Müslümanların Ümitlerini Kırmak mı?
Müslüman kesim içindeki yaygın büyük günahları, isyanları, tuğyanları, açıkta işlenen fısk ve fücurları tenkit etmek, halkı bunlardan vaz geçmeye, toplumu ıslaha çağırmak, böyle giderse üzerimize azap iner demek ümit kırmak değildir.
Müslümanların uyarılması, bilgilendirilmesi farzdır.
Evin alt katında yangın çıkmış... En üst kattakilerin haberi yok... Onlar oturmuşlar, dinî sohbet yapıyorlar... Rahatları bozulmasın, ümitleri kırılmasın, tedirgin olmasınlar diye onları uyandırmamak, yanmalarına sebebiyet verebilir.
Onlara "Evin alt katında (veya diğer katlarında) yangın çıktı!.." haberini avaz avaz vermek gerekir.
Yangın çıkmış, sel yaklaşıyor, deprem alametleri başlamış... Böyle bir durumda edebiyat yapılmaz.
Mesela selin yaklaştığı şu üslupla haber verilmez:
"Ey ahali!.. Göklerde bulutlar bembeyaz pamuk yığınları gibiydi... Bulutların arasından mavi gök yüzü görünüyor, güneşin altın ziyaları saçılıyordu. Kırlarda kuşlar, koyunlar otluyor, kuzular hopluyordu... Çobanlar ve köpekleri sürüyü gözetiyorlardı. Arılar vızıldıyor, çiçek usarelerini toplayarak kovanlardaki peteklerde bal yapıyorlardı. O yörenin balları nefistir... Leylekler, kırlangıçlar... Sonra soğuk bir rüzgar esmeye başladı, bulutların rengi beyazdan siyaha dönüştü. Şimşekler çaktı. Bir yere yıldırım düştü ve ardından ansızın bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. Sokaklarda, yamaçlarda seylâbeler ağlaşıyor... Ufuk yaklaşıyor yaklaşıyor... Küçük sular birleşti, büyük sular oluştu... Sonunda azgın bir sel meydana geldi... Sel deyince aklıma şu geldi... Falan filan..."
Evet yaklaşan azgın sel böyle haber verilmez. "Ey ahali sel yaklaşıyor... Kaçın kaçın kaçın!... Canınızı, çoluk çocuğunuzu kurtarın!.." diye bağırılır, uyarılır.
Bugün Türkiye günah-ı kebair (büyük günah), yaygın ve açık fısk ve fücur, isyan ve tuğyan sellerinin tehdidi altındadır.
Toplum yangın tehdidi karşısındadır.
Kur'anın, Sünnetin, Şeriatın yap dedikleri büyük ölçüde yapılmamakta, yapma dedikleri büyük ölçüde yapılmaktadır.
Namaz ve cemaat terk edilmiştir.
Hele şu yaz aylarında bir kısım kadınlar ve kızlar, ölçüsüz şekilde açılıp saçılmıştır.
Fuhuş çok yaygın ve yoğundur.
Uyuşturucu 10 yaşındaki çocuklara kadar inmiştir.
Lüks ve israf genelleşmiştir.
Bir kısım fakirler sefalet içinde inleyip kıvranırken bir kısım zenginler Firavunca israf etmekte, Nemrutça lüks hayat sürmektedir.
Ümmet-i Muhammed darmadağın olmuş, Ümmet birliğinin yerine hizip, fırka ve cemaat asabiyeti hakim olmuştur.
Sodomlaşan Gomoreleşen ülkemizde genel yangınlar ortalığı kasıp kavurmaktadır. Günah her zaman olur ama bugün günahlar yaygın, yoğun, genel ve açık hale gelmiştir.
Deccaliyat, Süfyanilik, Tağutluk ülkemizi bir Günahistan'a çevirmiştir.
Dindar yetişmesinler diye küçük çocuklarımıza özel din ve Kur'an dersleri verilmesi bile yasaktır.
Dindar Müslüman hanım avukat adliye binasına ve duruşma salonuna başörtüsüyle giremiyor ama TC resmi vesikasıyla KDV'li fuhuş yapmak yasal ve serbesttir.
Mânevî, ahlakî, sosyal, kültürel yangınlar bildiğimiz ateşli ve alevli yangınlara benzemez. Onların ateşi, dumanı, yakışı başkadır.
Mânevî yangınlar halkın ve gençliğin bir kısmının imanını, ebedî saadetini yakar.
Aman ümitler kırılmasın, aman huzurlar bozulmasın, aman kimse tedirgin olmasın, aman derin gaflet uykusundan uyanmasınlar diyerek halk uyarılmazsa ona iyilik değil, kötülük yapılmış, ihanet edilmiş olur.
