin etmelisiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.