Kamer Genç ne isterse o oluyor!..
Bizi yakından takip eden bir grup bürokrat ziyaretimize gelmek istiyormuş.
Buyur ettik.
•
İsimlerini ve hatta “görev yaptıkları” kurumları malûm sebepten dolayı gizli tutacağım arkadaşların çoğu, resmi veya gayri resmi olarak AK Parti’nin kuruluşunda yer almış.
Ve 9 yıllık iktidarı boyunca görünür görünmez önemli hizmetlerde bulunmuş.
Çoğunu, Meclis’teki AK Parti grup odalarından, Genel Merkez’den hatta Refah ve Fazilet partilerinin faaliyet gösterdiği mekânlardan hatırlıyorum.
•
Bu arkadaşların sebeb-i ziyaretlerine gelince...
Dediler ki;
“Yanlış anlaşılmak istemeyiz; partiye katkılarımızın, fedakârlıklarımızın karşılığını istiyor değiliz. Burada bulunanların tamamı, bulundukları görevlerde liyâkat ve sadâkatlerini fazlasıyla ispat etmiştir. Maiyetinde çalıştığımız Sayın Bakanlar, bizleri yakından tanır.”
•
“Siz de tanırsınız!..”
•
“Evet” dedim; “Beraber yürüdük biz bu yollarda!..”
•
Devam etti arkadaşlar:
“Sizlere bir liste getirdik... Son seçimde, AK Partili bakanlar tarafından üst düzey görevlere getirilen MHP ve CHP adaylarının listesi!.. Sayın bakanlarımızı çeşitli kanallardan defalarca uyardık; ‘Bu arkadaş, çatır çatır şu partiye, bu partiye çalışıyor. Elindeki imkanları bu partinin mensuplarına, yandaşlarına kullandırtıyor... Bazı bakanlarımız bilinmez niçin (!) bu adamları el üstünde tutuyor. Bizi kollasınlar gibi bir derdimiz yok ama hiç olmazsa haksızlık yapılmasın!..”
•
Bir arkadaş “Personel İşlerini” çok iyi biliyor...
İşin tam merkezinde...
“Kamer Genç var ya” dedi...
“Evet?..”
“Bizim orayı mekân belledi. Sürekli olarak ‘talep’ getiriyor. (Sayın) Genç öyle ‘güçlü’ bir politikacı ki, hiçbir arzusu geri çevrilmiyor. Devlette bir iş gördürtmek isteyen varsa, hiç öyle AK Partili vekilleri filan zorlamasın. Kamer Genç’i ikna etsin yeter!..”
•
Dedim ki;
“Kürsüye çıkar, olmadık iddialarda bulunur diye çekiniyorlardır. Kamer Genç, ağzının ayarı olmayan bir vekil!..”
•
“Sadece o değil” dedi biri...
“Bizim bakanlık eskiden (filanca partinin) elindeydi. O ekip hâlâ zinde. Bizde iş halletmek için de (filanca partinin genel merkezine) gideceksin önce!..”
•
“Zamanında görüşümüz muhalefetteydi. O günlerde iktidarı elinde tutanlar, bizleri ezim ezim ezerdi. Büyük bir baskı altında yaşardık. Bırakın iş güvenliğini can güvenliğimizden bile endişe ederdik!.. Hem ülkemizi hem de kendimizi bunlardan kurtarmak için gece gündüz çalıştık... Ve şükür ‘iktidar’ nasip oldu... Oldu da...”
•
O gün öyle bugün de böyle...
Cafer’in Çilesi!..
Durumlarını teker teker belgeleyen arkadaşlara dedim ki:
“Birçok AK Partili’nin meşruiyet problemi devam ediyor. Kendileri gibi olmayanlara iltifat etmek suretiyle ‘göze girmeye’ çalışan arkadaşlar var hâlâ... Bu işin kompleks tarafı; yıllardır kapıcı olarak çalıştığı apartmandan daire satın alan hatta apartmana yönetici olan bir kişinin, hâlâ eski patronlarını memnun etmeye çalışması gibi bir durum bu!.. Kolay aşılabilir değil...”
Başlarını onay makamında sallayarak dinliyorlardı...
Devam ettim:
“Bir bölümü böyle... Bir bölümü de, ‘Şerlerinden emin olmak’ için bu yolu tercih ediyor. Adamların on puanlık zararını dokuza, sekize çekmek için onlara ‘imkan’ dağıtıyor. Sizlere ise ‘Bunlar nasıl olsa bizim adamlar... Bunlardan zarar gelmez’ gözüyle bakıyor. Bir de sistemden kaynaklanan sıkıntılar var... Her türlü ahlâksızlığı yapan bir adamı görevden alıyorsunuz, gidiyor Mahkeme’ye, geri dönüyor. Sen atıyorsun, o geri dönüyor... Bunlarla uğraşmaktansa, göz yuman Bakanlar da var!..”
•
“Bunları biliyoruz da” dedi biri...
“Ne yapmak lazım?..”
•
Nasıl bir karşılık verebilirdim ki?..