Bazı islamî hizipler ve fırkalar dış ülkelerde Kur'an kursları, kolejler açmışlar, hayır işleri yapıyor...
Onların bu hizmetleri, Türkiye'deki yangınları görmemize engel teşkil etmemelidir.
"Sen bizim hizmetlerimizi görmüyorsun, bizi övmüyorsun, bizim başımızdaki çok ama çok muhterem zatı medh etmiyorsun, ümit kırıcı şeyler söylüyorsun..." yollu sızıltılar ve dırıltılar yersizdir.
Çok cüz'î, çok nâçiz, etkisiz de olsa bir tür emr-i mâruf ve nehy-i münker hizmeti yaptığım kanaatindeyim. Binaenaleyh:
* Tashih-i itikad,
* Beş vakit namazın kılınması,
* Erkeklerin günlük farz namazları cemaatle kılması,
* Zekatın Kur'ana, Sünnete, fıkha, şeriata uygun şekilde verilmesi ve sarf edilmesi,
* Müslümanların tek bir Ümmet olması,
* Lüks, israf ve sefahatin kötülenmesi,
* En büyük alçaklık ve hıyanet olan din sömürüsünün önlenmesi,
* Tesettür-i nisvan,
* Emr-i mâruf ve nehy-i münker farzının eda edilmesi... ve bunlara benzer hayatî konularda eskisi gibi yazmaya devam edeceğim.
Memlekette yangın var, sel ve tufan tehlikesi var, azap inmesine yol açan günah ve kötülükler yaygın ve açık hale gelmiş, susamam. Yangın büyük. Söndürmek için, taşıyabileceğim kadar, bir kova su döksem vazifemi yapmış olmam ve yeterli olmaz ama hiç olmazsa minicik bir hizmet yapmış olurum.
*(İkinci yazı)
Gerçek İslam Mektepleri
KURTULUŞ islâmî eğitimle, İslamî mekteple olur. Vesâyet düzeninin okullarıyla biz Müslümanlar izzete değil, zillete gideriz.
Türkiye'de şu anda 100 bin cami olduğunu farz edelim. On senede bunların sayısını 200 bine çıkartsak yine hiçbir şey değişmez.
Camilere ipekli halı sersek yine zillet.
Minarelerden 150 desibel şiddetinde ezan okutsak yine kurtuluş olmaz.
Camileri klima ve soğuk su cihazı, kalorifer, vantilatör, kameralı güvenlik sistemi ile donatsak yine kurtulamayız.
İlle de eğitim, ille de mektep, ille de vasıflı, güçlü ve üstün Müslüman yetiştirmek.
500 küsur İmam-Hatip okulu var ya...
Onlar gerçek mânada İslam mektebi değildir.
İslam mektebinde bütün öğrenciler vakit namazları mektebin camiinde, mektebin imamının ardında cemaatle kılar. Bin kişilik okulda bir tek bînamaz bile olmaz.
Gerçek İslam mektebi Kur'ana ve Sünnete dayanan sahih ve temiz İslam inancını öğretir.
Bugün Türkiye'de, vaktiyle Bulgaristan'da hizmet vermiş olan Şumnu Nüvvab medresesi ayarında bir tek gerçek din okulu yoktur.
İslam mektebinde resmî ideoloji din gibi okutulmaz.
İslam mektebinde doğru dürüst Türkçe okutulur.
İslam mektebinde Arapça ve İngilizce mükemmel şekilde öğretilir.
İslam mektebinde öğrencilere bilgi ve kültürün yanında ahlak ve karakter terbiyesi verilir.
İslam mektebinde estetik ve sanat kültürü verilir.
Müslümanların açtığı özel okullar yok mu?
Var ama vesayet rejimi ağır baskılar yapıyor, tam ve gerçek İslam eğitimi vermeyeceksin, Atatürkçü eğitim yapacaksın diyor.
Gerçek İslam mektebinde ehliyetli din ve Kur'an dersi hocaları derse sarıklı ve cübbeli olarak girer.
Gerçek İslam mektepleri muhtelit (kız erkek karışık) olmaz. Erkekler için ayrı, kızlar için ayrı İslam mektepleri olur.
Gerçek İslam mekteplerinin öğrencilerinin bazısı daha lisedeyken kitap, makale yazmaya başlar, sanat ve kültür ürünü verir.
Türkiye Müslümanlarının gerçek İslam mektepleri kuracak niyeti, iradesi, kültürü var mıdır?