Ağustosun ikinci haftasına Türkiye huzur içinde giriyor. Askerin millî irade ile barışması, ferahlık oluşturdu. Birleşik Amerika’ya bile sıçrayan ekonomik dalga, inşallah Türkiye’ye teğet bile geçmeyecek. Ansızın refah devleti olup İngiltere’yi sollamak hevesindeki İrlanda ile ondan önce Avrupa Birliği ve NATO’yu küçümseyen ufak İzlanda zaten kriz batağına bulaşmıştı.
Eğlenmeye biz Türkler’den bile daha düşkün olan Yunanlılar, öylesine büyük çapta bir krize girdiler ki kurucusu bulunduklarını iddia ettikleri Avrupa medeniyetini peşlerinden sürükleyip batırmanın eşiğine getirdiler. Rönesans’ı başararak ufuklarımızı açan İtalya, Berlusconi yönetiminde Akdeniz’de yalpalıyor. O çapta büyük iş adamları politikaya girmemeli, destek vermekle yetinmeli. Demokrasi, burjuvazinin eseridir. Kapital ve aristokrasinin desteğini de alırsa, mükemmel hâle gelir.
NATO’nun ikinci ordusu Silahlı Kuvvetlerimiz, politika yükünü atmanın rahatına erişecektir. Milletimiz, subayını ve yargıcını el üzerinde tutar. Üzerlerine gidilmesinden asla hoşlanmaz. Ama üniforma ve cübbe ile politikaya girmelerini yadırgar.
Bu yüzden binlerce subay ve yargı mensubumuz büyük zarar gördü. Saygın demokrasilerde Türkiye’nin imajı, verdiği fotoğraf, bozuldu. 1960, 1971, 1980 darbeleri, Amerika’nın Brüksel üzerinden okey’i alınarak yapıldı. Pentagon’la Genelkurmay Başkanlığımız’ın arası, 1. tezkere kabûl edilip Amerikan askeri İskenderun Körfezi’nde bekletilirken 2. tezkerenin -milletvekillerinin olumlu oy vermesine rağmen- reddi üzerine, açıldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi oylarının arifesinde toplanan Millî Güvenlik Kurulu’nun tebliğinde tezkere için tek kelime yoktu. Dış politika ile ilgisiz yeni milletvekilleri askerin olumsuzluk sinyali verdiği değerlendirmesini yaptı. Tebliğde tezkereden bahsedilmesinin AK Parti’ye destek anlamı taşıdığına inanan asker üyelerin, bu boşluğu sağladıkları açıktır. Genelkurmay, bu büyük hatayı yaptı. NATO üyesi, AB adayı Türkiye için alternatifin Çin-Rusya-Hindistan-İran olduğunu resmî nutuklarda söyleyen orgeneraller dönemi idi. Washington’ın Ankara’ya güveni sarsıldı. Artık darbelere (okey) demesi mümkün değildi.
Bu kaosa rağmen Tayyip Erdoğan, silahlı kuvvetlerimizi demokrasinin sınırları içine aldı. Büyük inkılâptır. Tarihe böyle geçecek. Kutluyorum. Politika ile uğraşmayan, Avrupa standartları içinde Silâhlı Kuvvetlerimiz, ihtisas ordusu hâline de gelince, bir kat daha güçlenecektir.